El-Meyadin, İsrail’in Suriye güneyinde Dürzileri “koruma” bahanesiyle saldırılar düzenleyip tampon bölge oluşturduğunu, İran’a karşı güvenlik sağladığını ve Suriye’yi parçalamayı hedeflediğini bildirdi.

YDH- Son günlerde, İsrail işgali başkent Şam dahil olmak üzere Suriye'nin güneyindeki birçok bölgeye hava saldırıları düzenledi. Bu saldırılarda, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Genelkurmay Başkanlığı gibi iki hassas hükümet hedefi vuruldu.
İsrail hükümeti bu saldırıların “İsrail'in güvenliğini koruma” amacı taşıdığını ileri sürdü ve ayrıca hedeflerinin “mazlum bir azınlık olan Dürzileri korumak” olduğunu iddia etti.
El-Meyadin, “azınlıkları koruma” sloganının ardındaki gizli İsrail çıkarlarının ne olduğunu ve bu çerçevede Suriye’deki Dürziler üzerinden neyin amaçlandığını sorguluyor.
Dürziler bir 'güvenlik tamponu' olarak kullanılıyor
Süveyda'daki Dürzi topluluğu, işgal altındaki Suriye Golan Tepeleri yakınında yer alıyor. El-Meyadin’e göre, bu bölge güvenlik açısından “son derece hassas” olarak değerlendiriliyor.
Suriye'deki Dürzilerin büyük çoğunluğu, ülkenin güneyindeki Süveyda vilayetinde yoğunlaşmış durumda. Burası, işgal altındaki Filistin topraklarının kuzeydoğusunda yer alıyor ve Golan Tepeleri ile sınır komşusu. İsrail rejimi bu bölgeyi silahsızlandırılmış bir tampon bölgeye dönüştürmek istiyor. Bu nedenle stratejik önemi oldukça büyük. İsrailli yetkililer de bunu defalarca vurguladı. Özellikle İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, güney Suriye’yi ve özellikle Golan'a yakın bölgeleri “stratejik noktalar” ve “hassas bölge” olarak nitelendirdi. Bu bölgelerde İsrail güçlerinin bulunmasının “Golan kasabalarının, kuzeyin ve tüm İsrail vatandaşlarının güvenliğini garanti altına almak” açısından zorunlu olduğunu söyledi.
Dürzileri kullanarak 'tampon bölge' oluşturma
23 Şubat’ta İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Dürzileri koruma” gerekçesiyle güney Suriye’nin, özellikle Kuneytra, Dera ve Süveyda vilayetlerinin tamamen silahsızlandırılması çağrısında bulundu.
Bu açıklama, Katz’ın “son saldırıların Dürzileri koruma ve silahsızlandırma politikasını uygulama amacı taşıdığı” yönündeki ifadeleriyle de örtüşüyordu.
El-Meyadin’e göre, bu açıklamalar, güney Suriye'de silahsızlandırılmış bir tampon bölge oluşturma ile “Dürzileri koruma” argümanları arasında doğrudan bir bağ kuruyor. Başka bir deyişle, Dürzilerin varlığı, bölgenin silahsızlandırılması için bir gerekçeye dönüştürülüyor ve silahlı varlıklar onların güvenliğine tehdit olarak sunuluyor. Bu da işgal altındaki Filistin toprakları ile Suriye arasında bir tampon bölge oluşturulmasının yolunu açıyor.
İran ve müttefiklerine karşı korku
İsrail rejiminin İran’dan duyduğu endişe, Katz’ın da gizlemediği şekilde bu yılın başlarında açıkça dile getirildi. Katz, “İsrail, İran tehdidinin kuzey sınırlarına ne Lübnan’dan ne de Suriye’den dönmesine izin vermeyecek.” dedi.
Aynı hafta, savunma bakanı, tampon bölgedeki İsrail varlığının, “İsrail’i İran ve müttefiklerinin olası sızmalarından korumak için güvenlik açısından zorunlu.” olduğunu belirtti.
Bu bağlamda, Dürzi azınlığı koruma söyleminin, bölge üzerinde kontrol dayatmak için bir gerekçeye dönüştüğünü söyleyen el-Meyadin’e göre, aynı zamanda İsrail’in tehdit olarak gördüğü güçlere karşı bir set görevi görebilecek Dürzi topluluğundan belli bir destek sağlama girişimi olarak da değerlendiriliyor. Ancak belirtmek gerekir ki, Dürzilerin büyük çoğunluğu işgal rejimiyle herhangi bir işbirliğini reddetmekte.
Filistinli Dürziler: İsrail ordusunun parçası
İstatistiklere göre Dürziler, İsrail ordusuna yıllık asker alımında yaklaşık %5’lik bir oranla temsil ediliyor. Bu oran oldukça dikkat çekici. Bu bağlamda, İsrailli The Jewish Standard yayın organı, “Arap Dürziler, İsrail ordusuna en yüksek katılım oranına sahip grup.” diyerek, Dürzilerin İsrail toplumundaki önemli rolüne dikkat çekti.
el-Meyadin’e göre, bu açıdan bakıldığında, Suriye Dürzilerini “koruma” söylemi, 1948’de işgal edilen Filistin topraklarındaki Dürzilerden gelecek herhangi bir protestoyu önleme veya muhtemel askerlik reddi riskini azaltma çabasına hizmet ediyor. İsrailliler, Dürzileri ordu sistemlerinin “etkili ve hayati bir parçası” olarak görüyor.
Bu endişe, Dürzi ruhani lideri Şeyh Muvaffak Tarif’in Süveyda’daki şiddet olaylarının ardından İsrail hükümetine acil müdahale çağrısı yapmasıyla daha da belirginleşti. Tarif, İsrail’in Suriyeli Dürzileri korumaması halinde “kitlesel bir halk tepkisinin” yaşanabileceği uyarısında bulundu. Bu tür bir iç huzursuzluğun, mevcut savaşlardan dolayı yıpranmış İsrail için “büyük bir sorun” teşkil ettiği belirtildi.
Suriye’yi parçalama çıkarı
1948'de kurulan İsrail rejiminin en temel hedeflerinden birinin, komşu ülkeleri zayıflatmak ve parçalamak olduğunu söyleyen el-Meyadin, Suriye söz konusu olduğunda, birçok İsrailli yetkilinin açıkça birleşik bir Suriye devletinin İsrail'in çıkarına olmadığını ifade ettiğine dikkat çekti.
Örneğin, 2016 Münih Güvenlik Konferansı'nda dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, “Eskiden bildiğimiz Suriye artık yakın gelecekte yeniden birleşmeyecek.” demişti.
Benzer şekilde, dönemin İstihbarat Bakanı Tzachi Hanegbi, “Suriye’nin sonunda bölgelere ayrılması gerektiğine inanıyorum... Bölünme tek uygulanabilir çözüm.” ifadelerini kullanmıştı.
el-Meyadin’e göre, dolayısıyla, Dürzileri koruma bahanesiyle yapılan son İsrail saldırıları, aslında parçalanma çağrılarının altyapısını hazırlayabilir. Bu da güçlü ve merkezi bir Suriye devletinin tehdidinden uzaklaşmak isteyen İsrail’in çıkarlarıyla örtüşmektedir.
Ayrıca bu parçalanmanın, İsrail rejiminin Şam’dan izole olmuş topluluklarla ilişkiler kurmasının da önünü açtığı ve bu tür girişimlerin özellikle Dürziler özelinde halihazırda başladığı belirtildi.
El-Meyadin’e göre, özetle, birleşik bir ulusal karar merkezinin oluşmasını engellemek, İsrail rejimi için bir güvenlik önlemidir. Böylece Suriye’nin kolektif bir tehdit oluşturması ihtimali ortadan kalkar.
Dürzileri diplomatik baskı aracı olarak kullanmak
Kısa süre önce İsrail haber sitesi i24, Suriye’nin HTŞ rejimi Colani’nin Azerbaycan’da İsrailli yetkililerle en az bir toplantıya katıldığını bildirdi. Habere göre, bu görüşmelerde, İsrail ile Suriye arasında önerilen bir güvenlik anlaşmasına dair ayrıntılar ve İran, Hizbullah, Filistinli gruplar ile Gazze’deki geleceğe ilişkin diğer meseleler konuşuldu.
Bu görüşmeler henüz yeni olsa da İsrail rejimi Süveyda’daki çatışmaların başlamasıyla Dürzileri koruma bahanesiyle hızlıca askeri harekete geçti. Bu çerçevede, Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Suriye Savunma Bakanlığı Genelkurmay Başkanlığı hedef alındı.
Bu saldırılar, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun “Şam’ın güneyine askeri güçlerin ilerlemesine izin vermeyeceğim.” şeklindeki açıklamasıyla da aynı döneme denk geldi.
el-Meyadin’e göre, bu uyum, İsrail rejiminin Dürzileri “koruma” bahanesini, mevcut Suriye yönetimiyle yürütülen müzakerelerde askeri baskı aracı olarak kullandığını gösteriyor. Ayrıca, Dürzileri Şam’dan uzaklaştırmak, hükümetin birleşik ulusal bir cephenin temsilcisi olarak algılanmasını zayıflatıyor ve müzakere pozisyonunu da baltalıyor.
Dürzilerle istihbari temaslar
9 Aralık 2024’te İsrail Askeri İstihbarat Şefi Shlomi Bender, İsrail Savunma Bakanı Katz’ın doğrudan talimatıyla, İsrail'deki Dürzi ruhani lideri Şeyh Muvaffak Tarif ile bir araya geldi. Bu görüşmenin amacı, Golan yakınlarındaki gerilimin arttığı bir dönemde Suriyeli Dürzilerle istihbarat işbirliğinin önünü açmaktı.
Aynı bağlamda, Jewish Future isimli İsrailli yayın organı, Dürzilerin istihbarat operasyonlarındaki değerine ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda, İsrail rejiminin Dürzileri, “Arap toplumundaki kültürel normlar, aile yapıları ve sokak dinamiklerine dair derin anlayışları” nedeniyle örtülü operasyonlar için önemli bir kaynak olarak gördüğü belirtildi.
El-Meyadin’e göre, ancak İsrail’in, Suriyeli Dürzileri istihbarat işbirliğine çekme yönündeki ısrarlı ve gizli çabalarına rağmen, bu girişimler Dürzi topluluğu içinde büyük ölçüde karşılık bulmamıştır.
“İsrail Dürzileri kullanıyor”
Suriye’deki Dürzi Müslüman toplumunun ruhani lideri (Şeyhü’l-Akl) Şeyh Yusuf el-Cerbû, “Süveyda halkı Suriye devletiyle ve ulusal kimliğiyle birlikte hareket ediyor; dış müdahalelere karşıdır.” açıklamasında bulundu.
Öte yandan Lübnan’daki önde gelen Dürzi liderlerden ve İlerici Sosyalist Parti’nin eski başkanı Velid Canbolat, el-Meyadin kanalına yaptığı açıklamada, Süveyda halkına “İsrail’in provokasyonlarına ve bölme girişimlerine karşı dikkatli olun” çağrısında bulundu.
Canbolat ayrıca şu ifadeleri kullandı: “İsrail Süveyda’daki Dürzileri korumuyor, aksine birkaç zayıf karakteri manipüle ederek böyle bir izlenim yaratıyor.”
Benzer şekilde, Lübnan’daki Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Sami Ebi el-Muna da Süveyda halkına “Suriye devletinin koruması altında kalmaları” çağrısında bulundu.