İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etmeyi hedefleyen planları gündeme taşırken; askeri, siyasi ve toplumsal çevrelerden gelen uyarılar dikkat çekiyor. Gazze’deki yıkım derinleşirken, esir pazarlıkları ve uluslararası itirazlar görmezden geliniyor.

YDH- İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze savaşını benzeri görülmemiş bir noktaya taşıyarak Şeridi tamamen işgal etme planlarına hız verdi.
Güvenlik ve siyasi çevrelerde, uluslararası yansımaları, ekonomik bedeli ve uzun vadeli etkileriyle birlikte kapsamlı bir işgal senaryosu tartışılıyor.
Netanyahu’nun bu adımı sadece iktidar koalisyonunun dağılmasını önlemek ya da aşırı sağın taleplerine boyun eğmekle açıklanmıyor.
Aksine, işgal başbakanının Gazze’ye yönelik kişisel yaklaşımı, Şeridi tamamen yok ederek Filistinli varlığı ortadan kaldırmak için benzersiz bir fırsat olarak görülüyor; bu da, nüfusun niteliği henüz belirsiz ülkelere zorunlu göç etmesine yol açıyor.
Netanyahu, mevcut savaş ortamını, Gazze nüfusunun niteliği belirlenemeyen ülkelere göç etmesini tetikleyen bir yıkım süreci olarak değerlendiriyor.
Gazze'nin tamamen işgal edilmesi fikri, içeride büyük tepki topluyor.
Savaş kabinesi içinden Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir bu planı desteklese de, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir itiraz ediyor.
Zamir, bu stratejiyi "Hamas’ın tuzağına düşmek" olarak değerlendiriyor.
Zamir’in karşı planı ise daha sınırlı hedeflere odaklanıyor.
Buna göre Gazze Şehri ile güney ve orta kesimlerdeki kamplar kuşatılacak; doğu ve batıyı birbirine bağlayan yeni askeri eksenler (Morag ve Netzarim gibi) üzerinden nokta operasyonları yürütülecek.
Kanal 12’ye göre, Zamir güvenlik kabinesini tam işgalin “stratejik hata” olduğuna ikna etmeye çalışacak.
Netanyahu’nun işgal planı, akademi ve güvenlik camiasında da alarm zillerini çaldı.
Uluslararası hukuk uzmanları tarafından imzalanan bir dilekçede, savaşın artık meşruiyetini yitirdiği, sürecin bir “saldırganlık eylemi” olarak değerlendirileceği ve sorumluluğun doğrudan siyasi liderliğe ait olacağı uyarısı yapıldı.
Kanal 12, aralarında eski generallerin de bulunduğu 550 İsrailli güvenlik görevlisinin Netanyahu’ya Gazze’yi işgal etmeme çağrısında bulunduğunu aktardı.
Muhalefet lideri Yair Lapid ise, işgalin İsrail’i uluslararası izolasyona ve ekonomik çöküşe sürükleyeceğini, bunun “tutsakların ölümüyle” sonuçlanabileceğini belirtti.
Eski general ve Demokrat Parti lideri Yair Golan ise hükümetin “meşruiyetini yitirdiğini”, toplumu ebedi bir savaşa sürüklediğini ve buna karşı halkın sokaklara dökülerek kitlesel gösteriler yapması gerektiğini söyledi.
Netanyahu hükümeti, İsrailli tutukluların serbest bırakılmasına yönelik neredeyse tamamlanmış takas anlaşmasını da engelledi.
Uluslararası ve bölgesel aktörlerin, Hamas’ı dışarıda bırakacak şekilde Gazze’nin yönetimini bir Arap devletine devretme önerileri de yine Netanyahu tarafından reddedildi.
22 aylık savaş süresince Netanyahu’nun benimsediği strateji, esir krizini sürekli müzakerelerle oyalama aracı olarak kullanmak ve kısmi çözümlerle süreci sürüncemede bırakmak üzerine kurulu görünüyor.
Sahada yıkım büyüyor
Ocak ayındaki ateşkes görüşmelerinden önce İsrail ordusu, Refah, Cebaliye Kampı, Beyt Hanun ve Beyt Lahiye şehirlerini neredeyse tamamen yok etti.
İşgal ordusu Gazze Şehri’nin doğu mahalleleri —Şucaiyye, el-Tuffah ve el-Zeytin— yerle bir edildi.
İsrail’in yardım dağıtımındaki keyfi tutumu da eleştirilerin odağında.
Yardımlar, sınır bölgelerine ve ABD destekli hava koridorlarıyla bırakılırken, kasıtlı olarak sınırlı sayıda yardım kamyonunun bölgeye sokulması nedeniyle halk arasında yoğun çatışmalar yaşanıyor.