Washington Institute: İsrail-BAE savunma işbirliği derinleşiyor

img
Washington Institute: İsrail-BAE savunma işbirliği derinleşiyor YDH

Washington Institute, İsrail ile BAE arasında 2020’de imzalanan İbrahim Anlaşmaları sonrası savunma ve güvenlik işbirliğinin hızla geliştiğini söyledi.




YDH- Washington Institute’de yer alan bir analize göre, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında 15 Eylül 2020’de ABD arabuluculuğunda imzalanan “İbrahim Anlaşmaları” sonrasında ekonomik ve güvenlik işbirliğinin hızla genişlediği belirtildi. Analizde, iki ülkenin bölgede “güvenlik ve istikrarı artırma” hedefiyle ortak hareket ettiği ifade edildi.

Analize göre, BAE merkezli Edge Group ile İsrail’in Elbit Systems şirketi arasında yapılması planlanan, “Hermes 900” insansız hava araçlarının (İHA) satın alınmasını ve teknoloji transferini içeren savunma sanayi işbirliği, taraflar arasındaki “en büyük” savunma sanayi ortaklığı olma potansiyeline sahip. Böyle bir anlaşmanın “bölgedeki stratejik uyumu ve savunma işbirliğini derinleştireceği, Körfez bölgesindeki jeopolitik dengeleri değiştirebileceği” iddia edildi.

Washington Institute, bu gelişmenin ABD ile tam bağımlı olmayan ancak ABD ile uyumlu bir güvenlik modeli için “örnek” teşkil edebileceğini kaydetti. Özellikle, “çok taraflı hava savunma ittifaklarının Ekim 2023 sonrası bölgede radar, istihbarat ve erken uyarı bilgilerini paylaşarak önemli bir savunma unsuru haline geldiği” belirtildi.

ABD’nin, İsrail-BAE işbirliğinin diğer bölge ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesini teşvik ettiği ve teknoloji paylaşımı ile uluslararası ihracat kontrol sistemleri arasındaki uyumu sağlamaya çalıştığı aktarıldı.

Analizde, 2020’den itibaren BAE ile İsrail’in diplomatik ve ekonomik ilişkilerini savunma alanında da “pekiştirdiği” örneklerle sunuldu:

Kasım 2021’de ABD Deniz Kuvvetleri’nin BAE, Bahreyn ve İsrail ile Kızıldeniz’de ortak deniz tatbikatları düzenlemesi,

Eylül 2022’de Elbit Systems’ın BAE hava kuvvetlerine savunma sistemleri tedarikine ilişkin 53 milyon dolarlık sözleşme kazanması,

Ekim 2022’de İsrail yapımı “Barak” hava savunma sisteminin BAE’ye konuşlandırılması,

Şubat 2023’te iki ülkenin ilk ikili deniz tatbikatlarını gerçekleştirmesi ve insansız savaş gemisi geliştirmesi,

Nisan 2025’te BAE’nin Mirage 2000-9 savaş uçaklarını ABD ve İsrail ile Yunanistan’da çok uluslu tatbikatlara katılması.

İki ülkenin ayrıca “Crystal Ball” adlı ortak istihbarat platformunda siber güvenlik tehditleri konusunda bilgi paylaştığı belirtildi.

Hermes 900 İHA’larının BAE’nin 2022’den itibaren İran destekli milislerin saldırılarına karşı geliştirdiği hava savunma yeteneklerini artırmada kritik rol oynayacağı, bu İHA’ların uzun uçuş süresi ve çok yönlü görev kabiliyetiyle bölgesel savunma kapasitesini güçlendireceği vurgulandı.

Anlaşmanın teknoloji transferi ve yerel üretim içerdiği, böylece BAE’nin 2025–2028 savunma stratejisinde savunma sanayisini çeşitlendirme ve yerelleştirme hedeflerine katkı sağladığı iddia edildi.

Analiz, bu gelişmelerin Körfez’deki diğer ülkeler tarafından örnek alınabileceğini ve bölgesel savunma işbirliği ve teknolojik entegrasyonun hızlanabileceğini öne sürdü. Ancak İran’ın “bölgesel tehdit” algısının artabileceği, bazı Körfez ülkelerinin işbirliğine temkinli yaklaştığı ve bölgesel dengelerde değişim yaşanabileceği uyarısı yapıldı.

Bununla birlikte, Çin ve Rusya’nın ABD liderliğindeki bu “güvenlik yapılanmasını” sınırlama girişimlerinin, ekonomik ve kaynak sınırlamaları nedeniyle büyük değişiklik yaratmasının muhtemel olmadığı belirtildi.

Analiz, anlaşmanın başarılı olması için BAE’nin işbirliğiyle ilgili iç ve bölgesel endişeleri yönetmesi, İsrail’in “güvenilir” bir savunma tedarikçisi olarak uzun vadeli güven tesis etmesi ve ABD’nin şeffaflık, teknoloji güvenliği ve bölgesel işbirliği mekanizmalarının geliştirilmesinde aktif rol oynaması gerektiğini vurguladı.

Sonuç olarak, İsrail-BAE arasında yapılması beklenen Hermes 900 İHA anlaşmasının İbrahim Anlaşmaları sonrası savunma entegrasyonunda önemli bir kilometre taşı olduğu, “bölgesel güvenlik” yapısında yeni işbirliği imkânlarını açabileceği ve ABD ile uyumlu, ancak tam bağımlı olmayan bir güvenlik modeline işaret ettiği bildirildi.