ABD'nin neden Orta Asya'ya ihtiyacı var?

img
ABD'nin neden Orta Asya'ya ihtiyacı var? YDH

Rus akademisyen Sergey Lebedev, ABD'nin Orta Asya'daki ekonomik çıkarlarının aslında Rusya ve Çin gibi güçlerin yükselişini engellemeye yönelik jeopolitik bir stratejinin parçası olduğunu belirtti. Lebedev, Washington'un bölgeye yönelik tüm ekonomik girişimlerinin, Avrasya'da rakip bir gücün ortaya çıkmasını önleme amacına hizmet ettiğini savundu.




YDH - Rusya Federasyonu Hükümeti Maliye Üniversitesinde öğretim görevlisi Sergey Lebedev, ABD'nin Orta Asya'da ekonomiye dönük söyleminin, asıl jeopolitik hedeflerini gizlemek için kullandığı bir "sis perdesi" olduğunu söyledi.

Rus diplomasi yayını Vzglyad gazetesinde makale kaleme alan Lebedev, Washington'un bölgedeki temel amacının Rusya ve Çin gibi Avrasyalı güçlerin yükselişini engellemek olduğunu belirtti.

Lebedev, "Batı analizlerinde sıkça Amerikan yönetiminin Orta Asya'daki çıkarlarının yalnızca ekonomik nitelikte olduğu görüşü dile getirilir. Fakat bana göre bu, ekonominin (en azından kısmen) reelpolitik için bir sis perdesi görevi gördüğü nadir durumlardan biridir," ifadelerini kullandı.

"Ekonomi odaklı söylem, jeopolitik hedefleri gizliyor"

Lebedev, ABD'nin Orta Asya politikasıyla ilgilenen yetkililerin genellikle jeopolitikten ziyade ekonomik bir geçmişe sahip olmasının bu algıyı güçlendirdiğini kaydetti.

Senato ve Temsilciler Meclisindeki ilgili alt komisyon başkanları David McCormick ve Bill Huizenga'nın da ekonomi kökenli olduğuna dikkat çeken Lebedev, ABD'deki tartışmaların genellikle Jackson-Vanik yasası gibi ticari düzenlemeler etrafında döndüğünü ifade etti.

Analist, Amerikan medyasında Orta Asya'nın kritik mineraller gibi doğal kaynaklarının Çin ile jeoekonomik rekabet açısından öneminin vurgulandığını, ancak bunun tablonun sadece bir parçası olduğunu belirtti.

ABD dış politikasının İngiliz ekolünden miras kalan temel bir ilkeye dayandığını savunan Lebedev, bu ilkenin "Avrasya kıtasında büyük aktörlerin ortaya çıkmasını engellemek" olduğunu söyledi.

Lebedev, eski ABD başkanlarından Thomas Jefferson'dan Amiral Alfred Mahan'a kadar birçok ismin, Avrasya'da tek bir gücün hakimiyet kurmasının tehlikelerine işaret ettiğini hatırlattı.

Lebedev, 1988 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde, "düşman bir devletin veya devletler grubunun Avrasya kıtasına –genellikle 'heartland' olarak adlandırılan dünyaya– hükmetmesi halinde ABD'nin çıkarlarının tehdit altına gireceğinin" açıkça belirtildiğini aktardı.

Belgede ayrıca, ABD'nin Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarına katılmasının ve Marshall Planı'nın temel motivasyonunun bu olduğu belirtilmişti.

"Strateji belgeleri asıl niyeti ortaya koyuyor"

Günümüzdeki ABD strateji belgelerinin daha ölçülü bir dil kullandığını ancak ana fikrin değişmediğini belirten Lebedev, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Örneğin, 2019-2025 ABD Orta Asya Stratejisi'nde, ABD'nin görevinin bölge devletlerinin 'kötü niyetli aktörlerden bağımsızlıklarını güçlendirmelerine' yardımcı olmak olarak tanımlandığı vurgulanıyor. Muğlak ifadelere rağmen, Amerikan yönetiminin hangi devletleri 'kötü niyetli aktörler' olarak gördüğünü anlamak zor değil."

Lebedev, demokrasi ve insan hakları gibi söylemler bir kenara bırakıldığında, ABD'nin temel jeostratejisinin değişmediğini ifade etti.

Lebedev, "ABD himayesinde İpek Yolu'nu canlandırma fikrinden TAPI (Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan) boru hattına kadar, görünüşte tamamen ekonomik olan girişimlerin en azından bir kısmı bu çerçevede değerlendirilmelidir," diye konuştu.

Rus uzman, "Orta Asya'nın refahı hakkındaki konuşmaların arkasında, aslında bölge devletlerinin Rusya ve Çin (ve İran ya da Hindistan gibi diğer güçlü oyuncularla) daha fazla yakınlaşmasını engelleme arzusu yatmaktadır. ABD'nin bölgede yalnızca ticari çıkarlar peşinde olduğu tezi biraz safça görünüyor," dedi.