İsrailli enstitü: 7 Ekim, İsrail'in üstün güvenlik imajını yıktı

img
İsrailli enstitü: 7 Ekim, İsrail'in üstün güvenlik imajını yıktı YDH

İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan bir çalışma, 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonunun İsrail için Siyonist projenin bütünlüğünü tehdit eden varoluşsal bir sarsıntı yarattığını belirtti.




YDH - İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (INSS), 7 Ekim'de düzenlenen Aksa Tufanı operasyonunun, "Siyonist projenin bütünlüğünü tehdit eden varoluşsal bir kriz yarattığını" bildirdi.

Çalışmayı hazırlayan Guy Hazut, 2023'teki saldırıyı 1973 Ekim Savaşı ile karşılaştırarak, aradaki temel farkın saldırının bir devletten değil, kuşatma altındaki bir direniş hareketinden gelmesi olduğunu vurguladı.

Hazut, bu durumun İsrail sistemindeki yapısal krizi gözler önüne serdiğini ifade etti.

Araştırmada, Filistinli direniş gruplarının sınırları aşıp askeri üsleri etkisiz hale getirdiği, askerleri esir aldığı ve ordunun çaresizliğini gösterdiği belirtildi. Bu durumun, İsrail'in zayıf noktalarını stratejik boşluklara dönüştürdüğü kaydedildi.

Toplumdaki derin bölünmeler kimlik krizine dönüştü

Çalışmada, İsrail toplumunun saldırının şokunu atlatamadığı ve 1973'ten ders alınmadığı ifade edildi.

Demir Kubbe, sensörler ve akıllı duvar gibi teknolojilere aşırı güvenin sahte bir güvenlik duygusu yarattığı, gelen uyarıların ise göz ardı edildiği belirtildi.

Araştırmaya göre, kriz anında ne hazır bir planın ne de birleşik bir komuta merkezinin bulunması, güvenlik kurumlarının kırılganlığını ortaya çıkardı.

Guy Hazut, 1973 savaşı sonrası toplumun birlik duygusuyla toparlandığını ve Menahem Begin gibi yeni siyasi liderlerin ortaya çıktığını hatırlattı.

Ancak 2023 sonrası İsrail toplumunun derin bölünmeler yaşadığına dikkat çekildi. Toplumun bir kesiminin "mutlak zafer" için savaşın devamını isterken, diğer kesimin müzakere çağrısı yaptığı aktarıldı. Çalışmada bu bölünmenin artık siyasi bir tartışmayı aşarak Siyonist projenin bütünlüğünü tehdit eden bir kimlik krizine dönüştüğü vurgulandı.

"Caydırıcılık miti çöktü"

Araştırmaya göre, Filistin direnişi küresel dayanışmayı harekete geçirerek İsrail'i ahlaki bir izolasyona itti ve 2023'teki manevi yenilgi, 1973'tekinden çok daha ağır oldu.

Gazze'deki savaşın, İsrail'in gücünün sınırlarını tartışmaya açtığı belirtildi. Önceki savaşların İsrail'i bölgesel bir güç gibi gösterdiği, ancak bu kez üstün hava gücü, zırhlı birlikler ve istihbaratın sonuca ulaşmak için yetersiz kaldığı ifade edildi.

Çalışmada, İsrail'in caydırıcılık mitinin hem Filistinliler hem de bölgedeki diğer aktörler nezdinde çöktüğü, İran ve Hizbullah gibi aktörlerin artık İsrail'in "kırılabilir" olduğu hesabını yaptığı kaydedildi.

Hazut, siyasi elitlerin ders çıkarıp savaşın hedeflerini ve araçlarını yeniden tanımlamaması halinde, Siyonist projenin dış tehditlerden önce içeriden çözülme riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

Çalışma, "Süregelen işgal sürekli direniş üretir. Halkların iradesini ezme hayali öldürücü bir yanılgıdır," uyarısıyla sona erdi.

Mevcut hükümetin aynı politikaları sürdürdüğü, toplumun derin bir bölünme içinde olduğu ve ordunun üst üste darbeler aldığı belirtilerek, gidişatın değişmemesi halinde bir sonraki felaketin çok daha ağır olabileceği vurgulandı.