Declassified UK: İngiltere, Gazze’de 'insancıl' söylemlerle suç ortaklığını gizliyor

img
Declassified UK: İngiltere, Gazze’de 'insancıl' söylemlerle suç ortaklığını gizliyor YDH

Declassified UK, Britanya’nın Gazze’de 'insancıl' söylemlerle suç ortaklığını gizleyerek adaletin üstünü örttüğünü; tıpkı Biafra savaşında olduğu gibi acıları sergileyip failleri sakladığını bildirdi.




YDH- İngiliz araştırmacı gazetecilik portalı Declassified UK’de yer alan makaleye göre, İsrail’in soykırımının üzerinden yaklaşık 21 ay geçmesine rağmen, İngiltere’nin siyasi ve medya çevreleri Filistinlilerin yaşadığı acıyı ancak kısmen insancıllaştırmaya başladı.

Makalede, failleri ve destekçileri ismen anmadan dile getirilen “insancıllığın” yalnızca kamu vicdanını yatıştırdığı ve suç ortaklığını gizlediği belirtildi. Bağlamından koparılan aç çocuk görüntülerinin acıma duygusu uyandırdığı, ancak adalet talebini geri plana ittiği, soykırımın bir tür seyirlik hale geldiği ifade edildi.

Biafra’dan Gazze’ye uzanan paralellikler

Declassified UK, Gazze’deki mevcut felaket ile 1967-70 yılları arasında Nijerya’da yaşanan Biafra savaşı arasında birçok paralellik bulunduğunu kaydetti. O dönemde, İngiltere’nin silah ve siyasi desteğini arkasına alan Nijerya federal güçleri, petrol zengini Biafra bölgesinin bağımsızlık girişimini bastırmaya çalışmış ve savaş 1 ila 3 milyon insanın, çoğunlukla kıtlık nedeniyle, hayatını kaybetmesine yol açmıştı.

Makalede, tıpkı bugün olduğu gibi, İngiltere yönetiminin Biafra savaşında insani yardım söylemini bir dikkat dağıtma aracı olarak kullandığı, acılara üzüldüğünü beyan ederken failleri desteklemeye devam ettiği ifade edildi.

Anlatıyı yönetme çabaları

Biafra savaşının başında İngiliz medyasındaki haberlerin sınırlı olduğu, ancak 1968 ortalarından itibaren açlıktan karnı şişmiş çocuk fotoğraflarının Batı medyasına yayıldığı ve gündem oluşturduğu aktarıldı.

Bu yoğun ilginin, İngiltere’nin savaşta oynadığı role dair sorgulamaları artırdığı belirtildi. Bazı yayınların, İngiltere’nin Nijerya’yı esasen Shell ve BP’nin petrol çıkarlarını korumak için silahlandırdığını kabul ettiği ifade edildi.

O dönem dışişleri bakanı olan Michael Stewart’ın, 1968’de yaptığı bir konuşmada İngiltere’nin eski sömürgeci güç gibi görünmemesi gerektiğini söylediği hatırlatıldı. Eski BBC muhabiri Frederick Forsyth’ın, Temmuz 1969’da İngiltere’nin “yorulmaksızın bir kamuoyu kampanyası” yürüterek savaşın Nijerya’nın haklı davası olarak sunulmasını sağladığını aktardığı belirtildi.

BBC’nin de bu süreçte Dışişleri Bakanlığı ile yakın yazışmalar yaptığı ve yayınların, “İngiltere’nin çıkarlarına zarar vermeyecek şekilde yönlendirildiği” kaydedildi. 1969’da İngiltere’nin Nijerya yüksek komiseri David Hunt’ın, hükümete yazdığı bir mektupta BBC’yi “bizim düşmanlarımız” diye nitelendirdiği bildirildi.

Siyasetsizleştirilmiş insaniyetçilik

Haberde, insancıl söylemlerin savaşa küresel dikkat çektiği, ancak çatışmayı siyasetsizleştirdiği ve İngiltere’nin Nijerya’ya silah satışındaki rolünü gölgelediği ifade edildi. Böylece Afrika’nın çaresiz bir acı sahnesi olarak resmedildiği, Britanya’nın ise “kurtarıcı” pozisyonuna yerleştirildiği kaydedildi.

BBC’nin 1968’deki ünlü Blue Peter programında savaşın taraflarını anmadan yardım kampanyaları düzenlediği, bunun da “merhamet” talep ettiği ancak “adalet” arayışını geri plana ittiği belirtildi.

Biafra diasporasının ise bu yaklaşımı reddettiği ve asıl sorunun savaşın son bulması ile silah satışlarının durdurulması gerektiğini savunduğu aktarıldı. Ancak zamanla kamu ilgisinin azaldığı ve İngiliz basınının çocukların açlıktan ölmesini doğrudan hükümetin desteklediği kuşatma politikasına bağlamadığı kaydedildi.

Gazze’de tekrar eden tablo

Makalede, Biafra’da yaşananların bugün Gazze’de tekrarladığı belirtildi. İngiltere’nin, İsrail’e silah ve siyasi destek verirken bunu “Hamas’a karşı mücadele” olarak sunduğu, ancak gerçekte ABD ile uyumlu stratejik hedeflerini ve kurumsal çıkarlarını koruduğu ifade edildi.

Biafra’da “Afrika birliğini koruma” söylemi üzerinden meşruiyet üreten İngiltere’nin, bugün Gazze’de de “İsrail’in kendini savunma hakkı” söylemini öne çıkardığı belirtildi. Böylece, yardıma odaklanarak yapısal nedenleri gizlediği ve suç ortaklığını perdelediği kaydedildi.

Birleşmiş Milletler raportörü Francesca Albanese’nin son raporunun Batı tarafından görmezden gelinmesi de bu çerçevede yorumlandı. Haberde, ateşkes ve insani yardım çağrılarının kabul edildiği, ancak İsrail’den yatırımın çekilmesi ya da hesap verilebilirlik taleplerinin sert biçimde reddedildiği ifade edildi.

Medyanın sessizliği ve siyasi ikiyüzlülük

Declassified UK, İngiltere medyasının İsrail’in Gazze’de uyguladığı kuşatma ve aç bırakma politikasında ülkenin rolünü yeterince haberleştirmediğini kaydetti. Daily Express’in, “Gazze cehenneminde yaşam mücadelesi veren küçük Muhammed’in çilesi hepimizi utandırıyor” başlıklı haberinde “İsrail’in sorumluluklarına değinmediği, bunun da fiilen İsrail’i aklayan bir sessizlik anlamına geldiği” belirtildi.

Haberde, İşçi Partisi’nin dış politika sözcüsü David Lammy’nin Gazze’deki yıkımı “dehşet verici bir gösteri” diye nitelendirmesine rağmen, İngiltere’nin tarafsız bir seyirci gibi sunulduğu, oysa ülkenin İsrail’e F-35 parçaları dahil silah desteğini sürdürdüğü kaydedildi.

Geçtiğimiz hafta hukuk firması Leigh Day’in Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği ihtar mektubunda, Shell ve BAE Systems gibi şirketlerin diplomatik görevlere dâhil edilmesine dair şeffaflık talep ettiği bildirildi. Makalede, bu durumun hükümet politikalarının bağımsızlığını zedelediği ve halkların yaşamını şirket kârlarının gerisine ittiği belirtildi.

Sonuç: Suç ortaklığı ifşa edilmeli

Declassified UK, Gazze’deki açlığın trajedi değil, İsrail’in kasıtlı bir silahı olduğunu ifade etti. Makalede, İngiltere’nin Filistinlilerin acısını artık daha fazla görünür kılsa da bunu yalnızca insancıl bir çerçeveye hapsetmesinin Biafra’daki hataların tekrarına yol açtığı belirtildi.

Gerçek insancıllığın, Gazze’deki acılarda payı olan İngiltere’deki siyasi ve kurumsal aktörlerin açıkça teşhir edilmesini, hesap vermeye zorlanmasını ve cezasızlığın son bulmasını gerektirdiği vurgulandı.



Makaleler

Güncel