Filistin diplomasisi, ABD’nin BM toplantılarına katılımı engelleme kararına ve İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak tehdidine karşı uluslararası alanda yoğun diplomatik çaba yürütüyor; uzmanlar, ABD ve İsrail’in adımlarının Filistin’in uluslararası rolünü sınırlamayı amaçladığını vurguluyor.

YDH- Washington'un temsilcilerinin bu Eylül ayında New York'ta yapılacak Birleşmiş Milletler toplantılarına katılmasını engellemesinin ardından Filistin diplomasisi eşi benzeri görülmemiş bir engelle karşı karşıya.
Washington, Filistinli temsilcilerin uluslararası sahneye çıkmasını engellerken, İsrail de Filistin Yönetimi'ni dağıtma ve Batı Şeria topraklarını ilhak etme yönündeki açık tehdidiyle tabloyu tamamlıyor.
ABD’nin aldığı bu önlem, Filistin liderliğine yönelik baskıyı artırıyor ve siyasi sürecin geleceği, uluslararası karar alma mekanizmaları ile Filistin devleti fikrinin kaderi hakkında derin sorular ortaya çıkarıyor.
Filistin Dışişleri Bakanlığı Siyasi Danışmanı Dr. Ahmed el-Dik, kararın Filistin liderliği için şaşkınlık ve üzüntü yarattığını belirtti. El-Dik, kararın ABD Başkanı Trump’ın savaşları durdurma ve barışı sağlama çabalarıyla örtüşmediğini vurguladı.
El-Dik, kararın uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu ve Filistin halkına karşı alındığını söyledi; ayrıca Filistin liderliğinin hangi pozisyonda olursa olsun hedef alındığını ifade etti.
Filistin yetkilileri, ABD Dışişleri Bakanı Rubio’ya, BM toplantılarına katılımı engelleme gerekçelerini çürüten bir mektup gönderdiklerini ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri ile birlikte Washington’un kararını geri aldırmak için diplomatik çabalarını koordine ettiklerini açıkladı.
Filistin liderliği, ABD ile ikili ilişkileri sürdürmeye kararlı olduğunu belirtirken, karar değişmezse BM Genel Kurulu’na video konferans yoluyla katılım ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın konuşmasının gerçekleştirilmesini planladığını duyurdu.
Amaç, Filistin halkına adil davranmak ve iki devletli çözümü korumak olarak öne çıktı.
Dr. El-Dik, İsrail’in Filistin Yönetimi’ni dağıtma ve yok etme tehditlerini ciddiye aldıklarını vurguladı.
İsrail’in bu tür kışkırtıcı ve düşmanca açıklamalarının savaş suçları, soykırım, yerinden etme, açlık ve ilhak kapsamına girdiğini belirtti.
Filistin liderliği, diplomatik ve uluslararası çabalarını sürdürerek halkını korumaya devam edeceklerini açıkladı.
El-Dik ayrıca, BAE’nin İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planına karşı duruşunu överek, bu tavrın Filistin halkının haklarını korumak açısından kritik bir dönemde ortaya çıktığını ve iki devletli çözüm fırsatını savunduğunu belirtti.
İsrailli uzman Kobi Lavi, Filistin Yönetimi’nin tek taraflı adımlarının İsrail tarafından kabul edilemez olduğunu ve Abbas’ın Hamas saldırısını kınamamasının İsrail’in Filistin Yönetimi’ni müzakerelerde gerçek bir ortak olarak görmemesine yol açtığını söyledi.
Lavi, İsrail’in BM’nin Filistin devletini tanıma çabalarına karşı Batı Şeria’yı egemenliğine katabileceğini öne sürdü.
Akademisyen ve siyasi analist Dr. Süleyman Bişarat, İsrail’in Batı Şeria üzerindeki kontrolünü genişletme ve Filistin siyasi varlığını sınırlama çabalarının ABD’nin cezalandırıcı politikalarından bağımsız olmadığını vurguladı.
Bişarat, İsrail’in sahadaki uygulamalarıyla Filistin’in uluslararası düzeydeki rolünü azaltmaya çalıştığını ifade etti.
Bişarat, İsrail ve ABD’nin eylemlerinin, Filistinlilere haklarını vermekte ciddiyetsizlik göstermeyi ve gelecekteki fırsatları engellemeyi amaçladığını belirtti. Ayrıca İsrail’in sahada bu önlemleri uygulamanın en uygun zaman olduğuna inandığı ve Batı Şeria üzerinde egemenlik dayatma sürecini hızlandırdığına dikkat çekti.
Uzman, İsrail’in uluslararası destek kaybetmekten korktuğunu ve Filistinlilerin yaşadığı acıları göz ardı ettiğini söyledi.