'SDG'nin Türkiye'ye uzanan tünelleri var'

img
'SDG'nin Türkiye'ye uzanan tünelleri var' YDH

SDG'nin Fırat Nehri'nin doğusundaki tünelleri, 4 milyar doları aşan bir maliyetle yeraltı askeri şehirlerine dönüştürülüyor. Suriye Demokratik Güçleri, olası bir Türk veya HTŞ saldırısına karşı koymak için Haseke, Rakka ve Deyr ez-Zor'da karmaşık bir tünel ağı inşa ediyor. Bazı gözlemciler, bu stratejik ağın Amerikan siyasi ve askeri örtüsü altında şekillendiğine dikkat çekiyor.




YDG- Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile örgütün çekirdeğini oluşturan Kürt Savunma Birlikleri (YPG), kuzeydoğudaki tünel kazı ve genişletme çalışmalarını son haftalarda yoğunlaştırırken el-Meyadin, SDG’nin tünel sisteminin Haseke’nin doğu kırsalından Halep’in kuzey kırsalına, ardından Fırat’a paralel olarak Deyr ez-Zor’a kadar yüzlerce kilometre uzandığını aktarıyor.

Yerel kaynaklar, SDG’nin 2014-2017 yılları arasında güvenlik güçleri ve askeri liderlerin hareketlerini güvence altına almak için geniş, birbirine bağlı ve karmaşık bir tünel ağı inşa ettiğini belirtiyor. Bazı tüneller Türkiye’ye, bazıları ise Kürdistan Bölgesi’ne uzanıyor.

Bu ağ, SDG bölgeleri için ilk savunma hattını oluştururken, iç tüneller Haseke, Rakka ve Deyr ez-Zor’un derinliklerinde en karmaşık ve iç içe geçmiş yapı olarak dikkat çekiyor.

SDG ve YPG, 2014’te Fırat Nehri’nin doğusundaki bölgeleri kontrol altına alır almaz, topraklarını savunacak bir bariyer oluşturma planını hayata geçirdi. Amaç, kontrol altındaki bölgeleri birbirine bağlamak ve olası saldırılara karşı koruma sağlamak için karmaşık, iç içe geçmiş bir tünel ağı inşa etmekti. Tünel inşası üç ana eksende yürütüldü: Türkiye sınırı boyunca kuzeye, Irak sınırı boyunca doğuya ve Fırat kıyısında, Suriye hükümet güçlerinin cephe hatlarına komşu şehir, kasaba ve mahallelere doğru. 

PKK, Türkiye’nin askeri üstünlüğüne karşı stratejik avantaj sağlamak amacıyla Kürdistan Bölgesi’nde tünel ağı inşa ederken, YPG de bu deneyimi 2014’ten itibaren Suriye’ye taşıdı.

Bölgede ekipman ve silah taşımak için kurulan tünel ağı, olası Türk askeri operasyonlarına karşı koruyucu bir bariyer işlevi görüyor.

2018 sonrası petrol ve doğalgaz sahalarından elde edilen gelirler, SDG tarafından tünel inşasına yönlendirildi.

Yer altı şehirlerini andıran entegre ağ, askeri ve lojistik açıdan bölgeye stratejik üstünlük sağlıyor.

Sivil bir müteahhit, yalnızca tünel inşasına ayrılan bütçenin 4 milyar doları aştığını açıkladı.

Halep’in kuzey kırsalındaki Tişrin Barajı yakınlarında SDG ile HTŞ'ye bağlı güçler arasında sınırlı çatışmalar yaşandı. Yerel kaynaklar, tünel ağı sayesinde Kürt savaşçılarının günler süren çatışmalarda korunduğunu ve hükümet güçlerinin barajı ele geçiremediğini doğruladı. Bu deneyim, SDG’yi tünel ağını güçlendirme ve ilk savunma hattını daha güvenli hâle getirme konusunda motive etti.

Son aylarda, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ile SDG arasındaki siyasi gerginliğin artması, tünel inşasını Halep’te Deyr Hafer, Rakka’daki Tabka ve Deyr ez-Zor’daki Fırat bölgelerinde yoğunlaştırdı.

Bu çalışmalar, hem HTŞ'ye bağlı güçlere hem de Türk ordusuna karşı savunma hattını güçlendirdi, silah ve lojistik desteğini güvenceye aldı.

 

Tünel çalışmaları ABD’nin bölgedeki stratejisiyle ilişkili mi?

El-Meyadin, Suriye'nin kuzeydoğusundaki bu tünel kazma faaliyetlerinin normal bir süreç olmadığını, özellikle kazı ve hazırlık aşamasında çalışanlar için çoğu zaman tehlikelerle dolu olduğunu kaydetti.

Doğu Fırat bölgesinde kazı çalışmaları sırasında sivil işçiler sık ​​sık hayatını kaybetti. 

Bunlardan en sonuncusu, Haseke'nin batısındaki Cebel Abdülaziz köylerinden üç gencin üzerine bir tünelin çökmesiydi.

Kuzeydoğu Suriye'deki arazilerin büyük bölümünün tarım arazisi olduğu ve bu nedenle tünellerin, özellikle de uygun şekilde güvence altına alınmadıkları takdirde hızla çökme tehlikesi altında olduğu belirtildi.

Fırat'ın doğusundaki birçok bölgede, geniş çaplı tünel kazıları sonucu toprak kaymaları meydana geldi; evler ve ana caddeler yıkıldı. 

Halk arasında, evlerde ve mahallelerde daha fazla çökme yaşanacağı yönünde yaygın bir endişe var.

Çok sayıda bölge sakini, özellikle yerleşim yerlerinde sondaj çalışmalarının durdurulması için SDG liderliğine çağrıda bulundu. 

Zira, tarım topraklarının kalitesiz olması ve yeraltı su seviyelerinin düşük olması, heyelan riskini artırarak bu alanları gelecekte yaşanmaz hale getirebilir.

SDG'nin varlığını sürdürme ve kontrol bölgelerini ani bir askeri operasyondan koruma arzusu ile Suriye hükümeti ve Türkiye'nin Fırat'ın doğusundaki statükoyu reddettikleri yönündeki iddiaları arasında, bölgede devam eden tünel projesinin en önemli mağdurları siviller olmaya devam ediyor. 

El-Meyadin haberinde şunu sorguladı: Fırat'ın doğusunda yaşananlar Amerikan siyasi ve askeri örtüsü altında mı gerçekleşiyor?

İlgili Haberler