Teknik mutabakat sonrası İran ve UAEA ilişkilerinde yumuşama beklentisi

img
Teknik mutabakat sonrası İran ve UAEA ilişkilerinde yumuşama beklentisi YDH

İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Kahire’de imzaladıkları yeni anlaşmayla nükleer denetim sürecine ilişkin teknik işbirliği mekanizmasını yeniden başlatma kararı aldı. Anlaşma, UAEA’nın Haziran’daki İran aleyhine kararının ardından derinleşen krize rağmen, taraflar arasında diyaloğun sürdürüleceği sinyalini verdi.




YDH - İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) arasında Kahire'de imzalanan yeni anlaşmanın yapıldığı yer, bizzat anlaşmanın kendisinden daha çok öne çıktı.

İki tarafı ağırlayarak aralarındaki uzlaşıya ev sahipliği yapan Mısır'ın başkenti Kahire'de varılan mutabakat, taraflar arasında "Üslup Rehberi" adıyla yeni bir işbirliği mekanizması belirledi.

Bu anlaşma, Tahran ile UAEA arasındaki ilişkilerin son aylarda en düşük seviyesine inmesi ve iki tarafın teknik heyetleri arasında yapılan müzakerelerin ardından gerçekleşti.

Anlaşmaya İran adına Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, UAEA adına ise Genel Direktör Rafael Grossi imza attı.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati'nin himayesinde gerçekleşen imza töreni, UAEA Yönetim Kurulu'nun geçen pazartesi Viyana'da başlayan olağan toplantısıyla eş zamanlı yapıldı.

İran ile UAEA arasındaki ilişkilerin kötüleşme bağlamına dikkat çekmek gerekiyor. UAEA'nın geçen 12 Haziran'da Tahran'ı "Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması" hükümlerine "uymadığı" gerekçesiyle kınama kararı, ertesi gün, yani 13 Haziran'da İsrail'in İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik saldırısının önünü açtı.

Bu durum, İranlıların Ajansa olan güvenini daha da sarstı. Nitekim UAEA, İran'ın nükleer tesislerinin bombalanmasının ardından herhangi bir kınama açıklaması yapmadı; oysa bu eylem uluslararası hukuka ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na aykırıydı.

İşte tam da bu nedenle, İran parlamentosu, hükûmeti UAEA ile işbirliğini durdurmakla, yani Ek Protokol'ün uygulanmasını askıya almakla ve müfettişlerin hayati tesislere erişimini engellemekle görevlendiren bir yasayı onayladı.

Eş zamanlı olarak Grossi, İran'la denetim ve izleme faaliyetlerini yeniden başlatmak için yapılan görüşmelerde "zamanın daraldığı" uyarısında bulundu.

Avrupa'nın diplomatik baskıları ve Troyka'nın Tahran'a yönelik BM yaptırımlarını yeniden uygulama sürecini başlatması, İran hükûmetini UAEA ile diyalog kurmanın zaruri olduğu kanaatine götürdü.

Ancak Kahire'nin anlaşmanın imzalanacağı yer olarak seçilmesi özel bir siyasi mesaj taşıyordu. Arap bir ülke ve aynı zamanda Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması üyesi olan Mısır, İran ile uluslararası toplum arasında bir iletişim köprüsü görevi görebilir ve müzakereleri doğrudan tırmanış ortamından uzaklaştırabilir.

Kahire Anlaşması'nın temel maddeleri

Anlaşmanın tam metni resmi olarak yayımlanmamış olsa da İranlı yetkililerin açıklamalarına ve UAEA'nın beyanına göre, temel olarak şu maddeleri içeriyor:

— Haziran ayından sonra erişimin durdurulduğu bazı nükleer tesislere müfettişlerin geri dönmesi için operasyonel yönetmeliklerin ve düzenlemelerin hazırlanması.

— Natanz ve Fordo dahil olmak üzere hassas merkezlerde gözetim kameralarının ve izleme sistemlerinin kurulması için bir zaman çizelgesi belirlenmesi.

— Teknik anlaşmazlıkların siyasi düzeye veya Yönetim Kurulu'na taşınmadan önce çözülmesi için İran ile UAEA temsilcileri arasında ortak bir danışma mekanizması oluşturulması.

— İran'ın güvenlik endişelerinin gözetilmesi; yani son saldırılar ve Tahran'ın güvenlik kaygıları ışığında erişim yolları ve denetim türlerinin yeniden tanımlanması.

— Bir çıkmaza girilmesi durumunda Mısır'ın kolaylaştırıcı ve arabulucu rolü.

Anlaşma metni, kapsamlı bir siyasi mutabakattan ziyade, teknik ve uygulamaya yönelik bir nitelik taşıyor. Bu küçük adımın gerilimin azaltılmasına ve daha geniş müzakerelerin başlamasına zemin hazırlayabileceği belirtiliyor.

Dışişleri Bakanı Arakçi, dün İran televizyonuna verdiği mülakatta, İran ile Ajans arasındaki yeni işbirliği anlaşmasının İran parlamentosunun yasasına uyduğunu ve işbirliğinin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin onayıyla gerçekleşeceğini teyit etti.

Yeni işbirliği formülünün İran'ın tüm kaygılarını dikkate aldığını ve nükleer haklarını resmi olarak tanıdığını belirten Arakçi, anlaşmanın ülkesinin tüm taleplerini kapsadığını vurguladı.

Grossi ise İran ile Ajans'ın işbirliğine "saygılı ve kapsamlı bir şekilde" devam edeceğini söyledi. Anlaşmanın, "kapsamlı güvence anlaşmasının ilgili hükümlerine tamamen uygun olarak denetim prosedürleri, bildirimler ve bunların uygulanması konusunda net bir anlayış sağladığını" ekledi.

Grossi, dün UAEA Yönetim Kurulu'nda yaptığı konuşmada, anlaşmanın "İran'daki tüm tesis ve binaları kapsadığını ve saldırıya uğrayan tüm tesisler ile içerdiği nükleer materyaller hakkında gerekli raporlamayı ele aldığını" açıkladı.

Geçici uzlaşı mı, kalıcı çözüm mü?

Anlaşmanın önemine rağmen, asıl soru bu geçici uzlaşının sürdürülebilir bir sürece dönüşüp dönüşmeyeceği.

Bazı çevreler, anlaşmanın bağlayıcı hukuki detaylardan yoksun olması nedeniyle, siyasi sahnedeki herhangi bir değişikliğin, özellikle İsrail'in İran'ın nükleer altyapısına yönelik saldırılarına yeniden başlaması veya ABD'de siyasi bir değişiklik olması durumunda, anlaşmayı kırılgan hale getirebileceğini belirtiyor.

İran ise bu anlaşmayla zaman kazanmayı ve dosyasının BM Güvenlik Konseyi'ne sevkini ertelemeyi amaçlıyor.

El-Ahbar gazetesinden Muhammed Havacai'nin değerlendirmesine göre Tahran, anlaşma maddelerinin fiili uygulamasında şeffaflık sergilemesi durumunda, daha fazla siyasi ve iktisadi taviz talep edebilecek.

Ancak erişim operasyonlarında gecikme veya ciddi kısıtlamalar olması halinde, Yönetim Kurulu'nda diplomatik bir yüzleşme ve hatta dosyanın BM Güvenlik Konseyi'ne havale edilme riskleri ciddi boyut kazanacak.

Diğer önemli bir nokta ise İran'ın nükleer caydırıcılığını sürdürme ihtiyacı ile UAEA ile işbirliği yapma zorunluluğu arasındaki denge.

Tahran, Haziran saldırıları deneyiminden sonra aşırı şeffaflığın zarar görme olasılığını artırabileceğine inanıyor.

Bu nedenle, işbirliğinin seçici ve aşamalı olması muhtemel; bu durum ise daimi bir tırmanış kaynağı olmaya devam edebilir.

 

İlgili Haberler


Makaleler

Güncel