"Türkiye, Siyonist rejimle çeşitli alanlardaki ticaretten kâr elde ederken, Siyonist rejim de ihtiyaç duyduğu petrole ve tekstil, gıda gibi temel mallara ulaşmanın yanı sıra, İsrail gazını Türkiye toprakları üzerinden Avrupa'ya ihraç etme potansiyelinden faydalanabiliyor."

YDH - Islamic World News portalı, Türkiye'nin kamuoyu önündeki İsrail karşıtı sert söylemlerine rağmen, Siyonist rejimin başlıca ekonomik tedarikçilerinden biri olmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. Bu gizli ticaretin, Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden taşınması gibi yöntemlerle ve üçüncü ülkeler kullanılarak deniz, hava ve kara yoluyla sürdürüldüğü belirtiliyor. Bu ilişkinin, her iki tarafın da iktisadi çıkarlarına hizmet ediyor ve ilişkilerin kesilmesine yönelik açıklamaların iç siyasete ve dünya kamuoyuna yönelik olduğu vurgulanıyor.
İslam ülkeleri arasında mevcut Türk hükümeti, ne yazık ki Siyonist rejimin başlıca iktisadi ve ticari tedarikçilerinden biri konumunda.
Geride kalan iki yılda, Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne yönelik askeri saldırganlığının başlaması ve halk protestolarının artmasının ardından Türk hükümeti de kamuoyu baskısıyla uyumlu olarak sözde İsrail karşıtı tutumunu sertleştirdi.
Ancak mevcut belgelere göre bu tutum, gerçek olmaktan çok sembolik bir nitelik taşıyor. Türk ve hatta İsrail rejimi yetkililerinin iktisadi ve ticari ilişkilerin kesilmesine dair tumturaklı açıklamalarına rağmen, iki ülke arasındaki işbirliği pratikte gizli ve hatta açık bir şekilde devam ediyor.
Türkiye'nin Siyonist rejimle iktisadi ve ticari işbirliği ve etkileşimi üç yöntemle sürüyor: Deniz, kara ve hava. Bu yöntemler şu şekilde işliyor:
— Deniz taşımacılığı ve lojistik rotalarının kullanılması:
Petrol, inşaat malzemeleri, çelik gibi ürünler, Liberya ve Panama gibi tarafsız ülkelerin bayraklarını taşıyan gemilerle Türkiye limanlarından İsrail limanlarına naklediliyor.
Mevcut bilgilere göre, İsrail rejiminin temel ve petrol dışı mallarının yaklaşık yüzde 18'i Türk kargo gemileri tarafından tedarik ediliyor.
Deniz yolu, İsrail rejiminin petrol tedariki için hayati bir öneme sahip. Mevcut bilgilere göre İsrail rejiminin ihtiyaç duyduğu petrolün büyük kısmı, Azerbaycan ve Kazakistan gibi Orta Asya ülkeleri tarafından gemilerle sağlanıyor ve tüm bunlar Türkiye rotasından geçiyor.
Bu doğrultuda, İsrail rejiminin petrol ihtiyacı, Bakü hükümeti tarafından Hazar Denizi'nden, Türkiye'nin işbirliğiyle Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı üzerinden Türkiye'ye ulaştırılıyor.
Türk petrol tankerleri, petrolü Ceyhan limanından yükleyip İsrail rejimi sularına girdiklerinde kimlik tanıma sistemleri olan AIS'lerini kapatıyor ve kargoyu Hayfa, Aşdod ve Aşkalan limanlarına teslim ediyor.
Siyonist rejim, geçen yılın ocak ayında 297 milyon dolar değerindeki 523 bin 500 tonluk petrol sevkiyatıyla Azerbaycan Cumhuriyeti'nin petrol ihracat destinasyonları listesinin başında yer aldı.
Bu yöntemde ticaret, üçüncü ülkeler aracılığıyla yapılıyor. Mallar muhtemelen karayoluyla Türkiye'den Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan'a taşınıyor ve oradan havayoluyla İsrail rejimine ulaştırılıyor.
Bakü hükümetine bağlı lojistik şirketleri bu konuda anahtar bir rol üstleniyor. Bakü hükümetine ait kargo uçaklarının İsrail rejimine uçuşları son derece aktif bir şekilde devam ediyor ve Türkiye'den gelen yüklerin Bakü üzerinden rejime taşınması da muhtemel.
— Türkiye ve İsrail'in diğer dost ülkelerinin hava yollarının kullanılması:
Türk ve İsrail havayolu şirketleri, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yunanistan gibi rotaları kullanabiliyor. Kargo, "Umman için" etiketiyle gönderilse de asıl varış noktası Tel Aviv olabiliyor.
Mali transferler de aracı ülkeler üzerinden gerçekleştiriliyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve İsviçre'deki bankalar, para transferleri konusunda Türkiye ve İsrail'e yardımcı olabiliyor.
Hatta anonimliği korumak için kripto para işlemleri dahi kullanılabiliyor.
Genel olarak ne Türkiye ne de İsrail rejimi, birbirleriyle olan iktisadi ve ticari ilişkileri tamamen kesme niyetinde.
Türkiye, Siyonist rejimle çeşitli alanlardaki ticaretten kâr elde ederken, Siyonist rejim de ihtiyaç duyduğu petrole ve tekstil, gıda gibi temel mallara ulaşmanın yanı sıra, İsrail gazını Türkiye toprakları üzerinden Avrupa'ya ihraç etme potansiyelinden faydalanabiliyor.
Ayrıca İsrail rejimi, Türkiye aracılığıyla Orta Asya ve Kafkasya pazarlarına da erişim sağlayabiliyor. Bu konu büyük önem taşıyor ve ekonomik açıdan her iki tarafa da fayda sağlıyor.
Bu esnada, Türk ve rejim yetkililerinin ilişkilerin kesilmesine yönelik kamuoyuna yaptıkları açıklamalar, daha çok iç tüketime yönelik ve dünya kamuoyu nezdinde itibarı koruma amaçlı.
Gerilim lafya kaldığı sürece, Türkiye ve İsrail arasındaki bu kârlı ticaretin seyrinde bir değişiklik olması pek olası değil.
Ülkelerin, özellikle de İslam ülkelerinin İsrail rejimiyle ticari işbirliği ve etkileşimleri, rejimin zayıflamasını ve üzerinde baskı kurulmasını engelliyor; aslında bu rejime Filistin halkına ve bölgeye karşı işlediği suçları sürdürmesi için yardım ediyor.
İşbirliği ve etkileşimlerin kesilmesi, İsrail rejimini suçlarını durdurması için baskı altına almanın en temel yollarından biri.
Devrim Lideri Ayetullah Ali Hamenei, İslam ülkelerinin İsrail rejimiyle ekonomik ve siyasi işbirliklerini kesmelerinin gerekliliği hakkında defalarca konuşmuş ve uyarıda bulunmuştu.
Hükümetlerin görevi, Siyonist rejime yönelik siyasi, propaganda ve silah yardımlarını kesmek ve tüketim malları göndermemektir. Bu önemli konuya rağmen, ne yazık ki bazı İslam ülkeleri hükümetleri İsrail rejimiyle siyasi, ticari ve askeri ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor.
Önemli ve etkili bir bölgesel ağırlığa sahip bir ülke olarak Türkiye, eğer Filistinlilere yönelik katliam ve savaşın sona ermesini ve İsrail rejimi üzerinde baskı kurulmasını gerçekten istiyorsa, bu rejimle ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerini kesmelidir; aksi takdirde İsrail rejiminin suçlarının doğrudan ve dolaylı suç ortağı sayılır.
Çeviri: YDH