Gazze, “gayrimenkul zenginliği”ne mi dönüştürülüyor?

img
Gazze, “gayrimenkul zenginliği”ne mi dönüştürülüyor? YDH

El-Ahbar yazarına göre, Gazze’deki operasyonlar klasik işgal sonrası yeniden yapılanmadan ziyade altyapının sistematik imhası ve zorunlu yerinden etmeyle sonuçlanan bir tasfiye mantığı taşıyor. Asıl amaç, Amerikan terminolojisiyle “beklenmedik ve hızlı zenginlik” anlamına gelen bir “gayrimenkul serveti” yaratmak.




YDH- El-Ahbar yazarı Yahya Dabbuk, Gazze'de yaşananları “ne işgal, ne yıpratma savaşı, ne de geçici bir etnik temizlik” olarak niteleyerek, bunun her türlü siyasi ve toplumsal hayatı yok etmeyi amaçlayan sistematik bir silme süreci olduğunu yazdı.

Klasik işgal modellerinin tersine Gazze’de altyapının kasıtlı olarak yok edildiğini, sürekli zorunlu göç ve toprakların sakinlerinden arındırılmasıyla ilerleyen bir “silme” stratejisi uygulandığını vurgulayan Dabbuk’ın tespitine göre, 1967 veya 2003 örneklerindeki işgal senaryolarının aksine Gazze’de amaç; siyasi ve toplumsal yaşamı yeniden kurmayı imkânsız kılmak için kademeli yok etme süreci. 

Dabbuk’ın ifadesiyle, Gazze’de yaşananlar “işgal” tanımını aşıyor: hedef, hem insanı hem de taşını yok ederek bölgeyi yeniden bölüştürmektir.

Son aşamada ise insanın ve taşın yok edildiği bu topraklar, mülkiyet ve yatırımlar için yeniden paylaştırılacak.

Bugün İsrail’deki karar vericiler, artık askeri operasyonlarını “güvenlik” ya da “terörle mücadele” söylemlerinin arkasına gizleme gereği bile duymuyor. Tam tersine, niyetlerini açıkça dile getiriyorlar: ilhak etmek, sahip olmak ve kâr elde etmek.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, kısa süre önce Tel Aviv’de bir emlak konferansında, “ABD Başkanı Donald Trump’ın masasında, Gazze Şeridi’nin nasıl bir gayrimenkul zenginliğine dönüştürüleceğini özetleyen bir plan var” dedi.

Smotrich’e göre Washington ile yatırım planı üzerine görüşmeler başlamış durumda:

“Bu savaşta çok büyük bedeller ödedik. Şimdi Gazze’den elde edeceğimiz kazancı nasıl paylaşacağımıza karar vermeliyiz. Yıkım tamamlandı, artık inşa edip kâr elde etme zamanı.”

Smotrich’in sözleri, izlenen stratejinin üç temel üzerine kurulduğunu gösteriyor:

1. Gazze’nin yok edilmesinin mutlaka bir bedeli var. Ama bu bedel, askeri zorunluluklarla değil, ekonomik bir yatırımın karşılığı olarak ödeniyor.

2. Bu yatırımın ortağı var: ABD. Trump’ın masasında, iki taraf için de kazanç sağlayacak bir plan bulunuyor.

3. Asıl amaç, Amerikan terminolojisiyle “beklenmedik ve hızlı zenginlik” anlamına gelen bir “gayrimenkul serveti” yaratmak. Bu, Kaliforniya’da altın bulmak ya da Teksas’ta petrol çıkarmak gibi görülüyor. Trump için cazip, İsrail için de rahatsız edici olmayan bir kazanç kapısı.

Bu yeni modelin, bilinen sömürgeci ya da askeri işgal örneklerinden farklı olduğunun altını çizen Dabbuk, savaşın, mülkiyetin yeniden dağıtımına ve paylaşımına dönüştürüldüğünü gözlemliyor.

''Bu nedenle sivillerin öldürülmesi ve zorla göç ettirilmesi artık “yan etki” değil, bizzat savaşın hedefidir.'' diyen Dabbuk'a göre, sınırların, altyapının ve şehrin kökten yıkımı, yalnızca bir sonuç değil, başlı başına bir duruma dönüştürüldü. 

Sonuç olarak Dabbuk'un yazısı, Gazze’de yürütülen bu stratejinin amacının sadece bir bölgeyi işgal etmek değil, toprağı ve hafızayı birlikte silerek geleceğe dair her türlü yaşam ihtimalini ortadan kaldırmak olduğunu düşündürüyor.