HRW: Suriye’deki ihlaller savaş suçu sayılabilir

img
HRW: Suriye’deki ihlaller savaş suçu sayılabilir YDH

HRW’nin son raporu, Suriye’de kimliğe dayalı katliamların üstünün örtüldüğünü, yüzlerce kişinin öldürüldüğü olaylarda üst düzey komutanların sorumluluktan kaçtığını ve vahşetin savaş suçu boyutuna ulaştığını ortaya koydu.




YDH- İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW), 23 Eylül’de yayımladığı Suriye raporunda, HTŞ rejimini, Mart ayında Suriye’nin sahil bölgesinde gerçekleşen katliamlarla ilgili bulguları tam olarak açıklamayarak uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçladı.

Are You an Alawite? Identity-Based Killings During Syria’s Transition” (Sen Alevi misin? Suriye’nin Geçiş Sürecinde Kimliğe Dayalı Öldürmeler) başlıklı 51 sayfalık rapor, yeni rejim, hükümet yanlısı silahlı gruplar ve militanlar tarafından işlenen ihlalleri belgeliyor.

Raporda keyfi tutuklamalar, ev baskınları, mülklerin tahrip edilmesi ve gözaltındaki sivillere yönelik kötü muameleler ayrıntılı şekilde aktarılıyor.

HRW, hükümetin hesap verebilirlik sözü verdiğini, ancak yürütülen soruşturmanın üst düzey yetkililer veya askeri liderlerin sorumluluğu konusunda herhangi bir netlik sağlamadığını ve alınacak disiplin önlemlerine dair bilgi içermediğini belirtti.

HRW: Katliamların kabulü ileri bir adım ama yeterli değil

HRW’nin kıdemli Suriye araştırmacısı Hiba Zayadin, “Hükümetin vahşeti kabul etmesi ileriye dönük bir adımdır, ancak bunlara göz yuman veya durdurmayan üst düzey yetkililer için adaletin sağlanmasında yetersiz kalıyor” dedi.

Zayadin, “Komutanların ve yetkililerin, kötüye kullanımları yönlendiren veya konuşlandıran güçlerden sorumlu tutulmaması, Suriye’de daha fazla misilleme ve yeni vahşetlere kapı aralıyor.” diye konuştu.

Ortak rapor: İhlaller mart öncesinde başlamıştı

HRW, “Syrians for Truth and Justice-STJ” (Hakikat ve Adalet için Suriyeliler) ve Syrian Archive (Suriye Arşivi) ile birlikte, hükümetin bile güvenlik güçleri üyelerinin mart ayındaki katliamlardan önce ihlallerde bulunduğunu kabul ettiğini vurguladı.

Rapora göre, keyfi tutuklamalar ve kimliğe dayalı hedef almalar, haftalar öncesinden Humus ve kırsal Hama bölgelerinde başlamıştı.

Raporda ayrıca, mart sonrasında da ihlallerin sürdüğü kaydedildi. Temmuz ayında güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi sakinler, Savunma ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik birimlerinin yürüttüğü operasyonlarda infazlar, yağmalama ve mülklerin tahrip edilmesi olaylarını bildirdi.

STJ: Komutanların hesap vermemesi irade eksikliğidir

STJ’nin kurucu ortağı ve icra direktörü Bessam el-Ahmed, “Üst düzey yetkilileri ve grup komutanlarını hesap vermekten alıkoymak için imzalı bir emir gerekmez.” dedi.

El-Ahmed, “Savunma Bakanlığı yetkilileri on binlerce savaşçıyı harekete geçirme, konuşlandırma ve onlarca kasabada operasyonları sürdürme gücüne sahipti. Soru sadece kimin emir verdiği değil; eğer verdilerse neden kimse bu yaygın öldürmeleri ve yağmaları durdurmadı. Bu bir liderlik ve irade eksikliğidir.” diye ifade etti.

BM: Savaş suçu teşkil edebilir

HRW raporu, BM Soruşturma Komisyonu’nun ağustos bulgularına da atıfta bulundu. Komisyon, geçici hükümet güçleri, eski hükümet yanlısı savaşçılar ve özel kişilerin; cinayet, işkence, kaçırma, yağmalama ve mülk tahribatı gibi ciddi ihlaller gerçekleştirdiğini, bunların muhtemelen savaş suçları kapsamında değerlendirilebileceğini kaydetmişti.

HRW’ye konuşan bazı savaşçılar, katliamların kamuoyuna yansımasına rağmen askeri liderliğin asker sevkiyatına devam ettiğini belirtti.

Resmî komitenin açıklaması

Suriye Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Tespit Komitesi, sahilde yaşanan olaylarda 1.426 kişinin öldürüldüğünü ve 298 şüphelinin yetkililere sevk edildiğini açıkladı. Ancak komite, saldırıları devletin yönlendirdiği operasyonlar değil, kişisel intikam ve cezalandırma eylemleri olarak tanımladı.