İsrail'de yayımlanan Maariv gazetesinde yer alan makaleye göre Çin, İsrail'in düşmanlarını finanse ederek, Hamas'a siyasi destek vererek ve ülkenin kritik altyapısına sızarak potansiyel bir rakipten fiili bir stratejik tehdide dönüştü.

YDH - İsrail'de İbranice yayın yapan Maariv gazetesinde yayımlanan makalede, Çin'in potansiyel bir rakip olmaktan çıkarak İsrail için fiili bir stratejik tehdit haline geldiği değerlendirmesi yapıldı.
Şay Gal tarafından kaleme alınan makalede, Pekin yönetiminin İpek Yolu projesi adı altında İsrail'in düşmanlarına mali destek sağladığı, Hamas'ın yanında yer aldığı, İsrail limanlarına sızdığı ve İsrail'in meşruiyetini hedef alan küresel bir akımı yönettiği öne sürüldü.
Şay Gal, "Çin kendini bir denge unsuru, adil arabulucu ve herkese el uzatan bir aktör gibi göstermeyi seviyor," ifadelerini kullandı.
Ancak Gal'e göre bu görüntünün arkasında, İsrail'in düşmanlarını finanse eden, Hamas'a kucak açan, limanlara ve iletişim ağlarına sızan ve İsrail'in meşruiyetini zayıflatacak küresel bir akımı yöneten bir gerçeklik bulunuyor.
"Çin aktif bir aktör"
Makalede, İsrail Başbakanının da bu hafta Çin'in yalnızca uzakta duran bir taraf değil, İsrail'i siyasi ve fikri bir abluka altına alan aktif bir aktör olduğunu açıkladığı belirtildi.
Pekin'in bu sözlere yönelik hoşnutsuzluğunu dile getirdiği ancak eylemlerinin diplomatik itirazların çok ötesine geçtiği ifade edildi.
Yazıda, Çin'in Hamas'ı Pekin'de ağırladığı, "Filistin birliği" adı altında örgüte bir platform sunduğu ve Birleşmiş Milletlerde (BM) kalıcı ateşkes için girişimlerde bulunduğu hatırlatıldı.
Gal, "Bunu arabuluculuk sanan yanılıyor; bu tavır İsrail'i sürekli suçlanan taraf haline getiriyor," diye yazdı.
Makalede ayrıca Pekin'in kendi ağlarını İsrail ve Yahudi karşıtı propaganda ile doldurarak İsrail'i tecrit etmeye yönelik komplolara meşruiyet kazandırdığı iddia edildi.
Hayfa Limanı meselesi
İsrail içindeki duruma da dikkat çekilen yazıda, Hayfa'daki yeni limanda Çin devletine ait bir şirketin, bir deniz üssünün yakınında faaliyet gösterdiği belirtildi. Bu durumun, İsrail'in denizcilik altyapısının kalbinde gözetleme ve istihbarat operasyonları için stratejik bir kapı olarak değerlendirildiği aktarıldı.
İsrail ordusunun, kameralar ve sensörlerle bilgi toplama ihtimali nedeniyle Çin gemilerini üslerden uzaklaştırdığı bilgisine yer verildi.
"Yeni ve tehlikeli bir çıkar ittifakı"
Makalede, Batı'nın Rusya'yı başlıca tehdit olarak görürken Çin ve Türkiye gibi daha büyük bir tehdidi gözden kaçırdığı savunuldu. Bu iki ülkenin yeni bir dünya düzenini teşvik etmek için birlikte hareket ettiği öne sürüldü.
Türkiye'nin Hamas'ı "özgürlük savaşçıları" olarak tanımladığı ve İsrail aleyhine iktisadi ve diplomatik bir faaliyet yürüttüğü belirtilen yazıda, asıl tehlikenin Türkiye'nin Orta Koridor projesini Çin'in yeni İpek Yolu'na bağlaması olduğu ifade edildi.
Bu durumun, küresel ticareti Kızıldeniz'den kendi kara hatlarına kaydırma hedefinde ortak çıkarları güçlendirdiği vurgulandı.
Bu noktada Husilerin de denkleme dahil olduğu belirtilerek, ABD Hazine Bakanlığının raporlarına atıfla, Kızıldeniz'de Çin yapımı insansız hava araçlarıyla yapılan saldırıların Süveyş Kanalı'nın cazibesini azalttığı ve Türkiye-Çin hattını daha çekici kıldığı kaydedildi.
Makalede, "Çin'in ekonomisi, Türkiye'nin coğrafyası ve Husilerin saldırıları birleşerek Batı ve İsrail üzerinde yeni bir baskı aracı oluşturuyor," denildi ve İsrail'in buna karşı net bir strateji geliştirmesi gerektiği vurgulandı.
Yazı, şu ifadelerle sona erdi:
"Pekin’e, İsrail’le rekabet etmenin bir maliyeti olduğunu açıkça göstermenin zamanı geldi. Zira düşmanlarımızı finanse eden, Hamas’a destek veren ve altyapımıza sızmaya çalışan taraf bir ortak değil, düşmandır."