Aşiret liderlerinden İsrail’e sunulan teklif: El-Halil modeli

img
Aşiret liderlerinden İsrail’e sunulan teklif: El-Halil modeli YDH

El-Halil’deki aşiret şeyhleri, Filistin Yönetimi’nden koparak “El-Halil Emirliği” adıyla yeni bir yapı kurma planı ortaya koydu. İsrail’i “Yahudi halkının devleti” olarak tanıyacaklarını ilan eden şeyhler, ekonomik iş birliği ve özyönetim vaat ederken, ABD’nin desteğini de talep ediyor.




YDH- Filistin Yönetimi’nin derinleşen krizleri ve art arda gelen başarısızlıkların ardından, Batı Şeria’nın en etkili bölgelerinden biri olan el-Halil’deki aşiret şeyhleri, “El-Halil Emirliği” adıyla yeni bir yapının kurulmasını talep eden resmi bir mektup yayınladı.

Bu plan, İsrail Ekonomi Bakanı Nir Barakat’a sunuldu. Önerinin merkezinde barışçıl ilişkiler, bölgesel kalkınma ve Tel Aviv ile iş birliği temelinde inşa edilecek bir ekonomik bölge fikri var.

Şeyhler, İsrail’i “Yahudi halkının devleti” olarak tanıyacaklarını vurguluyor.

İbrahim Anlaşmaları'nı birlikte yaşamanın yol haritası olarak gösteriyor ve projeye ABD’nin, özellikle de Donald Trump’ın desteğini istiyorlar.

Bu çıkış, yalnızca Filistin Yönetimi’ne duyulan hoşnutsuzluğu değil, aynı zamanda kabile yapısına dayanarak Filistin siyasetini yeniden tanımlama girişimini de yansıtıyor.

Plan, 7 Ekim 2023 saldırılarının ardından bölgeyi sarsan savaşın ve iki devletli çözüm umutlarının tamamen tükenmesinin gölgesinde ortaya çıktı. Bu ortamda, “yerel emirlikler” gibi alternatif modeller, giderek daha fazla tartışılır hale geliyor.

Şeyh Vadi el-Cabri’nin öncülüğünde el-Halil’deki beş büyük aşiretin liderleri, yeni emirliğin resmen İsrail’in sınırlarını ve “Yahudi halkının devleti” kimliğini tanıyacağını açıkladı.

Buna karşılık İsrail’den de El Halil Emirliği’ni bölgedeki Arapların temsilcisi olarak kabul etmesi beklendiği belirtildi.

Mektupta Oslo Anlaşmaları sert şekilde eleştiriliyor: “Yolsuzluk, şiddet ve ekonomik çöküşten başka bir şey getirmedi; artık siyasi bir geçerliliği yok.”

Planın en somut adımlarından biri, işgal altındaki topraklarla sınırda bin hektarlık özerk bir ekonomik bölge kurulması. Burada başlangıçta bin Filistinli işçi çalışacak, başarılı olması halinde bu sayı 5 bine kadar çıkarılacak.

Şeyh Cabari, güvenliğin sağlanması için aşiret yapılarının kullanılacağını ve “terörizme karşı sıfır tolerans” ilkesinin benimseneceğini vurguluyor.

Şeyhler, Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Yönetimi’nin resmi siyasi yapısına karşı, projelerini geleneksel kabile meşruiyeti üzerine inşa ediyor.

Onlara göre dış güçler Filistinlilere kendi sistemlerini dayattı; artık yerel ve yerli liderliğe dönmenin zamanı geldi. Bu noktada ''Bölgenin gerçeklerini en iyi yerel liderler anlar.'' anlamına gelen şu atasözüne atıfta bulunuyorlar: “Toprağı sadece köy boğaları sürer.”

Ekonomi Bakanı Nir Barakat, planın en güçlü destekçilerinden. Ona göre bu girişim, iki devletli ve tek devletli çözümlerin başarısızlığından sonra “pratik bir alternatif”.

Siyonist akademisyen Mordehay Kedar da sürece aktif biçimde dahil. Şeyhleri İsrail’li yetkililerle buluşturan Kedar, el-Halil modelinin Batı Şeria’daki diğer şehirler için de örnek olabileceğini düşünüyor.

Ancak plan, yalnızca destek bulmuyor. İsrail’in güvenlik kurumları, özellikle Şin Bet ve ordunun bazı kesimleri, bu girişime kuşkuyla yaklaşıyor. Aşiret yapılarının silahları kontrol edemeyeceğini, güvenliği sağlayamayacağını ve bölgeyi yönetmekte yetersiz kalacağını düşünüyorlar. Bazı askeri uzmanlara göre merkezi otorite boşluğu kaosa yol açabilir.

El-Halil’deki bazı gruplar da plana mesafeli. Onlara göre şeyhler güvenilmez ve tüm halkı temsil etmiyor. Filistin Yönetimi’ni destekleyen kesimler ise bu girişime karşı direniş hatta güvenlik çatışmalarıyla cevap verebilir.

El-Halil Emirliği projesi, Batı Şeria’daki siyasi yapıyı kabile önderliği üzerinden yeniden kurmayı hedefleyen iddialı bir girişim. İki devletli modelin ötesine geçerek, pratik özyönetim ve ekonomik iş birliği üzerine inşa edilmeye çalışılıyor.

Bazı İsrailli ve Arap aktörler için umut verici görünse de, planın önünde ciddi güvenlik, toplumsal ve siyasi engeller var. Girişimin geleceği, yerel halkın desteği, bölgesel kabul ve özellikle ABD’nin tavrına bağlı.

Ayrıca, bazı İsrailli stratejistlerin Filistin Yönetimi’ni devre dışı bırakma isteği düşünüldüğünde, bu planın aynı zamanda Filistin siyasetinde temkinli bir kırılma yaratmaya yönelik olduğu da açık.



Makaleler

Güncel