ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, SDG'nin geleceği için en mantıklı yolun HTŞ rejiminin ordusuna entegre olması gerektiğini söyledi. Barrack, ABD'nin bölgedeki askeri varlığının kalıcı olmadığını ve zamanla azaltılacağını belirtirken, "YPG, PKK’nin farklı kollarından türedi, SDG ise YPG’nin çeşitli kollarından ortaya çıktı" dedi.

YDH - ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) geleceği için en mantıklı seçeneğin Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin ordusuna entegre edilmesi olduğunu söyledi.
Barrack, ABD'nin bölgedeki askeri varlığının kalıcı olmadığını ve amacının süreci gözlemlemek olduğunu belirtti.
AA'nın aktardığına göre basın mensuplarına konuşan Barrack, SDG, YPG ve PKK arasındaki ilişkiye dair bir değerlendirmede bulundu.
Barrack, "Ben hiçbir zaman Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) PKK’nin bir türevi olduğunu söylemedim. YPG, PKK’nin farklı kollarından türedi. SDG ise YPG’nin çeşitli kollarından ortaya çıktı" diye konuştu.
"Bizim işimiz hakemlik yapmak değil"
Barrack, Suriye'deki azınlık gruplarının geleceğine Suriyelilerin kendilerinin karar vermesi gerektiğini vurgulayarak, ABD'nin rolünün bir hakemlik olmadığını ifade etti. Barrack, şöyle devam etti:
"Ben asla SDF’nin PKK’nin bir türevi olduğunu söylemedim. YPG, PKK’nin çeşitli türevlerinden ortaya çıktı; SDF ise YPG’nin farklı türevlerinden oluştu. Siz Suriye Arap Cumhuriyeti ile uyum içinde olacak mısınız? Bir ülke, bir millet, bir ordu — bu millet tarafından belirlenir ve biz şu anda bunu tanıyoruz. Mesele de budur. Kökeni genetik olarak nereden gelirse gelsin, bunu unutun. Bu azınlık gruplarının hepsi federal bir ortam arzulayabilirler. Ancak şu anda onlara böyle bir şey dayatılmıyor ya da davet edilmiyor. Bu bizim konumuz değil. Bu entelektüel bir tartışmada hakemlik yapmamız gereken bir mesele değil. Bu doğru mu? Yanlış mı? Parlamenter bir sistem mi istiyorsunuz? Yoksa bir cumhuriyet mi? Eğer bir itiraf sistemi (mezhep temelli sistem) istiyorsanız, azınlıkların haklarını nasıl birleştirip koruyacaksınız? Hepimiz, özellikle Birleşmiş Milletler olarak, sizi teşvik ediyoruz ve diyoruz ki: Eğer yardımımızı istiyorsanız, bu gerçekten önemli. Bunlar, görmek istediğimiz ön koşullardır. Yabancı savaşçılarla ne yapacağınızı görmek istiyoruz. Onları entegre mi edeceksiniz? Etmeyecek misiniz? Onları evlerine mi göndereceksiniz, yoksa göndermeyecek misiniz?
Siz şimdi tanınan Suriye Arap Cumhuriyeti’yle mi aynı hizaya geleceksiniz? O ülke, ‘tek devlet, tek ulus, tek ordu’ ilkesini dayatıyor ve biz de şu anda bu devleti tanıyoruz. Mesele bu. Onun nereden geldiğiyle, kökeniyle uğraşmayı bırakın. Bu azınlık gruplarının bir kısmı federal bir yapı arzusunda olabilir ama onlara dayatılan model bu değil. Üstelik bu karar bize de bağlı değil. Bunun doğru olup olmadığı, parlamenter sistem mi yoksa cumhuriyet mi istedikleri, mezhep temelli bir sistem mi olacağı, azınlık haklarını nasıl koruyacakları gibi meseleler onların kararı."
ABD'nin süreci teşvik ettiğini belirten Barrack, destek için bazı şartların karşılanması gerektiğini, özellikle yabancı savaşçılar konusunda ne yapılacağını görmek istediklerini dile getirdi.
"Askeri varlığımız sonsuza dek sürmeyecek"
ABD'nin bölgedeki askeri varlığının amacının IŞİD ve terörle mücadele olduğunu belirten Barrack, bu varlığın kalıcı olmadığını ve zamanla azaltılacağını söyledi.
Barrack, "Amacımız bunu sonsuza dek sürdürmek değil. IŞİD'le ve terörle mücadele ederken zaman içinde askerî varlığımızı azaltmaya karar vereceğiz; tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi" dedi.
Barrack, SDG'nin hem HTŞ rejimiyle hem de Türkiye ile ihtilafa düşeceğini öngördüklerini belirterek, ABD'nin tutumunu, "Onların tüm meselelerini değerlendirme noktasına gelmesine yardımcı olma tutumunu benimsedik. Bu süreçte adil ve doğru bir karar alınması için elimizden geleni yapıyoruz" sözleriyle açıkladı.
"Mantıklı olan SDG'nin entegrasyonu"
Barrack, Suriye'nin güçlü bir orduya ihtiyacı olduğunu ve bu çerçevede en mantıklı çözümün SDG'nin entegrasyonu olduğunu belirtti.
Taraflar arasında güven eksikliği nedeniyle bunun zaman alacağını ifade eden Barrack, şunları ekledi:
"Bizim yapmaya çalıştığımız tek şey, onlara 'Birbirinize daha fazla zaman tanıyın' demek. Aralarında bir anlaşma var ama bu anlaşmaya uymadılar. Taraflardan hiçbirini suçlamıyorum. Anlaşma, işe yaramasını sağlayacak kadar somut ayrıntı içermiyor. Şu anda yaptığımız, o ayrıntıları netleştirip tarafların bir araya gelmesini sağlamak. Samimi kanaatim, sonunda birleşecekleri yönünde. Bu, çok güzel bir birliktelik olur. Benim umudum bu.”