Trump’ın Gazze Planı: Barış çerçevesi mi, teslimiyet dayatması mı?

img
Trump’ın Gazze Planı: Barış çerçevesi mi, teslimiyet dayatması mı? YDH

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun açıkladığı Gazze barış planının, iki yıllık savaşı sona erdirmekten çok yeni bir belirsizlik ve dayatma süreci başlattığı belirtildi.




YDH- Arab Center Washington DC tarafından yayımlanan analizde, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun 29 Eylül 2025’te açıkladığı Gazze barış planının, savaşın sonlandırılmasının ötesinde “birçok belirsizlik ve çelişki” barındırdığı belirtildi.

Analizde, planın iki yıllık Gazze savaşını sona erdirmenin yanı sıra İsrail-Filistin ihtilafını çözebilecek “tarihi bir dönüm noktası” olarak sunulduğu, bazı yorumcuların da Hamas’ın kabulünün “ebedi barışın” önündeki tek engel olarak gösterildiği ifade edildi.

3 Ekim’de Hamas’ın planın bazı bölümlerini kabul ettiğini ancak çeşitli maddelerde açıklama talep ettiğini bildirmesi üzerine, Trump’ın İsrail’e “Gazze’nin bombalanmasını derhal durdurma” çağrısı yaptığı aktarıldı.

Analize göre, plan dikkatle incelendiğinde, öncelikli olarak esir değişimi, bombardımanın durması ve Gazze’ye insani yardım akışının yeniden başlaması gibi acil uygulanabilir maddeleri içeriyor. Ancak Gazze’nin yönetimi, Hamas’ın silahsızlandırılması, savaşın tamamen sona ermesi ve İsrail ordusunun çekilmesine dair bölümler “belirsiz” olarak nitelendirildi.

Bu durumun, sürecin taraflarından herhangi birinin tüm planı baltalamasına zemin hazırlayabileceği belirtildi.

Yazıda, “Mesele planın adil olup olmadığı değil, uygulanabilir olup olmadığıdır” değerlendirmesi yer aldı. Planın olumlu tarafları arasında, Gazze’deki bombardıman ve yıkımın sona ermesi, her gün yaklaşık yüz Filistinlinin ölümüne neden olan saldırıların durması ve ablukaya son verilmesi gibi insani yönler öne çıkarıldı.

Uzun süredir beklenen ateşkesin bu planla mümkün hale gelebileceği kaydedildi.

Planın dikkat çekici yönlerinden birinin, Netanyahu’nun daha önce dile getirmediği bazı ifadeler olduğu; İsrail’in Gazze’yi işgal etmeyeceği veya ilhak etmeyeceği, kademeli olarak çekileceği, uluslararası kuruluşların insani yardım dağıtımına izin verileceği gibi maddelerin yer aldığı belirtildi.

Ayrıca, Gazze halkının sürgün edilmeyeceği, isteyenlerin ayrılabileceği veya geri dönebileceği ve Filistinlilerin kendi devletlerini kurma arzusunun tanındığı kaydedildi.

Buna karşın, planın Filistinli tarafların katılımı olmadan hazırlanması ve Hamas’a birkaç gün içinde kabul etmesi yönünde “ültimatom” şeklinde sunulması eleştirildi. Netanyahu’nun “bunu kolay yoldan da yapabiliriz, zor yoldan da” ifadesine atıfla, planın Filistinlilere bir yenilgi dayatması niteliği taşıdığı ifade edildi.

Analizde, “Batı Şeria’ya ilişkin maddelerin tamamen dışarıda bırakıldığı”, ancak daha önce basına sızan 21 maddelik taslakta İsrail’in Batı Şeria topraklarını ilhak etmeyeceği yönünde bir hüküm bulunduğu hatırlatıldı.

Axios’un aktardığına göre, planın ilk hali Katar, Türkiye, Mısır ve diğer bölgesel taraflarla paylaşılmış, ancak Netanyahu, Dermer ve Kushner tarafından Hamas’ın reddetmesini neredeyse garanti edecek şekilde değiştirilmişti. Netanyahu’nun Trump ile görüşmesinin ardından yayımladığı video mesajında, “anlaşmayı önemli ölçüde değiştirdiğini, İsrail ordusunun Gazze’den çekilmeyeceğini ve bir Filistin devletine izin verilmeyeceğini” açıklaması buna örnek olarak gösterildi.

Trump Planı’nın bir “anlaşma” değil, gelecekteki anlaşmalar için bir çerçeve metin olduğu vurgulandı. Planın ilk aşamasında İsrail ve Hamas’ın 3-4 gün içinde koşulları kabul etmesi öngörülürken, Hamas’ın reddetmesi durumunda Trump’ın Netanyahu’ya “her türlü yolla Hamas’ı yenilgiye uğratma” izni vereceği belirtildi.

İlk aşamada esir ve tutuklu değişimine dair net takvimler bulunduğu, ancak diğer tüm maddelerin yoruma açık olduğu kaydedildi.

Analize göre planın eksiklikleri arasında şu başlıklar yer alıyor:

Tarafların kimler olduğu belirsiz: Katar, Türkiye, Ürdün, Mısır veya Filistin Yönetimi gibi aktörlerden hangilerinin resmi taraf olacağı belirtilmiyor.

Uygulama garantörleri yok: Hangi ülkelerin güvenlik veya yönetim mekanizmalarında yer alacağı açıklanmadı.

Gazze yönetimi belirsiz: Hamas üyesi olmamak şartıyla “teknokrat bir komite” kurulması öngörülse de seçilme mekanizması tanımlanmadı.

“Barış Konseyi” üyeleri bilinmiyor: Bu yapının kimler tarafından atanacağı veya yetkileri hakkında bilgi verilmedi.

Filistin Yönetimi reformu muğlak: Reformun neyi kapsadığı, kim tarafından değerlendirileceği açıklanmadı. Bu durumun, Netanyahu’nun Gazze yönetiminde Filistin Yönetimi’ni dışlama hedefiyle örtüştüğü ifade edildi.

Hukuki çerçeve yok: Planın hangi hukuk sistemine dayanacağı veya uluslararası hukukla ilişkisinin tanımlanmadığı belirtildi.

Uygulama denetimi eksik: Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların nasıl çözüleceğine dair bir mekanizma bulunmuyor.

Yaptırım öngörülmüyor: Taraflardan biri yükümlülüklerini ihlal ederse ne olacağı belirsiz. Özellikle İsrail’in çekilme taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda sonuçların ne olacağı açıklanmamış.

Analizde, 1993 Oslo Anlaşması’nda da izleme ve uygulama mekanizmalarının yetersizliğinin barış sürecinin çöküşüne neden olduğu hatırlatıldı. Ocak 2025’teki ilk ateşkes anlaşmasının da ilk aşamadan sonra İsrail tarafından ihlal edilmesi örnek olarak gösterildi.

Planın 15. maddesinde, “çatışmasızlık mekanizmasının taraflarca kararlaştırılacağı” ifadesi yer alsa da bunun nasıl sağlanacağı belirtilmiyor.

16. maddeye göre, İsrail’in çekilmesi “demilitarizasyon standartları, kilometre taşları ve zaman çizelgeleri” ile belirlenecek, ancak bu süreçte henüz kurulmamış olan “Uluslararası Güvenlik Gücü” ve ismi açıklanmayan “garantör ülkeler” rol alacak. Bu durumun, İsrail’e fiilen çekilmeyi veto etme yetkisi verdiği vurgulandı.

Analizin sonunda, “planın ateşkese kısa süreli bir ara getirebileceği ancak uygulanabilir bir barış çerçevesi oluşturmadığı” belirtildi.

Taraflar arasındaki güvensizlik, geçmişteki ihlaller ve belirsiz mekanizmalar dikkate alındığında, planın “barış anlaşması” olarak nitelendirilemeyeceği kaydedildi.

Metinde, Trump’ın planının çatışmayı sona erdirme veya Gazze halkı için kalıcı barış ve refah dönemi başlatma iddiasını “karşılamadığı” ifade edildi.



Makaleler

Güncel