İsrail-ABD, Lübnan üzerinde yeni baskı planı hazırlığında

img
İsrail-ABD, Lübnan üzerinde yeni baskı planı hazırlığında YDH

Şarm el-Şeyh zirvesine davet edilmeyen Lübnan, bölgesel denklemin dışında bırakılırken, Washington ve Tel Aviv’in ülkeye yönelik yeni baskı planları tartışılıyor. ABD’nin “Gazze modeli”ni Güney Lübnan’da uygulamayı değerlendirdiği, İsrail’in ise Litani Nehri’nin güneyinde tampon bölge hazırlığı yaptığı öne sürülüyor.




YDH- Lübnan’ın, dün düzenlenen Şarm el-Şeyh zirvesine davet edilmemesi; ülkenin artık bölgesel denklemin dışında bırakıldığını ve ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı “Büyük Barış” planında yer almadığını bir kez daha ortaya koydu.

Bu yokluk, Lübnan’ın artık ne bölgesel öncelikler arasında ne de çözüm sürecinin bir parçası olarak görüldüğü izlenimini güçlendirdi.

Ancak Trump, Lübnan dosyasını İsrail Knesset’indeki konuşmasında gündeme getirerek “destekçilerini memnun etmeyi” tercih etti.

ABD Başkanı, “Hizbullah, İsrail’in kalbine saplanmış bir hançerdir ve biz bunu yasakladık.” diyerek direnişe karşı tutumunu yineledi.

Ayrıca Lübnan’ın “silahsızlanma, egemenliğin devletin kontrolüyle sınırlandırılması ve komşularıyla barış içinde yaşayan bir devlet” haline gelmesi gerektiğini savundu.

Trump, “harika bir iş çıkardığını” düşündüğü Cumhurbaşkanı Josef Aun’a da destek mesajı verdi.

Cumhurbaşkanı Aun ise İsrail’in “herhangi bir müzakere süreci başlamadan önce Lübnan’a yönelik saldırılarını durdurması gerektiğini” vurguladı.

Geçen cumartesi el-Museylih’te yaşanan saldırının, “Lübnan’ın Kasım ayında varılan anlaşmaya bağlı kaldığı bir dönemde, İsrail’in süregelen saldırgan politikasının en açık kanıtı” olduğunu belirtti.

Aun, “Lübnan daha önce ABD ve BM himayesinde İsrail’le müzakereler yürüttü ve deniz sınırının belirlenmesi konusunda bir anlaşmaya vardı. Savaş hiçbir sonuç getirmemişken, aynı hatayı tekrar etmekten bizi alıkoyan nedir?” diye sordu.

Gazze anlaşmasının ilanından bu yana, Hizbullah’ın silahsızlanmayı reddetmesi durumunda Lübnan’ı neyin beklediğine dair tartışmalar da hız kazandı.

Lübnan’daki Amerikan ekibi, devletin talepleri yerine getirmemesi halinde “Gazze modeli”nin Lübnan’da da uygulanabileceği fikrini yaymaya başladı.

Son el-Müseylih saldırısının, Gazze anlaşmasının ilk aşamasının hayata geçirilmesiyle eşzamanlı gerçekleşmesi bu kaygıyı daha da güçlendirdi. Bu durum, İsrail’in Lübnan’da yeni bir savaşa hazırlandığı yönünde bir mesaj olarak değerlendiriliyor.

 

Lübnan tarafında endişe büyüyor

İsrail’in Litani Nehri’nin güneyini bir “tampon bölgeye” dönüştürmeyi hedefleyen yeni bir plan üzerinde durduğu iddiaları konuşuluyor.

Hükümet kaynakları, önümüzdeki günlerin askeri olmasa da siyasi açıdan oldukça zorlu geçeceğini belirtiyor.

Washington ve Tel Aviv’in, Lübnan’ı tıpkı Gazze’de Hamas’a uyguladıkları baskı gibi, doğrudan müzakerelere ve tavizlere zorlamaya hazırlandıkları ifade ediliyor. Ayrıca siyasi figürlere yönelik yaptırımların da gündeme gelebileceği aktarılıyor.

Diplomatik kaynaklara göre, ABD’li yetkililer son günlerde “Washington, Gazze’de olduğu gibi Güney Lübnan’ın geleceğini tartışmaya başladı. UNIFIL’in çekilmesinin ardından bölgeyi uluslararası bir güce devretme olasılığı masada. Bu güçler, özellikle sınır sorunları çözülene kadar, geçici olarak Amerikan birlikleri olabilir.” değerlendirmesini yaptı.

Bu çerçevede Avrupa’daki etkili aktörler de, görev süresi önümüzdeki yıl sona erecek UNIFIL güçlerinin Lübnan’daki varlığını sürdürmenin en uygun yolunu arıyor. Avrupa Birliği ülkeleri arasında, bu güçlerin geleceğine dair temasların sürdüğü belirtiliyor.

Ancak bu mesele, kapsamlı bir değerlendirme gerektiriyor. Çünkü Avrupa güçlerinin Lübnan’daki varlığı BM kararıyla değil, Lübnan ile AB veya tek tek Avrupa ülkeleri arasında yapılan ikili anlaşmalarla düzenleniyor. Bu güçlerin özellikle güneyde varlıklarını sürdürmesinin ardındaki nedenleri anlamak önemli. Zira İsrail artık, ABD dışındaki hiçbir güce tam güven duymuyor.

Tüm bu gelişmeler, yeni ABD Büyükelçisi Mişel İssa’nın göreve başlamasıyla daha da önem kazanıyor.

Diplomatik kaynaklar, Issa’nın seleflerinin aksine dışlanmak yerine, önümüzdeki dönemde Lübnan-İsrail dosyasında aktif ve belirleyici bir rol oynayacağını öngörüyor.

Öte yandan İsrail gazetesi Yediot Ahronot, dikkatleri kuzeye çevirme çağrısı yaptı.

Gazete, Hizbullah’la yapılan ve kamuoyunda tepki çeken ateşkesin ardından, hükümetin ve ordunun Celile'deki yerleşimcileri tehdit eden herhangi bir Hizbullah faaliyetini engellemek için orduya tam hareket serbestisi tanıdığını yazdı.

Yazıda şu ifadelere yer verildi:

“Siyaset artık çimleri biçmekten ibaret değil. Artık çitin ötesindeki yeni gerçeklik; sıkı, günlük ve tavizsiz bir güvenlik düzeninin dayatılmasıdır.”

Gazete, Hizbullah’ın sınırda gözlem noktaları inşa etme, silah kaçırma veya yıkılan altyapısını yeniden kurma girişimlerinin sert karşılık bulduğunu, İsrail ordusunun ise “ön saflarda ve gerisinde inisiyatifi ele alarak terörün kökünü kazımaya” kararlı olduğunu vurguladı. Yazı şu cümleyle son buldu:

“Bu model, etkinliğini kanıtladı. Şimdi aynı yaklaşımı Gazze’de olduğu gibi Lübnan’ın güneyinde de uygulama zamanıdır.”

İlgili Haberler


Makaleler

Güncel