İsrail'in 'kırılgan' sırrı: Tel Aviv'deki Kirya üssü

img
İsrail'in 'kırılgan' sırrı: Tel Aviv'deki Kirya üssü YDH

Tel Aviv’in merkezinde yükselen Kirya kompleksi, İsrail’in askeri kalbi olarak biliniyor. Ancak bu devasa güvenlik üssünün beton duvarlarının ardında, işgal askerlerinin fiziksel yorgunluk ve psikolojik çöküşle mücadele ettiği, boğucu bir dünya gizleniyor.




YDH- El-Hanedek gazetesi, Tel Aviv’in merkezinde yer alan ve Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı’na ev sahipliği yapan Kirya üssünün, İsrail’in kendi iç yapısındaki kırılganlığı gözler önüne serdiğini duyurdu.

1948’den bu yana tarihsel bir simge olarak kabul edilen Kirya, yıllar içinde artan tahkimat ve derin izolasyon nedeniyle askerler için yavaş yavaş tüketici bir “mezar”a dönüşürken, dışarıdan sağlam görünen beton yapısı, içerideki boğucu atmosferle ülkenin güvenlik algısını sarsıyor.

İşgal varlığının minyatür bir askeri başkenti niteliğindeki Kirya, sadece idari bir merkez olmanın ötesinde İsrail’in savaş aklını somutlaştırırken, beton duvarların ardındaki tamamen izole yeraltı sığınağı olarak “delik” adıyla anılıyor ve derin tahkimatları nedeniyle askerler, devridaim eden ağır havanın yol açtığı burun kanamaları, baş ağrıları, sürekli yorgunluk ve sinirsel tükenmişlikle mücadele ediyor.

Askerler gökyüzünü, denizi, hatta güneşi dahi göremiyor. Uzun süren bu duyusal yoksunluk, giderek derinleşen bir psikolojik kopuş yaratıyor. Bu nedenle ordudan istifa eden, firar eden veya intihar eden askerlerin oranı dikkat çekici biçimde yüksek.

Böylesine kapalı bir ortamda görev yapan personelin, zamanla konsantrasyonlarını, uyku düzenlerini ve ruhsal dengelerini koruması neredeyse imkânsız hale geliyor.

“Deliğin” içinde görev yapan bir subay, deneyimini şu sözlerle anlatıyor:

“Bütün askerlerin hayali, küçük bir pencere ve bir damla oksijendir.”

Dış dünyayla bağın tamamen kopması, askerleri askeri rutinden yalıtılmış paralel bir gerçeklikte yaşamaya zorlarken, destekleyici unsurların yokluğu zihinsel yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve tükenmişliği artırıyor ve bu durum, hem operasyon merkezlerinde alınan kararların kalitesini doğrudan etkiliyor hem de mekânın siyasi sembolizmiyle çelişiyor.

Bir subayın sözleriyle, “siperin içindeki görev” sürekli tetikte olmayı ve saniyeler içinde pozisyon değiştirmeye hazır bulunmayı gerektiriyor. Bu kesintisiz alarm hali, hem bedeni hem zihni tükenmeye sürüklüyor.

Askerler, ekranlar, iletişim sistemleri ve alarm sesleriyle çevrili, yoğun bir teknik atmosferin içinde çalışıyor. Sürekli uyarıların hâkim olduğu bu ortamda hata payı artarken, Kirya’nın temsil ettiği güvenlik imajı da görünmez biçimde zedeleniyor. 

2014’teki “Koruyucu Hat” Harekâtı sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları, Ebabil-1 tipi İHA’larla Savunma Bakanlığı binasına saldırı düzenlediklerini duyurmuştu. Aynı yıl Hizbullah da Kadir-2 tipi İHA’lar ve füzelerle Kirya’yı hedef almış, bu saldırılar Tel Aviv’de korku yaratmıştı.

Olaylar, yerleşimcilerle askeri liderler arasında gerginliği artırdı. Bazı yerleşimciler, Kirya’nın sivil alanlara yakınlığının kendilerini “rehin” durumuna düşürdüğünü savunurken; ordu, üssün tarihsel sembol değerini gerekçe göstererek mevcut konumunu korumakta ısrar ediyor.



Makaleler

Güncel