HTŞ, SDG'nin entegrasyonundan neler kazanabilir?

img
HTŞ, SDG'nin entegrasyonundan neler kazanabilir? YDH

HTŞ rejimi, SDG'yi yeni ulusal orduya dahil etmeyi planlıyor. Forbes dergisine göre bu entegrasyon, rejim ordusunun kapasitesini artıracak olsa da süreç, merkeziyetçilik ve birliklerin yapısı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle yavaş ilerliyor.




YDH - Kürtlerin öncülük ettiği Suriye Demokratik Güçleri (SDG), on yılı aşkın süredir faaliyette. Ülkede Beşar Esed hükümetinin düşmesiyle birlikte Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed eş-Şaraa), bu çok etnisiteli gücü yeni orduya dahil etmek istiyor.

Uzmanlar, bu entegrasyonun sağlanması halinde rejim ordusunun profesyonellik ve kapasite açısından önemli bir sıçrama yaşayacağı görüşünü paylaşıyor.

SDG, geçen hafta Rakka’da HTŞ güçleriyle yaşanan kısa süreli çatışmaların ardından gözaltına aldığı rejim yanlısı militanları serbest bıraktı.

SDG, Şam’dan gelen bir heyeti de kabul ederek bu adımı bir "iyi niyet göstergesi" olarak tanımladı.

Dış Politika Araştırma Enstitüsünden Muhammed A. Salih, Forbes’a yaptığı açıklamada, “Bu, SDG’nin adil ve anlamlı bir entegrasyon süreci konusunda ciddi olduğunu gösteren olumlu bir işaret” dedi.

Bununla birlikte Salih, Şam ve Ankara’dan gelen “entegrasyon” söylemlerinin Kürtler açısından “teslim olma” çağrısına benzediğini belirterek, “SDG ve Suriye Kürtleri bu anlayışa direnmekte kararlı” diye konuştu.

Salih ayrıca, “Şaraa, geçmişte muhalif grupların bazılarını toplu halde orduya dahil etti. Tutarlılık, adalet ve iyi niyet adına aynı yaklaşımı SDG için de göstermeli” ifadelerini kullandı.

Askeri yapı ve siyasi çekişme

SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, 10 Mart’ta Colani ile yaptığı görüşmede, yıl sonuna kadar güçlerini orduya entegre etme taahhüdü içeren bir anlaşma imzalamıştı. Fakat süreç, çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle defalarca ertelendi.

Colani'nin merkezi bir devlet yapısında ısrar etmesine karşılık SDG ve Kürt siyasi temsilciler, Suriye’nin çok etnisiteli yapısını yansıtan "laik ve ademimerkeziyetçi" bir sistem talep ediyor.

SDG aynı zamanda askerlerinin bireysel olarak değil, mevcut birlik yapıları korunarak üç ayrı askeri birim şeklinde orduya katılmasını istiyor.

Kürt meseleleri uzmanı ve Accidental Allies: The U.S.–Syrian Democratic Forces Partnership Against the Islamic State adlı kitabın eş yazarı Wladimir van Wilgenburg, “Taraflar son görüşmelerde entegrasyonun askeri boyutuna yoğunlaştı” dedi.

Wilgenburg, “SDG’nin Suriye Savunma Bakanlığında görev alabileceğine dair söylentiler var. Hem SDG hem de iç güvenlik birimi olarak bilinen Asayiş güçleri genel güvenlik teşkilatına dahil edilebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Wilgenburg, HTŞ rejiminin askerlerin orduya bireysel katılımını şart koştuğunu, SDG’nin ise mevcut birlik yapısını korumakta ısrar ettiğini belirtti ve ekledi:

“SDG geleneksel bir askeri yapıya sahip değil ama giderek bu yönde evriliyor.”

'Yıl sonu hedefi gerçekçi değil'

Wilgenburg, SDG’nin halihazırda Suriye topraklarının üçte birini kontrol ettiğini hatırlatarak, “Bu bölgesel birimlerin kendi içinde orduya dahil edilmesi mümkündür” dedi.

Uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdiye dek somut tavizler verilmedi ama olumlu temaslar olduğu söyleniyor. Tabka’da yapılan görüşme ve karşılıklı tutum değişiklikleri buna örnek. Kürt mahallelerine uygulanan ablukaların kaldırılması da tansiyonun düştüğüne işaret ediyor. Ancak yıl sonuna kadar anlaşmanın tamamlanması zor görünüyor.”

Salih ise başarılı bir entegrasyonun rejim ordusunun asker sayısını ciddi biçimde artıracağını belirterek SDG’nin disiplinli ve çok kültürlü yapısının HTŞ rejiminin ordusuna yeni bir karakter kazandırabileceğini söyledi:

“SDG, mevcut Suriye güvenlik yapısında benzeri olmayan, eğitimli ve etnik olarak çeşitliliğe sahip bir güç.”

YAT birlikleri ülke çapında görev alabilir

SDG lideri Mazlum Abdi, 10 Ekim’de örgütün terörle mücadele birimi YAT mensuplarına hitaben yaptığı konuşmada, bu özel birliklerin yeni rejim ordusu içinde de rol üstlenebileceğini söyledi.

Abdi, “Yeni Suriye’de, SDG’nin orduya katılımının yanı sıra terörle mücadele güçlerimiz de ülke genelinde görev yapacak. Bu mücadele sadece kuzeydoğuda değil, tüm Suriye’de sürecek” değerlendirmesini yaptı.

Forbes’un aktardığına göre entegrasyon tamamlanırsa, bugüne kadar yalnızca kuzey ve doğu bölgelerinde IŞİD’e karşı savaşan bu birliklerin, ilk kez Humus çölü gibi alanlarda da operasyon yürütmesi mümkün olabilir.

Salih, bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Irak’ta Peşmerge birliklerinin ABD ve Irak güçleriyle yaptığı ortak operasyonlara benzer bir tablonun ortaya çıkacağını kaydetti.

Kadın birliklerinin geleceği belirsizliğini koruyor

Haberde, SDG’nin kadınlardan oluşan YPJ birliklerinin entegrasyonunun en karmaşık konulardan biri olabileceği vurgulandı.

YPJ Komutanı Rohlat Afrin, tamamı kadınlardan oluşan bu gücün “Suriye’nin geleceği için demokratik ve kapsayıcı bir model oluşturduğunu” söyledi.

Wilgenburg ise konuya ilişkin, “YPJ’nin orduya katılımı zor çünkü Suriye ordusunda kadın birlikleri yok. YPJ feminist bir yapıya sahip. Yalnızca Kürt bölgelerinde kalmaları olası” dedi.

Aynı uzman, “Kendi yarı özerk yapıları korunursa, bu süreç daha kolay ilerleyebilir” görüşünü dile getirdi.

Salih de kadın birlikleriyle ilgili ideolojik farklara dikkat çekti:

“Suriye Kürt siyasetinin kadınların kamusal hayattaki rolü konusundaki ilerici anlayışı, ülkenin geri kalanında benzeri olmayan bir durum. Bu iki vizyon arasındaki fark, sadece YPJ değil, genel olarak kadın hakları alanında da sürece yansıyacaktır.”

Öte yandan Wilgenburg, Colani'nin ABD’nin siyasi desteğini arkasına alarak ciddi bir taviz vermediğini ifade etti.

Wilgenburg, “Şaraa son dönemde kuzeybatıdaki İdlib’de yabancı cihatçı gruplara karşı operasyonlar yürütüyor. Aynı zamanda eski silahlı örgüt HTŞ’nin lideriydi. Bu geçmiş, onu hem içeride hem dışarıda güçlü bir pozisyona getirdi” dedi.

Analiste göre, Türkiye’de süren barış süreci de bu tabloyu etkileyebilir. Ankara, SDG’nin ana unsuru olan Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) PKK ile bağlantılı görüyor.

Bunun yanı sıra Wilgenburg, “Türkiye şu anda PKK ile tarihi bir barış fırsatını değerlendirmek istiyor. Bu nedenle SDG’ye yönelik yeni bir askeri harekata girişmesi beklenmiyor” diye konuştu.

ABD ve Fransa’nın da SDG ile rejim ordusu arasında bir çatışma çıkmasını istemediğini belirten Wilgenburg, yıl başında Alevi ve Dürzi sivillere yönelik katliamların HTŞ rejimine yönelik uluslararası baskıyı artırdığını hatırlattı.

Wilgenburg, “Bazı tavizler verilebilir, ancak Şaraa için merkeziyetçilikten ödün vermemek kırmızı çizgi. Yıl sonuna kadar kesin bir uzlaşıya varılması hâlâ zor görünüyor” ifadesini kullandı.