ABD arabuluculuğunda başlatılması planlanan İsrail–Suudi müzakerelerinde, “F-35 karşılığı normalleşme” ve "Gazze’nin yeniden inşasının" gündemin merkezinde yer aldığı bildirildi.
YDH- Israel Hayom’un Amerikan, Arap ve İsrailli kaynaklara dayandırdığı haberine göre, İsrail ve Suudi Arabistan’ın doğrudan müzakerelere başlaması bekleniyor. Sürecin, “normalleşmenin temellerini oluşturmayı” hedeflediği ve Washington yönetiminin arabuluculuk ve desteğiyle yürütüldüğü belirtildi.
Habere göre ABD, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki iki hafta içinde Washington’a yapacağı ziyaret sırasında görüşmelerin başlatılmasına ilişkin resmi bir duyuru hazırlıyor.
Görüşmelere üst düzey isimler katılıyor
Müzakerelerde, ABD Başkanı Donald Trump’ın kıdemli danışmanı ve damadı Jared Kushner, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile küçük bir İsrailli heyet, Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi Prenses Rima bint Bender es-Suud ve bin Selman’ın yakın danışmanlarının yer aldığı bildirildi.
Savaş öncesinde Riyad yönetiminin İsrail ile “normalleşme” anlaşması imzalamaya çok yaklaştığı, ancak çatışmaların başlamasıyla tutumunu sertleştirerek, özellikle Filistin meselesinde koşullarını ağırlaştırdığı aktarıldı. Haberde, Riyad’ın “mevcut İsrail hükümetini normalleşme için uygun bir ortak olarak görmediği” kaydedildi.
Buna rağmen, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun Trump’ın bölgesel barış planını destekleme kararı ki, planın bir maddesi Filistin devletine giden yolu öngörüyor, sürecin yeniden ivme kazanmasını sağladı.
“Gerçek bir yakınlaşma bekleniyor”
Üst düzey bir Amerikalı yetkili daha önce yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki yıl İsrail ile Suudi Arabistan arasında gerçek bir yakınlaşma göreceğiz. Bu, İbrahim Anlaşmalarına tam katılım olmasa da önemli bir siyasi ve ekonomik gelişme olacak. Bu bir kumar değil, jeopolitik ve ekonomik bir zorunluluk. Uzun zaman önce olması gereken şey yakında gerçekleşecek.” ifadelerini kullandı.
Aynı yetkiliye göre, “önümüzdeki haftalarda bir atılım bekleniyor”, çünkü “Suudi Arabistan, İsrail ve ABD’nin stratejik çıkarları büyük ölçüde örtüşmüş durumda”; ancak bazı anlaşmazlıkların henüz giderilmediği belirtiliyor.
Nükleer tesis talebi başlıca engel
Habere göre, en önemli engel, Suudi Arabistan’ın kendi topraklarında bağımsız uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip bir nükleer tesis kurma ısrarı. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkanı Meir Ben-Şabbat’ın yazısına atıfla, Bin Selman’ın bu talebi “İran’ın nükleer programını yeniden başlatma niyeti” gerekçesiyle savunduğu aktarıldı.
Olası bir uzlaşmanın, “ABD tarafından Suudi topraklarında inşa edilecek, personeli ve güvenliği Amerikalılar tarafından sağlanacak bir nükleer santral” formülüne dayandığı bildirildi. İsrail’in bu düzenlemeyi kabul edip etmeyeceği ise belirsizliğini koruyor.
Geçmişte İsrail’in bu fikre yönelik genel itirazını yumuşattığı, ancak müzakerelerin sürdüğü ifade edildi.
Filistin ve Gazze sonrası planı
Riyad’ın ayrıca, Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin savaş sonrası yeniden inşasında yer almasını talep ettiği, İsrail’in ise buna karşı çıktığı belirtildi. Ancak kaynaklara göre, bu konunun sürecin ilerlemesini durdurması beklenmiyor.
Haberde, Riyad’ın Trump’ın planıyla uyumlu şekilde Hamas’ın silahsızlandırılmasını desteklediği, Gazze’nin yeniden inşasına ve çok uluslu bir “silahsızlandırma gücüne” katılımını bu koşula bağladığı aktarıldı. Washington’un, en azından İsrail güvenlik kontrolündeki bölgelerin yeniden inşasına Suudi katılımını teşvik etmeyi planladığı bildirildi.
Yeni savunma anlaşması ve F-35 gündemi
Veliaht Prens bin Selman’ın Washington ziyareti kapsamında, Katar ile imzalanan benzer bir savunma anlaşması ve büyük silah anlaşmalarının imzalanmasının da hedeflendiği bildirildi. İsrail’in en büyük endişesinin, Suudi Arabistan’a F-35 tipi savaş uçaklarının satışına yönelik olasılık olduğu belirtildi.
Bu hafta çıkan haberlere göre Pentagon’un, F-35 satışına ön onay verdiği, nihai kararın ABD kabinesi ve gerekirse Kongre’nin onayına bağlı olduğu kaydedildi. Ancak son sözün Başkan Trump’a ait olacağı ifade edildi.
F-35’in beşinci nesil bir hayalet savaş uçağı olduğu ve çoğu Batılı müttefik olmak üzere 19 ülkeye satıldığı, Orta Doğu’da ise şu anda yalnızca İsrail’in bu uçağı işletmekte olduğu belirtildi.
Riyad, İsrail’in Abraham Anlaşmaları sürecinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne F-35 satışına onay vermesini emsal gösteriyor. Pentagon’un anlaşmayı ilerletme kararı, “normalleşme karşılığında F-35 satışı” formülünün yeniden gündemde olduğunu gösteriyor.
Bölgesel güvenlik iş birliği ve İran faktörü
Haberde, “ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) çatısı altında yürüyen bölgesel güvenlik iş birliğinin de sürecin temel dayanağı” olduğu ifade edildi. “İran’dan kaynaklanan tehdide karşı Riyad’ın, füze savunması, istihbarat paylaşımı ve ileri savunma teknolojileri alanlarında İsrail’le ortaklığı güçlendirmek istediği” kaydedildi.
Bu iş birliğinin ters yönde de işlediği ve “Haziran’daki İran savaşında Suudi askeri helikopterlerinin İsrail’e yönelen İran insansız araçlarını engellediği” belirtildi.
İlk adımlar ekonomiyle gelebilir
Habere göre, Netanyahu’nun koalisyonunun siyasi yapısı ve Riyad’ın bu hükümete yönelik çekinceleri nedeniyle “normalleşmenin tam diplomatik ilişki yerine ekonomik ve ticari anlaşmalarla başlaması bekleniyor.”
Bir Körfezli diplomat, “İlerleme açıkça görülüyor ancak doğrudan müzakerelere ilişkin resmi bir açıklamanın yapılacağı kesin değil. Mevcut İsrail hükümetiyle tam normalleşme olasılığı düşük, ancak ekonomik ve ticari iş birliği için güçlü bir ihtimal var.” dedi.
“Yeni bir dönüm noktası” ihtimali
Haberde, “bu tür bir adımın bile İsrail’in Arap dünyasıyla ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olacağı” ifade edildi. Ancak 7 Ekim 2023’teki olaylarda olduğu gibi, sürecin yeniden raydan çıkma riskinin her zaman mevcut olduğu hatırlatıldı