''Son haftalarda, Batı, Körfez ve İsrail araştırma merkezleri ile medya kuruluşları, interneti silah kaçakçılığı ve bunu durdurma yollarına ilişkin haberlerle doldururken, İsrail’den hareketin artan kapasitesi konusunda sık sık uyarılar dile getirildi. Bunlardan en sonuncusu, Yemen’i İsrail için “çok ciddi bir tehdit cephesi” olarak nitelendiren ve Tel Aviv’in Yemen’in askeri kapasitesinin daha fazla gelişmesine izin vermeyeceğine yemin eden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan geldi.''
YDH- El-Ahbar'daki yazısında, Yemen'deki Ensarullah hareketinin küresel aktörler açısından stratejik bir tehdit olarak algılandığını belirten Lokman Abdullah, özellikle Amerikan, İsrail ve Körfez ülkelerinin Yemen'e yönelik silah kaçakçılığıyla mücadelede önceliklerini şekillendirdiğini öne sürüyor. Yazar, İsrail'in Yemen'i “çok ciddi bir tehdit cephesi” olarak gördüğünü ve Ensarullah’ın askeri kapasitesinin gelişmesini engellemek için kapsamlı önlemler aldığını vurguluyor.
Yemen'e silah kaçakçılığıyla mücadele, özellikle Ensarullah hareketinin Gazze savaşı sırasında ortaya çıkan zayıflıkları giderme çabalarının tamamlanmak üzere olduğuna dair artan değerlendirmeler ışığında, ülkenin gücünü elinden almak ve devam eden bölgesel çatışmada stratejik konumunu kullanmasını engellemek amacıyla Amerikan, İsrail ve Körfez ülkelerinin öncelikleri arasında en üst sırada yer alıyor.
Son haftalarda, Batı, Körfez ve İsrail araştırma merkezleri ile medya kuruluşları, interneti silah kaçakçılığı ve bunu durdurma yollarına ilişkin haberlerle doldururken, İsrail’den hareketin artan kapasitesi konusunda sık sık uyarılar dile getirildi. Bunlardan en sonuncusu, Yemen’i İsrail için “çok ciddi bir tehdit cephesi” olarak nitelendiren ve Tel Aviv’in Yemen’in askeri kapasitesinin daha fazla gelişmesine izin vermeyeceğine yemin eden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan geldi.
Bu durum, düşmanın Ensarullah’ı kuşatma altına alma gizli planlarını uygulamaya başladığı izlenimini veriyor; çünkü onların silahlanmasına ve kabiliyetlerini güçlendirmesine izin vermenin, onları önleyici bir çatışmaya zorlamaktan çok daha maliyetli olduğuna inanıyorlar.
Bu bağlamda İsrail, Yemen’e düşman diğer taraflarla birlikte, özellikle Afrika Boynuzu’na odaklanarak, önemli ölçüde genişlediğini iddia ettiği kaçakçılık yollarını yakından izliyor.
Önceki yıllarda suçlamalar yalnızca İran, Çin ve Rusya ile sınırlıyken, Belarus’un da suçlanması dikkat çekici. İsrail değerlendirmelerine göre İran, özellikle Kasım ayı başlarında İran ve Belarus hava kuvvetleri komutanları arasında gerçekleşen bir dizi resmi karşılıklı ziyaretin ardından, Belarus’u silah transferleri için yeni bir paravan olarak kullanıyor.
Bu koordinasyonun, bölgedeki İran faaliyetlerini kolaylaştıran bir Rus-Belarus etki ağının parçası olduğunu savunuyorlar.
Aynı bağlamda, İsrail web sitesi "Netsiv", İran’ın son günlerde "Rada" havayoluna ait Belarus askeri nakliye uçaklarını kullanarak Kızıldeniz’e gizemli silah sevkiyatları gerçekleştirdiğini bildirdi. Haberde, Eritre’deki Massawa Havalimanı’nın önemli bir lojistik merkez haline geldiği ve sevkiyatların doğrudan Yemen’e yönlendirilmesine olanak sağladığı belirtildi.
Web sitesi, bu uçaklardan birinin 9 Kasım’da Minsk’te olduğunu, ardından Tahran’a ve oradan tamamen gizli bir uçuşla açıklanmayan bir varış noktasına gittiğini gösteren uçuş takip verilerini yayınladı. Uçağın daha sonra Yemen kıyılarına, ardından Afrika’ya doğru ilerlediğinin tespit edildiği, Massawa Havalimanı’na indikten sonra takip sistemlerinden kaybolduğu da eklendi. Havalimanında uçağın yanında başka bir askeri nakliye uçağı da görüldü.
Bu, türünün ilk uçuşu değil. Yayınlanan bilgiler ve takip işlemleri, "Fars Qashqai" şirketine ait bir İran kargo uçağının 27 Ekim’de aynı rotada askeri teçhizatla yüklü olarak görüldüğünü gösteriyor.
İtalyan Uluslararası Siyasi Araştırmalar Enstitüsü (ISPI), Ensarullah ile bağlantılı kaçakçılık ağlarının Yemen kıyılarının ötesine “eşi benzeri görülmemiş” bir şekilde yayıldığını ayrıntılarıyla anlatan kapsamlı bir araştırma yürüttü.
Enstitü, Ensarullah ile Somali militan grubu eş-Şebab arasında lojistik destek ve operasyonel taktiklerin paylaşımı da dahil olmak üzere kaçakçılık operasyonlarında artan iş birliğini gösteren BM verilerine atıfta bulunarak, Somali kıyılarının Yemen’e silah sevkiyatı için “giderek artan bir şekilde” geçiş noktası olarak kullanıldığını belirtti. Çalışmada ayrıca Eritre ve Cibuti üzerinden Hudeyde ve Salif limanlarına ulaşan ek kaçakçılık rotalarından da söz edildi.
Enstitü, bu bölgesel genişlemenin yalnızca hareketin askeri ikmal rotalarının yapısını değiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda Kızıldeniz’in her iki yakasındaki güç dengesinin yeniden şekillenmesine de katkıda bulunduğu sonucuna vardı.
Önceki BM raporları, Ensarullah’ın sınır ötesi kaçakçılık ağları geliştirdiğini ve bu ağların İran’dan Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ne uzanan, Doğu Afrika’daki kaçakçılık merkezlerinden geçen karmaşık kara ve deniz yolları üzerinden silah ve hassas askeri bileşenleri taşımalarına olanak sağladığını belirtmişti.
Bu bilgi, Sudan kıyılarının, özellikle Port Sudan’ın bölgesel kaçakçılık ağında artan rolünü ortaya koyan son Sudan ve İsrail raporlarıyla örtüşüyor.
Bu raporlarda, önde gelen Ensarullah liderlerinin son haftalarda Port Sudan’ın kuzeyinde bulunan Flamingo deniz üssüne ulaştığı iddia edilmektedir.
Bu üs, Sudan kuvvetleri tarafından kullanılan en önemli kıyı tesislerinden biridir ve Kızıldeniz’deki nakliye yollarına yakınlığıyla öne çıkmaktadır. Bu kaynaklara göre, üs ve bitişiğindeki liman, Umman ve Somali üzerinden geçen geleneksel rotalardaki deniz kısıtlamalarının sıkılaştırılmasının ardından tedarik rotalarının yeniden düzenlenmesine ve yeni kaçakçılık rotalarının açılmasına olanak tanıyan bir lojistik merkez olarak kullanılmaktadır.
Diğer raporlar, Gazze Savaşı sırasında Sudan açıklarında Scarlet Ray ve Abyei gemilerine düzenlenen saldırıların, özellikle Port Sudan ve kıyı şeridinin kamuflaj ve aktarma için geniş fırsatlar sunması nedeniyle, bu faaliyetle bağlantılı olabileceğini öne sürdü.
Ayrıca Sudan kaynakları, İran’ın geçen Ekim ayında Sudan düzenli askeri birliklerine Muhacir-6 ve Ebabil İHA’ları transfer ettiğini bildirdi. Bu, iç çatışmanın ötesine uzanan ve Ensarullah’ın askeri destek ağlarıyla doğrudan bağlantılı bir iş birliğinin parçasıydı.
Çeviri: YDH