Modern Diplomacy’deki analize göre, Ensarullah’ın Kızıldeniz’de ticari gemilere yönelik saldırıları, “modern güvenliğin en yıkıcı asimetrik güçlerinden biri” haline geldi. Analizde, devlet dışı aktörlerin düşük maliyetli taktiklerle küresel stratejik dengeyi değiştirebilir hale geldiği savunuldu.
YDH- Avrupa merkezli Modern Diplomacy’deki analizde, Kızıldeniz’de ticari gemilere yönelik Ensarullah saldırılarının, “modern güvenliğin en yıkıcı asimetrik güçlerinden biri” haline geldiği belirtildi.
Analize göre, bu tür operasyonlar, yalnızca küresel ticaret yollarını aksatmakla kalmıyor; aynı zamanda uluslararası deniz güvenliği mimarisinin temel zafiyetlerini de açığa çıkarıyor.
Metinde, bu durumun modern çatışmaların karakterinde “devlet tekeli döneminin sona erdiğini” gösterdiği iddia edilirken, devlet dışı silahlı aktörlerin düşük maliyetle küresel stratejik denklemleri etkileyebilir hale geldiği ifade edildi.
Analizde, Ensarullah’ın eylemlerinin “geleneksel güvenlik anlayışının başarısızlığını yansıttığı” ve “düzensiz tehditlerin çağdaş jeopolitikte belirleyici bir faktör haline geldiği” savunuldu.
Düşük maliyetli silahlar, büyük ekonomik etki
Ensarullah’ın başarısının, “düşük maliyet, yüksek esneklik ve geniş stratejik etkiyi birleştiren asimetrik taktiklerden” kaynaklandığı kaydedildi.
Analizde, klasik gerilla taktiklerinden farklı olarak örgütün kamikaze İHA’lar, balistik füzeler ve ucuz gözetleme sistemleri kullandığı aktarıldı.
Metinde, bu düşük maliyetli silahların milyarlarca dolar değerindeki ticari gemilere yöneltildiği belirtilirken, “tek bir İHA’nın bir gemiyi tehdit etmesinin bile onlarca küresel şirketi rotalarını değiştirmeye zorladığı” belirtildi.
Analizde, modern savaş gemilerinin üstünlüğünün “küçük, takip edilmesi zor ve kolayca yenisi üretilebilen dronelere karşı etkisiz kaldığı” vurgulandı.
Büyük güçlerin donanmaları neden zorlanıyor?
Analizde, ABD ve İngiltere’nin gelişmiş savaş filoları konuşlandırmasına rağmen Ensarullah saldırılarının devam ettiğini belirterek, bunun “geleneksel savunma doktrini açısından ciddi sınırlamalar ortaya çıkardığını” kaydedildi.
Analize göre, büyük güçlerin savunma sistemleri devletler arası tehditlere göre tasarlandığından, diplomatik yükümlülüğü olmayan ve uluslararası normlara uymayan düzensiz aktörlere karşı etkili olamıyor.
Ensarullah’ın “konvansiyonel güvenlik çerçevesinin hesaba katmadığı gri bir alanda” faaliyet yürüttüğü öne sürüldü.
Küresel ekonomik bağımlılığın kullanılması
Ensarullah’ın stratejik gücünün, askeri kapasitenin ötesine geçtiğini söyleyen analizde, küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığının bir baskı aracı olarak kullanıldığı iddia edildi.
Süveyş–Kızıldeniz hattının dünya ticaretinin en kritik lojistik merkezlerinden biri olduğu hatırlatılırken, “fiziksel hasarın sınırlı olmasına rağmen psikolojik etkinin muazzam olduğu” değerlendirmesi yapıldı.
Ayrıca, saldırı gerçekleştiğinde birçok uluslararası şirketin rotalarını hemen değiştirdiği belirtilerek, “belirsizliğin çok ucuz, ama çok etkili bir stratejik silaha dönüştüğü” ifade edildi.
Bölgesel rekabet ve jeopolitik bağlam
Ensarullah’ın eylemlerinin sadece askeri operasyonlar değil, aynı zamanda bölgesel rekabetin bir aracı olduğunu savunan analizde, Ensarullah’ın İran başta olmak üzere bazı bölgesel aktörlerden teknoloji ve lojistik destek aldığı öne sürülürken, bu durumun “devlet ve devlet dışı aktör stratejileri arasındaki sınırı bulanıklaştırdığı” iddia edildi.
Ticari gemilere yönelik saldırıların, büyük güçlere doğrudan askeri angajmana girmeden baskı uygulamanın etkili yollarından biri olduğu belirtildi.
Geleneksel güvenlik doktrininin aşınması
Analizde uluslararası güvenlik kavrayışının artık yeterli olmadığı savunularak, modern güvenliğin en büyük tehditlerinin artık resmi donanmaları veya egemen toprakları olmayan gruplardan geldiği öne sürüldü.
Metinde, Ensarullah gibi aktörlerin “hızlı, esnek ve fırsatçı hamlelerle devletlerin tüm teknolojik üstünlüklerine rağmen uluslararası istikrarı kırılganlaştırdığı” vurgulandı.
‘Yeni güvenlik paradigması’na ihtiyaç
Analiz, Kızıldeniz krizinin “küresel güvenlik stratejisinde köklü bir paradigma değişiminin zorunluluğunu” gösterdiğini savundu.
Sadece devletler arası caydırıcılığa dayalı güvenlik anlayışının yeterli olmadığı öne sürülürken, “karşı dron sistemleri, tedarik zinciri güvenliği, bölgesel diplomasi ve kara temelli istikrar politikalarının bir arada yürütülmesi” gerektiği ifade edildi.
“Devlet tekeli sona eriyor”
Analiz, Ensarullah’ın saldırılarının uluslararası ticareti aksatmanın ötesinde, “küresel güvenlik düzenindeki köklü değişimin habercisi” olduğu kaydedildi.
Ayrıca, “Asimetrik stratejilerin devlet gücünü aşındırdığı, uluslararası güvenlik yapılarının düzensiz tehditlere karşı hazırlıksız olduğu” belirtildi.
Sonuç bölümünde, eğer devletler güvenlik paradigmalarını güncellemezse “uluslararası yükümlülük taşımayan ve savaş normlarına tabi olmayan aktörlerin çok düşük maliyetlerle yüksek etki yaratacağı yeni bir strateji dönemine girildiği” vurgulandı.
Son iki yılda bölge, İsrail düşmanının Gazze’deki devam eden saldırganlığı, Kızıldeniz’de genişleyen çatışma cepheleri ve bölgesel güçler arasındaki derinleşen jeopolitik ayrışmalar tarafından yönlendirilen keskin bir tırmanmaya tanık oldu.
Yemen, İsrail bağlantılı ve ABD-İngiltere tarafından korunan gemilere yönelik deniz operasyonları yürüterek denizcilik alanında merkezi bir aktör haline geldi. Bu da küresel nakliye rotalarını yeniden şekillendirdi ve geleneksel Batı caydırıcılık stratejilerine meydan okudu.