Tekin ve Dursunoğlu, Suriye’nin ve Ortadoğu’nun geleceğini, Batı’nın (özellikle ABD) bölgedeki stratejik yaklaşımlarını, politikalarındaki algı ve söylem değişikliklerini ele aldı. ABD Özel Temcilcisi Thomas Barrack'ın açıklamaları ile başlayan tartışma, söylemlerdeki değişikliklerin pratik politikalarla kıyaslanması ile devam etti.
YDH- Yeryüzü TV’de gazeteci Çağlar Tekin ile sohbet eden Araştırmacı-Yazar Alptekin Dursunoğlu, Ortadoğu’da Suriye özelinde ve bölgesel bazda gelişen jeopolitik dinamikleri analiz etti.
ABD’nin doğrudan işgal ya da asker göndermek yerine “komşularla işbirliği” (proxy savaş) stratejisi üzerinden Suriye'de Yemen’de, Libya’da, Mısır’da vekâlet savaşları yürüttüğünü vurgulayan Dursunoğlu, ABD'nin kaotik Balkanlaşma stratejisinin sürekliliğine dikkat çekti.
Dursunoğlu ve Tekin, Türkiye, BAE, Irak, İran, Azerbaycan gibi aktörlerin ABD politikalarıyla ilişkisini derinlemesine inceleyerek bölgede siyasi projeksiyon ve algı yönetimi süreçlerinde medya organlarının stratejik kullanımının kritik bir unsur teşkil ettiğini vurguladı.
Orogramda, ABD’nin bölgedeki stratejik yönelimlerinin hem söylemsel hem de pratik boyutları ele alınırken Trump yönetimi döneminde şekillenen politikalar, yüzeyde işgalci ve sömürgeci yaklaşımların resmen reddi şeklinde sunulsa da, pratikte bu paradigmanın Venezuela dosyasında devam ettiğinin görüldüğü dile getirildi.
ABD'nin askeri müdahaleyi doğrudan yapmaktan vazgeçip, yerel müttefikler üzerinden kontrol kurma stratejisini ele alan ikili, süreci Irak’tan çekilme, IŞİD’in yükselişi, koalisyonlar, Amerikan askerlerinin doğrudan sahaya girmemesi ile örnekledi.
Son olarak, silahlanma ve direniş hakkının devlet ve egemen güçler tarafından sınırlandırılmasına karşı kolektif meşruiyet vurgusu yapan ikili, silah'ın, sadece saldırı değil, varoluşun ve kimliğin korunması aracı olduğunu bir kez daha vurguladı.