Güney Suriye'de yeni gerilim: Bölge üç senaryodan biriyle karşı karşıya

img
Güney Suriye'de yeni gerilim: Bölge üç senaryodan biriyle karşı karşıya YDH

"İsrail bugün kendisini, 'önleyici savaş' şartlarının oluştuğu veya oluşmak üzere olduğu bir durumun içinde buluyor."




YDH - İşgal ordusunun geçtiğimiz yıl boyunca Güney Suriye'deki ihlallerini artırması ve müzakerelerde imkânsız şartlar öne sürmesi, gerilimi artırdı. Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimine bağlı unsurların sınır hattında attığı sloganlar ve yaşanan sıcak temaslar Tel Aviv tarafından tehdit olarak algılanırken, İsrailli yetkililer yeni rejim ile savaşın kaçınılmaz olduğu yönünde açıklamalar yapıyor. Ed-Diyar gazetesi yazarı Abdulmunim el-İsa'nın değerlendirmesine göre mevcut tablo bölgeyi doğrudan savaş, uluslararası müdahale veya yerel direnişin doğuşu şeklinde üç senaryoyla baş başa bırakırken, İsrail medyasındaki hava, "önleyici savaş" seçeneğinin öne çıktığını göstermektedir.

Güney Suriye, geçtiğimiz yıl boyunca işgal ordusunun günlük ihlalleri nedeniyle tırmanan bir gerilime sahne oldu. İşgal ordusu, önce "tampon bölgeyi" işgal etme yoluna gitti, ardından "Golan'daki yerleşimlerin güvenliğini sağlama" ve Hamas'ın başlattığı ve henüz perdeleri kapanmayan Aksa Tufanı operasyonundaki "7 Ekim 2023 senaryosunun tekrarını önleme" gibi gerekçelerle bu bölgenin etrafına doğru yayılmaya başladı.

Şam'daki yeni rejim, göreve başladığı ilk günlerden itibaren "daha fazla savaşa girmek istemediğini" ilan etmiş olsa da bu durum, İsrail'in ihlallerinin vahametini hafifletmedi.

Aksine ihlaller daha da artarken, Tel Aviv'in iki ülke arasında yürütülen ve bir "güvenlik anlaşması" imzalamayı hedefleyen müzakerelerde masaya koyduğu imkânsız şartların sayısı da çoğaldı.

Bu tablodan, İsrail'in benimsediği politikanın şu olduğu anlaşılıyor: Bu bağlamda ağırlığını koyan Washington'ı kışkırtmamak adına, anlaşmayı sağlamaya yönelik müzakerelere şeklen dahil olmayı sürdürürken, aynı zamanda henüz sabit bir sınırı olmayan taleplerinin çıtasını sürekli yükselterek süreci fiilen sekteye uğratmakta ısrar ediyor.

Rejime bağlı birliklerin, ülkenin kurtuluşunun birinci yıl dönümü kutlamaları kapsamında attığı sloganlar, taşıdığı anlamlar ve mesajlar nedeniyle Şam ile Tel Aviv arasındaki hatta yeni bir gerilim dalgası yarattı. Görüntülere göre ordudan bir birlik şu sloganı tekrarlıyordu: "Gazze Gazze / Gazze şiarımız / Gece gündüz / Bombardıman ve yıkım / Yıkılmayacağız / Geliyorum sana ey düşmanım geliyorum / Ateşten dağ olsa da geliyorum / Kanımdan sana cephane yaparım / Kanından nehirler akıtırım."

Burada dikkat çeken husus, bu marşın aynısının Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na bağlı Gazze Tugayı tarafından geçtiğimiz şubat ayında düzenlenen bir askeri geçit töreninde de söylenmiş olmasıdır.

İsrail Ordu Radyosu, 9 Aralık'ta yayınladığı ve güvenlik yetkililerine dayandırdığı haberinde, "son 24 saattir savunma teşkilatı içinde üst düzey yetkililerin katılımıyla, Suriyeli askerlerin görüldüğü bu videoların ne anlama geldiğinin tartışıldığını" aktardı.

Radyonun haberine göre İsrail'in önümüzdeki saatlerde, askerlerinin yer aldığı bu kayıtları kınamasını talep eden sert mesajların Suriye (rejimine) iletilmesi de dahil olmak üzere bazı adımlar atması bekleniyor.

Salı günü yayınlanan görüntülerde ayrıca, Suriye güvenlik güçlerinin Kuneytra kırsalındaki Han Arnaba'da, İsrail ordusunun konuşlandığı bölgelerin yakınındaki hareketliliği yer aldı.

Bu kayıtlarda askerlerin, işgal güçlerinin bulunduğu noktaların yakınından geçerken coşkulu sloganlar attığı görülüyor; Tel Aviv bu durumu kendi güvenliğine yönelik bir "tehdit" olarak nitelendirdi.

Bu bağlamda Yedioth Ahronoth gazetesi, aynı gün "Suriyeli vatandaşlar ile İsrail ordusu arasında (Kuneytra) şehri yakınlarında bir gerilim yaşandığını" ve bu olayın "ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz ile İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Danny Danon'un bölgeye yaptığı saha ziyaretiyle eş zamanlı gerçekleştiğini" yazdı.

Gazete, iki büyükelçinin "ordunun uyarı ateşi açması sonucu en az iki Suriyeli sivilin yaralandığı olay yerine sadece birkaç yüz metre mesafede bulunduğunu" ekledi.

Ziyaretin sonunda Danon, yaptığı bir dizi açıklamada İsrail ordusunun "Suriye cephesinde istikrarsızlıktan kaynaklanan ek zorluklarla karşı karşıya olduğunu" ifade etti.

Geçtiğimiz pazartesi ve salı günleri yaşanan bu gerilimlere ilk resmi tepkiyi veren İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli ise "Suriye ile savaşın kaçınılmaz hale geldiğini" söyledi.

Bu açıklama, her ne kadar Tel Aviv'in Şam'ı ağır bedeller ödemeden çıkamayacağı bir köşeye sıkıştırmak için uyguladığı baskı kapsamında değerlendirilse de, bunu aynı zamanda İsrail'in, Chikli'nin söz konusu "kehaneti" ile bunun gerçekleşmesi arasında bir "emniyet subabı" görevi gören Washington'a yönelik bir meydan okuması olarak okumak gerekir.

Güney Suriye'de geçen yıl boyunca yaşanan olaylar ve veriler ışığında, bölge yakın ve orta vadede şu üç senaryodan biriyle karşı karşıya kalacaktır:

Birincisi; Tel Aviv'in görmezden gelinemeyecek bir saha gerçeği yaratmayı hedeflediği İsrail askeri tırmanışının devam etmesi.

İkincisi; Rusya veya Amerika öncülüğünde ya da her ikisinin ortaklığıyla, gerçekleşmesi halinde son derece tehlikeli yansımaları olacak topyekûn bir çatışmaya sürüklenmeyi önleyecek yeni uluslararası müdahale mekanizmalarının şekillenmesi.

Üçüncüsü ise; geçtiğimiz 28 Kasım'da "Beyt Cin"de yaşanana benzer şekilde yerel bir direnişin ortaya çıkmasıdır. Bu direnişin kesin olarak bölgesel destek göreceği muhakkaktır; ancak bu desteğin ivmesi, direnişin bürüneceği hal ile Lübnan, Irak ve İran'da önümüzdeki süreçte yaşanacak gelişmelere bağlı olacaktır.

Tel Aviv'de hâkim olan hava, birinci senaryonun şimdilik en güçlü ihtimal olduğuna işaret ediyor.

İsrail ordusunun yayın organı niteliğindeki Maariv gazetesi, çarşamba günkü başyazısını "Ordu, Suriye cephesinde 7 Ekim benzeri sürpriz bir senaryoya hazırlanıyor" başlığıyla sundu.

Yazıda, "İran destekli silahlı grupların Suriye'nin güneydoğusunda üstü açık Toyota kamyonetlerle hareket ettiği" belirtildi. Gazete, "Suriye Golan'ındaki çeşitli noktalardan 30-40 kamyonun İsrail sınırına doğru hücum etmesi ihtimalinin yüksek bir güvenlik teyakkuzunu zorunlu kıldığını" ve bunun "Gazze'deki 7 Ekim benzeri bir senaryoya yol açabileceğini" ekledi. Gazetenin açıkça dile getirmediği şey ise şudur: İsrail bugün kendisini, "önleyici savaş" şartlarının oluştuğu veya oluşmak üzere olduğu bir durumun içinde buluyor.

Çeviri: YDH



Makaleler

Güncel