İsrail basını, Lübnan sınırındaki Kiryat Şimona'da ateşkesin yıl dönümünde nüfusun üçte ikisinin geri dönmediğini ve ekonomik çöküş yaşandığını bildirdi.
YDH - İsrail merkezli Yedioth Ahronoth gazetesi, Lübnan ile varılan ateşkesin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen kuzeydeki yerleşimlerde hayatın normale dönmediğini ortaya koyan kapsamlı bir haber yayımladı.
Haberde, bölgedeki gerçekliğin zorluğunu koruduğu ve yerleşimcilerin şikayetlerinin her geçen gün arttığı vurgulandı.
Şehir sakinlerinin yaklaşık üçte birinin evlerine geri dönmediği, dönenlerin ise ciddi bir ekonomik gerileme ile mücadele ettiği belirtildi.
Nüfusun büyük bölümü geri dönmedi
Çatışmaların sona ermesinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bölge halkı yorgunluk belirtileri gösteriyor.
Aksa Tufanı öncesinde 26 bin kişinin yaşadığı Kiryat Şimona'da, şu anda sadece 10 bin kişi ikamet ediyor. Yerlerinden edilenlerin büyük bir kısmı geri dönmezken, şehirde kalanlar hükümetin verdiği sözleri tutmamasına karşı öfke duyuyor.
Bölgedeki yerleşimciler, Lübnan sınırına yakın noktada lastik yakarak ve ana yolları kapatarak protesto gösterileri düzenliyor.
Şehrin girişinde toplanan yüzlerce kişi, Kudüs'e yönelik sloganlar atarak hükümetten felaketten etkilenen bölgeyi kurtarması için acil müdahale talep ediyor.
Belediye başkanı ve meclis üyelerinin gösteriye katılmasına izin vermeyen kalabalık, tepkilerini doğrudan merkezi yönetime yöneltiyor.
Protestolara katılan yerleşimcilerden Tomer, Yedioth Ahronoth'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:
"Yorgun düştük ve ikinci sınıf vatandaş gibi muamele görmekten bıktık. Herkes bu harap olmuş şehrin neler çektiğini, ne kadar yangın ve roket saldırısına maruz kaldığımızı unuttu ve şimdi her zamanki gibi emlak vergisi ve diğer vergileri ödememizi istiyorlar. Gerçek bir iş yapılmazsa, sakinlerin geri dönmeyeceğini anlamaları gerekiyor."
Savaş korkusu ve ekonomik çöküş
Kiryat Şimona sokaklarında saat 18.00'den itibaren fiili bir sokağa çıkma yasağı havası hakim oluyor. Gün boyu duyulan helikopter ve patlama sesleri, sakinleri sürekli bir korku ve psikolojik baskı altında tutuyor.
Bölge halkı, yeni bir savaş ihtimali ve olası bir felaket beklentisiyle yaşamını sürdürüyor. Belirsizlik ortamı, halihazırda bölgeyi terk etmiş olan 8 bin kişinin geri dönüşünü engelliyor.
Şehirdeki dükkanların büyük bir kısmı kapalı kalırken, açık olan işletmeler düşük kapasiteyle ve cılız gelirlerle ayakta durmaya çalışıyor.
Hükümetin tazminat ödememesi nedeniyle ciddi mali sorunlarla karşılaşan bir yerleşimci, kendisini vergi dairesine zincirleyerek durumu protesto etti.
İşletme sahipleri, savaş sonrası güneydeki yerleşim yerlerinin kalkındırıldığını ancak kuzeyde göçün arttığını savunuyor.
Merkez bölge sakinleriyle aynı haklara sahip olmak istediklerini belirten yerleşimciler, hükümetin acılarını görmezden geldiğini düşünüyor.
Bölgedeki genel kanı, önemli bir değişiklik yapılmaması halinde gelecek yılın ortasına kadar büyük bir göç dalgasının daha yaşanacağı ve şehrin "İsrail'in en büyük mezarlığına" dönüşeceği yönünde şekilleniyor.
"Burada kalmak delilik"
Yerleşimciler, altyapıyı iyileştirmek ve eğitimi geliştirmek amacıyla yapıldığı iddia edilen büyük hükümet yatırımlarını inandırıcı bulmuyor.
Söz konusu vaatler, yerel işletmelerin çöküşünü gizlemek ve Tel Aviv'deki yaşam merkezinden uzak bölgenin eksikliklerini örtmek için kullanılan bir "hile" olarak nitelendiriliyor.
Dükkanını kapatarak çocuklarıyla birlikte şehri terk etme kararı alan bir işletme sahibi, Yedioth Ahronoth'a yaptığı açıklamada, "Burada kalmak delilik. Kalmanın bir anlamı yok. Malları elden çıkarıyorum; benim için her şey bitti" diye konuştu.