YDH-Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, geçen yıl yaşanan Temmuz Savaşı’nda kazanılan zaferin yıl dönümü dolayısıyla video konferans yoluyla Beyrut halkına hitap etti.
YDH-Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, geçen yıl yaşanan Temmuz Savaşı’nda kazanılan zaferin yıl dönümü dolayısıyla video konferans yoluyla Beyrut halkına hitap etti.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, yaklaşık bir saat süren konuşmasında geçen yıl yaşanan savaşın hedeflerine, halkın Direniş’e verdiği desteğe, yapım ve onarım çalışmalarına ve yeni bir muhtemel savaşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABD ve İsrail’in geçen yıl dayattıkları Temmuz Savaşı’nda, Lübnan halkıyla Direniş’in arasını açmayı hedeflediğini belirten Nasrullah, ABD ve İsrail’in ellerindeki tüm medya imkanlarını Direniş’i savaşla yarattıkları şiddet ortamında yalnız bırakma yönünde kullandıklarını; ama bunda başarılı olamadıklarını söyledi.
ABD’nin yıllar boyunca Direniş’i terör örgütü olarak göstermek için çalıştığını belirten Nasrullah, bu çabanın bazı Batılı ülkelerde etkili olabildiğini; ama Direniş’i tanıyan Arap ve İslam dünyasında hatta Avrupa’nın birçok yerinde bu yöndeki ABD propagandalarının etkili olmadığını söyledi.
Terörizmin doğru bir tarifinin yapılması için uluslar arası bir konferans düzenlenmesini önerdiğini belirten Hizbullah Genel Sekreteri, ABD’nin buna asla yanaşmayacağını belirterek terörizm konusunda yapılacak her türlü tanım ve değerlendirmenin ABD ve İsrail’in eylemleri için geçerli olacağını söyledi.
ABD ve İsrail’in savaşın başlarında aralarında İran ve Suriye’nin de bulunduğu bazı ülkeleri savaşın içine çekmeye çalıştığını belirten Seyyid Hasan Nasrullah, Hizbullah’ın uluslar arası mahkemenin kurulmasını engellemek ve İran’ın nükleer programına yardımcı olmak için savaş başlattığını iddia ettiklerini söyledi ve ABD ve İsrail’in bu iddialarının da geçersiz olduğunun ortaya çıktığını ifade etti.
Bütün dünyanın bu savaşın Direniş’i hedef aldığını ve Direniş’i 1559 sayılı Güvenlik Konseyi kararını kabul etmeye zorlamak ve silahsızlandırmak için yapıldığını bildiğini belirten Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, bu yolla Lübnan’ı Yeni Ortadoğu Projesi’ne sürükleyerek tüm bölgeyi büyük bir tehlikenin içine çekmek isteyen ABD ve İsrail’in bu planının Direniş’in kazandığı zaferle başarısız kaldığını söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, ABD’nin Lübnan’da taifeci ve mezhebi ihtilafları körüklediğine dikkat çekerek Hıristiyanlara, bu savaşın sorumlusunun Müslümanlar olduğunu söyleyerek, Sünni Müslümanları da Şii Hilali ve Şii nüfuzu iddialarıyla kışkırtarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını söyledi ve “maalesef Hizbullah’a dua edilmesinin dahi haram olduğunu ifade eden fetvalar da yayınlandı” dedi.
Mezhep ve taife kışkırtıcılığının Lübnan Direniş’ine hakim olmak hedefine yönelik olduğunu belirten Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, “Allah’ın lütfu ile Lübnan’daki ve İslam dünyasındaki Sünni ulema ve ülkedeki Hıristiyan şahsiyetler, aynı safta durdular ve biz de ABD ve İsrail’in yaratmaya çalıştığı bu fitneyi etkisiz bırakabildik” dedi. Nasrullah Arap ve İslam dünyasında çeşitli mezhep ve kesimlerin yaptığı gösterilerin her mezhep ve kesimden halkın Direniş’e inandığını ortaya koyduğunu belirtti.
Konuşmasında Lübnan içerisindeki siyasi duruma da değinen Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, “Halihazırda Lübnan’da iki grup ve iki çizgi bulunmaktadır: Birinci grup barış, birlik ve beraberlik peşindedir, Lübnan’daki sorunların barışçı yollarla çözümlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Diğer grup ise çatışma peşindedir ve ABD ve Uluslar arası güçler tarafından desteklenmektedir. Bu grup ulusal katılımı intihar, sorunların çözümünü idamla cezalandırılacak bir suç olarak görmektedir. Lübnan’a hakim olan gerçeklik budur ve biz sorunların çözümü konusunda bir köprü oluşturmak istiyoruz” diye konuştu.
İktidar yanlısı grupları kasteden Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah “Onlar işgalcilerin elinde esirlerimiz olduğu halde, Şeba Çiftlikleri ve Kefer Şuba işgalcilerin elinde olduğu halde düşmanla sorunların çözümlenmesini, ihanet olarak görmekte ve Lübnan’daki sorunların çözülmesini de idamla cezalandırılması gereken bir hıyanet olarak değerlendirmektedirler” dedi ve hz. Hüseyin’in doğum gününün yaklaştığına işaret ederek onun sözlerini söylemekle yetineceğini belirtti. Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah sözlerini şöyle sürdürdü: “Hz. Hüseyin, şöyle buyuruyor: Bizi kabul eden hakkı kabul etmiş olur, Allah en üstün haktır. Kim de bizi kabul etmez ve bize tepki gösterirse, biz sabredeceğiz, Allah onlarla bizim aramızda hükmü verecektir”
Bundan daha fazlasını yapamayacaklarını beliren Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, ABD’nin Lübnanlı gruplar arasında ayrılık çıkarmaya çalıştığına ama aynı zamanda da onları desteklediğini söylediğine dikkat çekerek, “Lübnanlılar Irak’tan ibret almalıdır, Amerikalılar Irak’ta Hıristiyanları, Sünnileri, Şiileri, Türkmenleri ve Kürtleri destekledi mi?” dedi.
Lübnan Meclis başkanı Nebih Berri’nin ülkedeki siyasi bunalımın çözümü için çaba gösterdiğini belirten Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, tüm önerilere ve çözüm planlarına açık olduklarını söyledi ve “Ulusal katılımı ihanet, sorunların çözümünü ise idamlık suç kabul edenler gelip Lübnanlılara ve dünyaya gerçekten sorunun çözümünü kimin engellediğini söylemek zorundadır” dedi.
Konuşmasının sonlarında yeni bir savaş ihtimali konusunda da değerlendirmeler yapan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Direniş’in silah donanımını güçlendirip savaşa hazır halde bulunmasının düşmanın savaş seçeneğini devre dışı bırakmasında etkili olduğunu belirtmekle birlikte savaş ihtimalinin asla inkar edilemeyeceğini söyledi.
“Biz asla savaş istemiyoruz; ama Allah göstermesin eğer yeni bir savaş olursa Direniş, Lübnan’ı ve Lübnanlıları eskisinden çok daha iyi bir şekilde savunmaya hazırdır. Direniş sadece savaş sürecini değil, tüm bölgesel süreci değiştirecek sürprizler yapmaya hazırdır” diyen Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Direniş’in silah gücünün Temmuz savaşından önceye kıyasla çok daha fazla olduğunu söyledi.
Direniş’in gücüyle ilgili söylediklerinin psikolojik savaş olarak nitelendirilebileceğine de değinen Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, “bazıları benim psikolojik savaş yaptığımı söylüyorlar. Bu doğru olabilir; ama bu psikolojik savaşta ben hiçbir zaman yalana başvurmadım, her zaman doğruyu söyledim. Bu psikolojik savaş doğrular üzerine kuruludur” dedi.
Lübnan ordusuna mensup bazı komutanların ordunun silahlandırılması konusunun sadece lafta kaldığını söylediğini işittiğini belirten Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, “Şunu belirtmeliyim ki Lübnan ordusu, İsrail’le savaşmak düşüncesinden uzak durmadıkça Lübnan ordusuna silah verilmesi mümkün değildir; ABD Lübnan ordusuna hiçbir şey vermeyecektir. Ama ben diyorum ki Direniş daima Lübnan ordusunun yanındadır, tıpkı Direnişin şehitlerinin Lübnan ordusunun şehitleriyle yan yana olması gibi bizler birlikte Lübnan halkının da desteğiyle tehditlere karşı duracağız” dedi.
Konuşmasının sonunda İsraillilere de seslenen Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, “İsrail’i uyarıyorum, Lübnan’da asla zillete boyun eğmeyecek ordu, Direniş ve millet vardır; bir kez daha tekrar ediyorum zafer bizimdir. İsrail başbakanı şunu bilmelidir ki bir kez daha önceki hatasını tekrar edecek olursa bu kez bunun bedelini çok daha ağır ödeyecektir” dedi.
Konuşmasında Lübnan’da savaştan zarar gören bölgelere Hizbullah’ın yaptığı yardımlara da değinen Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, halka yaptıkları maddi yardımların ve yapım ve onarım çalışmalarının bir yardım değil, kardeşin kardeşle işbirliği ve dayanışması olarak algılanması gerektiğine dikkat çekti ve şimdiye kadar İsrail’in savaş sırasında attığı salkım bombalarından 40 bin kadarının Direniş tarafından toplanarak etkisiz hale getirildiğini ve bu sırada da 5 şehit verdiklerini söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, savaştan zarar gören bölgelerin yapımı ve onarımı için hükümete verilen uluslar arası yardımın 1 milyar doları bulduğuna ve Lübnan halkına ait olan bu paranın halk için harcanması gerektiğine dikkat çekti.
Hükümete yapılan uluslar arası yardımların hiçbir şekilde savaştan zarar gören bölgeler için harcanmadığını ve yapım ve onarım faaliyetlerini bütünüyle Hizbullah’ın gerçekleştirdiğini belirten Siyasi gözlemciler, savaşın üzerinden geçen bir yıla rağmen Lübnan halkının hala çok ciddi oranda yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtiyorlar.