Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) Genel Başkanı Dr. Faik Gulpi, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin sağlık durumu gittikçe kötüleşmesi nedeniyle YNK (KYB) içerisinde ayrışma ve tartışmaların şimdiden başladığını belirtti.
Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) Genel Başkanı Dr. Faik Gulpi, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin sağlık durumu gittikçe kötüleşmesi nedeniyle YNK (KYB) içerisinde ayrışma ve tartışmaların şimdiden başladığını belirtti.
Talabani sonrası YNK’nin parçalanma riski taşıdığını söyleyen Gulpi, Amerika’nın YNK’nin başına Berhem Salih’i düşündüğünü vurguladı. PÇDK Genel Başkanı Dr. Faik Gulpi YNK’nin yakın tarihini anlattı:
“Güney Kürdistan toplumu diğer Kürdistan parçalarına göre sosyal açıdan daha geri olduğu biliniyor. Güney’de aşiret ve feodal yapılanma daha fazladır. Okuma ve tahsil düzeyi var. Fakat buna rağmen yine de feodal zihniyetle düşünüyorlar. Geri kalmanın nedeni de budur. Türkiye’nin bölgede hakimiyeti var. Devlet sahibidir. İran da hakeza devlet sahibidir. Irak, Türkiye’nin hakimiyeti altındaydı. Biz de o hakimiyetin hakimiyeti altındaydık. Kuzey ve Doğu Kürdistan’da sosyal ve tarımsal alanda yapılan reformların benzeri Güney’de yapılmadı.
TOPRAK REFORMUNDAN KÜRT DEREBEYLERİ RAHATSIZ OLDU
Mesela, Abdülkerim Kasım ihtilalı zamanında Güney Kürdistan’da mülk ve toprak reformu yapılmaya çalışıldı. Ancak Eylül devrimi sürecinde bu Kürt derebeylerini rahatsız etti. “Bu reformlar Kürt davasına karşı yapılıyor” denilerek ve silahlı mücadele gerekçe yapılarak reformların önü alındı. Böylece Güney’de feodal yapılanmanın kırılmasının önü alınmış oldu. Bunun temel nedeni siyasi partilerdir. KDP de YNK de aşiret temelli partilerdir. Fakat YNK nasıldır? YNK’nin liderliği aşiret temelli değildir. Fakat aşiret ağalarına dayanır. Aydınlara dayanır. O aydınlar ki görünürde aydın ama zihniyet itibariyle aşiretçidirler. KDP’nin kendisi zaten bir aile partisidir. Bu açıktır, aşiret temellidir.
YNK kurulduğu zaman “biz devrimciyiz, ilericiyiz ve ulusal bir partiyiz. Kitlemiz ise devrimci aydınlar, emekçiler, işçiler ve çiftçilerdir” diyordu. YNK bir süre bu iddiasını sürdürdü. Sonra yorgun düştü. İşçi ve aydınlara öncülük yapamayacağını anladı. Derebeyi ve feodallere karşı mücadele edemeyeceğini gördü. Bu yüzden teslim oldu. Aşiret liderlerine teslim oldu. Şimdi YNK içerisinde aşiret ağalarının ve aşiretçiliğin rolünün olduğunu söyleyebilirim. Aydınların da rolü var. Fakat sermaye kesimi de var. YNK liderlerinin hepsi sermayedardır. Fakir halk ise geridedir. Halka önem verilmiyor. Hizmet yapılmıyor. Belirleyici olanlar zenginlerdir, aşiret ağalarıdır. Bunların sözleri YNK’nin kararları haline geliyor.
YNK OLİGARŞİK BİR AİLE PARTİSİDİR
Kendini devrimci ilan eden YNK şimdi bir aile partisi durumundadır. Celal Talabani’nin güvendiği kişiler yakınlarıdır. Eşidir, oğludur, damadıdır. Kız alıp kız verdikleridir. YNK’nin oligarşik bir parti olduğunu söyleyebilirim. Bu oligarşi bir grup akrabadan meydana geliyor. Bu yüzden YNK’nin emekçilerin ve işçilerin partisi olduğunu söyleyemeyiz. Partinin yönetimi ve denetimi bir ailenin elindedir. Talabani’nin yeğenleri, damatları, eşi, çocukları partinin sahibidir.
Mesela Talabani’nin bacanağı Şêx Dr. Latif var. İngiltere’deydi. Zamanında YNK gizlice mali açıdan onu destekliyordu. Dr. Latif, Irak rejimi yıkıldığından bu yana sürekli Irak hükümetinde bakandır. Tüm toplantılarında da Talabani hazırdır. İkincisi Latif’in eşi var. Talabani’nin eşinin kardeşidir. Hêro’nun kız kardeşi yani İbrahim Ehmed’in kızıdır. En özel işler Hero’nun elindedir. YNK’nin Avrupa temsilcisi Şanaz’dır. YNK’nin ABD temsilcisi Talabani’nin oğlu Kubat’tır. YNK’nin tüm istihbaratının başında yine Talabani’nin Bavêl adında oğlu var. Yanında da kardeşinin eşi Hewl var. Irak’ta ve Güney Kürdistan’da YNK’nin tüm maliyesi Talabani’nin eşi Hêro’nun elindedir. Tüm projeler ondan sorulur. Diğer akrabaların da yetkileri var.
TALABANİ PARTİ İÇİNDEKİ MUHALEFETİ SİNDİRDİ
Talabani’nin bu tutumları aydınlar arasında rahatsızlık yarattı. Aydınlar YNK’yi ilerici ve devrimci bir parti olarak düşünürken bu tür uygulamalarla karşılaştılar. Özellikle son yıllarda bu rahatsızlıklar daha da arttı. Hatırlıyorum 1998 – 99 yıllarında, geçenlerde ölen Cabbar Ferman bu yüzden istifa etti. Talabani’ye de en fazla muhalefet eden kişiydi. Noşirwan Mustafa bu yüzden rahatsız oldu ve ülke dışına çıktı. Kosret Resul hükümet başkanıydı.
Talabani, onun fazla yetki almasını riskli bulduğu için görevden aldı ve teşhir etti.. Yerine gelen Behrem Salih iki yıl boyunca bu görevde kaldı. Ancak Talabani onu da görevden aldı. YNK’de kim sivrildiyse, liderlik konumuna gelmişse Talabani müdahale edip onu düşürmüştür.
2005 YILINDAKİ AYRIŞMA
2005 yılında Noşirwan Mustafa, Kosret Resul ve Omer Şêx Elî ve diğer bazı Merkez Komite üyeleri toplandılar. Mulazim Omer ve Qadirê Hecî Elî gibi Merkez Komite üyeleriyse Talabani’nin bu tutumlarından dolayı çalışmaktan vazgeçip oturdular. YNK üyesi olduklarını ancak sorumluluk almayacaklarını açıkladılar. Talabani’ye bir nota verdiler.
Notada şu maddeler vardı: Talabani diktatörlük yapmaktadır. Partinin yürütülmesinde bizlerin görüşünü almamaktadır. Tüm çevrelerle ilişki kurmakta ancak bundan haberimiz olmamaktadır. YNK’nin maliyesi hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Gelirler, giderler, masraflar vb konularda bilgi sahibi değiliz. Bunlar yine YNK basınının kullanım tarzından da şikâyetçiydiler. Bunların amacı reform değildi. Talabani tüm yetkileri kendinde ve akrabalarında toplamıştı.
Talabani buna karşı parçalama siyaseti geliştirmeye başladı. Mele Bextiyar Celal Talabani’nin tarafında yer almaktadır. Talabani oğlunu (Bavêl) onun kızıyla evlendirmiş. Yani Mele Bextiyar, Talabani ailesinin bir üyesi sayılır. Talabani’ye karşı örgütlenenler de iki gruptan oluşuyordu. Bir gruba Noşirwan diğerine Kosret öncülük ediyordu. Talabani onları parçalamayı önüne koydu. Kosret ile oturdu ve onu kendi yardımcılığına atadı. Yine Güney Kürdistan Bölge başkan yardımcılığına aday gösterdi.
NOŞİRWAN İLE TALABANİ ARASINDAKİ İLGİNÇ İLİŞKİ
Geriye Noşirwan’ın grubu kaldı. Yapılan malbend seçimlerinde Noşirwan yenilgiye uğradı. Yenilgiye uğrayan Noşirwan istifasını verdi ve kenara çekildi. Bunun üzerine eski istifacılar da (Mulazım Omer, Qadirê Hecî Elî, Salar Ezîz, Heme Tewfîq) Noşirwan’ın tarafına geçti. Bunlar “Kompanyayî Wûşe” (Söz Şirketi) adıyla bir oluşuma gittiler. Noşirwan, “siyasetle uğraşmayacağım; televizyon, gazete ve sitem olacak, bunlarla uğraşacağım” dedi.
Fakat halk diyor ki, bu durumun Noşirwan ile Talabani arasında bir senaryo olduğunu, YNK’nin zor durumda olduğunu, YNK kadrolarının kopup başka partilere gitmemesi için ya da başka örgütler kurmamaları için bunun düzenlendiğini söylüyorlar. Sonrasında Noşirwan’ın tekrardan YNK’ye tekrardan döneceğini belirtiyorlar. Geçen günlerde Talabani, Noşirwan ile görüştü Tekrardan anlaşmak için olduğu söyleniyor. Talabani’nin Noşirwan’a, hükümet başkanlığını teklif ettiği ancak kabul etmediği söyleniyor. Fakat bunun gerçek olup olmadığını bilmiyorum.
YNK Merkez Komitesindeki Dr. Fuat Mahsum, Dr. Kemal Fuat, Mele Bextiyar, Erselan Bayiz, Azad Cundiyanî, Mahmut Sengawî ve Celal Cewher Talabani yandaşıdır ve onu savunuyorlar. Hewlêr ve Kerkük Malbend sorumluları, Osmanê Hecî Mehmut ve bazı Merkez Komite üyeleri ise Kosret’e yakındır. Mevcut durumda YNK içerisinde üç grup var. Bunlar Talabani, Kosret ve Noşirwan gruplarıdır. Talabani ile Kosret’in grupları beraberdir.
TALABANİ SONRASI YNK TARTIŞILIYOR
Gelecekte Talabani’nin ölümü durumunda yerine geçebilecek üç adaydan bahsediliyor. Kosret Resul, Noşirwan Mustafa ve Dr. Behrem Salih. Behrem Salih, YNK içerisinde çok eski değil. Savaşta kalmamış, iç çatışmalara katılmamış. Diplomat biri, Amerika’da kalmış, ABD’ye yakın bir isim. Süleymaniye’deki hükümet başkanlığı döneminde başarılıydı.
Aslında YNK, ideolojisi ve stratejisi olmayan bir partidir. Şimdiye kadar Talabani’nin taktikleri ve görüşleriyle ayakta kalan ve yürüyen bir partidir. Bu yüzden olası ölümü durumunda YNK parçalanabilir. Eğer YNK’nin başına Noşirwan geçerse partinin durumu kötü olacaktır. Çünkü Noşirwan’ın halkla, kadrolarıyla ve diğer partilerle ilişkileri iyi değildir.
Katı bir kişiliği var. Bir de onu sevmeyenler çoktur. KDP, Hizbi Şui, Zehmetkêş ve Sosyalistler onu sevmezler. Bu yüzden genel sekreterlik yapabileceğini sanmıyorum. Kosret ise pratiki ve açık bir kişilik. Fakat ideolojik ve stratejik bir duruş sahibi değil. En uygun kişi Behrem Salih gibi görünmektedir. Eğer YNK üyeleri, Behrem’i kabul ederlerse parti gelişme kaydeder. Fakat Noşirwan, Kosret ve Omerê Şêx Elî kabul etmezler. Diğer eski merkez komite üyeleri kabul etmezler. Çünkü biz daha eskiyiz, daha fazla yorulmuşuz derler. Ama onun gibi güçleri de yok. Çağdaş değiller. Behrem’in diğer örgütlerle örneğin KDP ve PKK ile diğer küçük örgütlerle çelişkisi yok. ABD’ye yakındır, zaten ABD taraftarıdır.
GÜNEY SİYASETİNİN CİDDİ SORUNLARI VAR
Güney Kürdistan’da siyaset dış güçlere bağımlıdır. Dış güçlere bağlı olmadan siyaset yürüten çok az örgüt vardır. Bu yüzden Güney siyasetinin ciddi sorunları vardır. Bunun temel sebebi de ulusal, stratejik ve ideolojik bir duruşun gerçekleşmeyişidir. Örneğin bir genç BAAS sistemine tepki duymuş ve dağa çıkmıştır. Kürdistan için canımı feda edeceğim demiştir. Ondan sonra hep öyle kalır. Ulusal, siyasi ve ideolojik bir eğitim görmez. Geldiği ilk günkü gibi kalır. Gelişme kaydetmez.
Öte taraftan partilerin bir stratejileri ve programatik bir yaklaşımları da olmamış. Örneğin 1970’lerde Mustafa Barzani, Dara Tewfiq öncülüğündeki bir heyeti Bağdat’a gönderir. Saddam Hüseyin heyete, “bizden ne istiyorsunuz?” diye sormuş. Bunun üzerine Dara Tewfiq, “Vallahi bilmiyorum, pazarlık yapmaya geldik” demiş. Saddam da yine “neden otonomi istemiyorsunuz?” diye sormuş! Ve böylelikle onlar otonomiyi kabul ediyorlar.
1983’te ben doktor olduğum için YNK Merkez Komitesi ile serbestçe dolaşabiliyordum. Bir defasında Talabani, Noşirwan, Fuat Mahsum ve Mulazım Omer oturmuşlar, Bağdat hükümetiyle pazarlıklarda neyi isteyeceklerini tartışıyorlardı. Ben de oradaydım. Sonunda “otonomiden daha ileri bir şey isteyelim” dediler! Bu yüzden Güney siyaseti stratejiden yoksundur. Neyi istediklerini, kiminle ittifak yapabileceklerini, dostlarının kim olduğunu bilmiyorlar. Örneğin Güney Kürdistan’ın stratejik müttefiki kimdir? Elbette Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürt halkının örgütleridir. Normal olan budur. Fakat Güney’de böyle yapılmaz. Bağdat hükümetiyle mi savaşıyorlar, onların stratejik müttefikleri Bağdat’ın düşmanları olur. Eylül devrimi neden tasfiye oldu. Çünkü tüm stratejilerini İran’a dayandırdılar.
Bu yüzden Güneyli örgütler silahlı mücadelelerinde hep İran, Suriye ve Türkiye gibi ülkelere dayanmışlar ve onlardan destek istemişler. Elbette bu devletler de onlardan birçok şey istemiş. Bu ülkelerin istihbaratları hemen devreye girmiş ve bu durumu kullanmışlar. Partiler içerisinde örgütleme yapmış ve bilgi akışı sağlamışlar. Ya da örgütledikleri kişiler aracılığıyla kendi çıkarlarının savunulmasını sağlamışlar. Dolayısıyla, mesela denilir ki filan partinin içerisindeki kişi falan devletin ajanıdır. Birçok parti ve örgütün merkez komite üyeleri, konsey üyeleri hatta genel sekreterleri bu biçimde bu devletlerin ve dış güçlerin istihbaratlarına ajanlık yapmışlardır. Örneğin 1990’lı yıllardaki ayaklanma sonrası ve Saddam’ın düşürülmesinden sonra Peşmerge güçlerinin eline Irak istihbaratına ait birçok belge geçti ve anlaşıldı ki Güney parti ve örgütlerinden birçok yönetici ve yetkili zamanında Saddam’a ajanlık yapmış. Güney’de bunlara “faildar” (dosya sahibi!) deniliyor. Yani kendi partisinin içerisinde resmi görevi var. Ama alttan alta ve gizlice Saddam’a da çalışmış.”
Kaynak: Firatnews