YDH- İran’ın muhtemel cumhurbaşkanı adaylarından Mir Hüseyin Musevi, siyasal anlayışlara yönelik yeni tanımlamalarıyla İran politikasına yeni açılımlar kazandırıyor.
YDH- İran’ın muhtemel cumhurbaşkanı adaylarından Mir Hüseyin Musevi, siyasal anlayışlara yönelik yeni tanımlamalarıyla İran politikasına yeni açılımlar kazandırıyor.
İran’ın son Başbakanı Mir Hüseyin Musevi, bugün Tahran Üniversitesi İslami Öğrenci Derneği’nin 66. Kuruluş yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada İran siyasi hayatına ilişkin ezber bozucu değerlendirmelerde bulundu.
Muhtemel Cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, reformculuğun ve ilkeselciliğin birbirini tamamlayan olgular olduğunu belirterek “özgürlük ve adalet nasıl birbirinden ayrılmaz bir bütünse ilkeselcilik ve reformculuk da birbirinin tamamlayıcısıdır” dedi.
İslami Öğrenci Derneklerinde bulunduğu yıları hayatının en güzel yıları olarak niteleyen Mir Hüseyin Musevi, İran siyasi hayatına ilişkin “reformcu” ve “ilkeselci” şeklinde yapılan ayrımları klişe ayrımlar diye eleştirerek halkın bu iki kavramın siyasi karşıtlık aracı olarak kullanılmasından hoşlanmadığını söyledi.
İran toplumunun içinde hem reformculuğu hem de ilkeselciliği barındırdığını belirten Musevi, “Özgürlük ve adalet nasıl birbirinden ayrılmazsa reformculuk ve ilkeselcilik de birbirinin tamamlayıcısıdır. Toplumumuz dini değerlerinin aşağılanmasından hoşlanmadığı gibi her gün bir bahaneyle bir gazetenin kapatılmasını da istememektedir” dedi.
“Halk, din alimlerine güvenmektedir ve bu güven bir hayır ve bereket vesilesidir; ancak halkımız aynı zamanda “hükümetin din alimi”nden de hoşlanmamaktadır” diyen Mir Hüseyin Musevi, İslam Devrimi’nin ilk yıllarında din alimleriyle devlet yetkilileri arasındaki ilişkilere de değindi ve “Ayetullah Mehdevi Keni bana gönderdiği bir mesajda din alimlerinin hükümetçi olmasından duyduğu endişeyi dile getirmişti” dedi.
Ekonomide özelleştirme ile halkta rant duygusunun yayılmasından duyduğu endişeyi de dile getiren Mir Hüseyin Musevi, “Ülkemizde özelleştirme konusunda bir konsensüs oluşmuş durumdadır ancak toplum, her türlü değerin alınıp satılabilir bir şey olarak algılanmasından rahatsızdır” diye konuştu.