SAAF-Irak’ta Şiilere karşı saldırılarıyla dikkatleri çeken el-Kaide örgütünün Irak kolu, Şiilere
SAAF-Irak’ta Şiilere karşı saldırılarıyla dikkatleri çeken el-Kaide örgütünün Irak kolu, Şiilere yönelik saldırılarının dini gerekçelerini yayınladığı bir kitapla açıkladı.
Irak el-Kaide Örgütü Şer’î Kurul Üyesi Ebu Hamza el-Bağdadî tarafından yazılan “Neden Çarpışıyoruz? ve Kiminle Çarpışıyoruz?” adlı kitapta örgütün Şiilere karşı yürüttüğü savaşın dini gerekçeleri konusunda açıklamalara yer verildi.
Kitabın “Rafızî Taifenin Hükmü” başlıklı bölümünde Şiileri tekfir eden Bağdadi, “Bizler Rafızî taifesinin kâfir olduğunu ve dinden döndüğüne inanıyoruz. Onlar büyük şirk ile küçük şirki, itikadî küfür ile amelî küfrü, büyük nifak ile küçük nifakı şahıslarında toplamışlardır” ifadelerine yer veriyor.
Şiilerin Peygamber ailesi konusundaki inançlarını küfür olarak niteleyen el-Kaide Örgütü Şer’î Kurul Üyesi Ebu Hamza el-Bağdadî kitabında “Onlar Ehl-i Beyt’i ilah ediniyor; onların ve soylarının zürriyetinin masum olduğuna inanıyorlar. İşte bu onların dinidir. Kabirleri ibadetgâh yapmış; Cebrail’e “ihanet etti” damgasını vurmuşlar; Peygambere sayısızca kusur atfetmişlerdir. Kitapları bu tür küfürle dolup taşmaktadır” diyor.
Irak’taki Şiilerin siyasal süreçteki rolünü “Şiilerin Yahudi ve Hıristiyanlara bağlılığı” olarak niteleyen Bağdadi, “Yahudi ve Hıristiyanlara olan bağlılıklarına gelince; onlarla bu noktada bir bayraktır ve kimse onlarla bu noktada yarışamaz. Bunun delilleri sınırlanmayacak kadar çoktur” cümlelerine yer veriyor.
Şiilerin kafir olduğu konusundaki görüşlerini eski âlimlerin görüşleriyle delillendirmeye çalışan Bağdadi şunları söylüyor: “Biz onların usul-u dinin tamamı noktasında kâfir olduklarına; Allah’ı, melekleri, kitapları, resulleri, ahiret gününü, kaza kader ve hayırla şerrin Allah’tan olduğunu inkâr ettiklerine inanıyoruz. Dolayısıyla ilim ehli kimselerin bu noktada söylediklerini söylüyoruz. Nitekim İbn Teymiye’nin Rafızîler hakkındaki hükmünü nakleden Ahmed b. Yunus onun şöyle söylediğini ifade eder: “Eğer bir Yahudi ve bir Rafızî koyun kesse, Yahudi’nin kestiğini yerim de Rafızî’nin kestiğini yemem. Zira o İslam’dan dönmüştür.” (Es-Sarimu’l- Meslul, s. 570)