Yousef T. Jabareen

img
Yousef T. Jabareen YDH

Nazareth Arap Hukuku ve Politikası Merkezi okutmanlarından Yousef T. Jabareen, İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesinde yayımlanan makalesinde İsrail’de yaşayan Arapların eğitim sorunlarını dile getiriyor.




YDH- Nazareth Arap Hukuku ve Politikası Merkezi okutmanlarından Yousef T. Jabareen, İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesinde yayımlanan makalesinde İsrail’de yaşayan Arapların eğitim sorunlarını dile getiriyor.

Uzun süredir Arap öğrencilerin İsrailli yaşıtlarından daha kötü performans sergilediği dillendirilmekte, bu uçurumun nedeni olarak da aradaki fırsat eşitsizliği belirtilmekte.

Çünkü Arap ailelerin yarısından çoğu fakirlik sınırının altında yaşıyor, bu ise İsrailli ailelere oranla üç katı bir rakam ifade ediyor. Bunun yanında İsrail’deki kültürel bir yönetim olarak müfredatın yoğunluğu (fazlaca ders, Yahudi mirası ve din) farklı oranlarda ayrılan bütçeler, (Arap ülkeleri kişi başına yıllık 200 dolar eğitime ayırırken, İsrail’de bu rakam 1000 doları buluyor) de mevcut uçurumun nedeni olarak sunulmakta.

Arap öğrencilerin bu başarısızlığı, Yahudi eğitim sektörü bu şekilde devam edeceği için endişe ve kaygı nedeni olmaya devam edecektir.

Haaretz’in Eğitim Bakanlığınca yapılan araştırmaya dayanarak yaptığı haberde yer alan istatistikler, 2008 yılında Arap öğrencilerin ancak yüzde 31.94’ünün, İsrailli öğrencilerin ise 59,7’sinin üniversiteye giriş sınavlarını kazandığını ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz iki yıl içinde olanlar bu keskin düşüşten daha çarpıcı. 2006 yılında Arap lise öğrencilerinin yüzde 50,7’si üniversiteye giriş sınavına hak kazandı. Bunların içinden ise ancak yüzde 45’i üniversiteye girmeyi başardı.

Şu anda Arap öğrencilerin içerisinde lisansta olanlar ancak yüzde 10’a tekabül ediyor. Geçen sene İsrail’deki Arap öğrencilerle komşu Arap ülkelerindeki öğrencileri kıyaslayan uluslar arası bir araştırmaya göre, eğer bu öğrenciler kendi dilllerinde ve kültürel, geleneksel değerlerine göre eğitim alırlar ise daha başarılı olabilirler imiş.

Uluslar arası Matematik ve Bilim Çalışmaları Trendleri (TİMSS) yapığı araştırmalara göre İsrailli öğrenciler matematik ve bilim sıralamasında 24. ve 25. olmuşlar.

Bu durum Yahudi ve Arap öğrenciler arasındaki büyük farklılığı ortaya koyuyor. Mesela İsrail’deki Arap öğrencileri tek başına alacak olursak dünya ortalamasının altında olduğunu söyleyebiliriz. Zira bilim sıralamasında 37. matematik sıralamasında 34. sırada yer alıyorlar.

TİMSS’nin 2003 yılında yaptığı teste göre İsrailli öğrencilerin başarısı çok az düşerken, Arapların başarısı ciddi bir şekilde bir düşme gösteriyor.

İsrail’e komşu olan Arap öğrencilerin başarı oranı da İsrailli Arap öğrencilerin başarısından daha fazla. Örneğin, Lübnanlı, Ürdünlü ve Suriyeliler matematikte, Bahreynli, Tunuslu ve Ummanlı öğrenciler ise bilimde İsrailli Araplardan daha ilerdeler.

Geçen seneki düşüş çok keskin olsa da bu etmenler nedeniyle vaki olan bir düşüş idi ve bu düşmenin devamını görmeye devam edeceğiz gibi görünüyor.

Kilit sorunlardan biri Arap öğrencilerin yaşamak zorunda kaldığı fiziki şartlar. 2007-2008 yılı başında devlet tarafından yapılan bir araştırmada Arap dersliklerinden 1082’si yetersiz bulunmuş.

Yani durum sorguya mahal bırakmayacak derecede kötü; ancak durumu iyileştirme yolunda önemli önlemler almak tekerleği yeniden icat etmek kadar zor olmayacaktır. 2008’de Eğitim Bakanı Yuli Tamir Arap temsilcilerden oluşan bir sivil toplum kuruluşu kurdu ve Eğitim Bakanlığı çalışanları Arap eğitim seviyesini geliştirmeye yönelik ayrıntılı bir plan hazırladı. Ancak hala bu planın uygulamaya konulması bekleniyor.

Ancak görünüşe göre bu sürece Arap eğitimciler, akademisyenler ve politika belirleyiciler dâhil edilmediği için, bir gelişme gösteremeyecek gibi.

Arap azınlık İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini teşkil ediyor; ancak kendisinin eğitim politikaları, standartları ve müfredatına çok az etki edebiliyor.

İsrail Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa olarak Arap eğitim politikalarının belirlenmesi için fikir beyan edecek bir Arap Eğitim Heyeti’nin oluşturulması planı Arap Eğitim Yöneticileri ve liderleri tarafından çokça önerilmiştir.

2004 Dovart raporunda da bu öneriye göndermelerde bulunuldu; ancak bakanlık bu ciddi öneriyi halen düşünmekte. Arap toplumunun İsrailli çocukların eğitim sistemi üzerinde söz sahibi olmak istemesi İsrail kamuoyu tarafından bir lanet olarak görünüyor.

Yıllardan beri genel kamuoyu ile hiçbir sorunu olmayan din devlet bağlamında gelişmiş bu eğitim sistemi, kamuoyu tarafından yetkisi yadsınmayan bir kurul tarafından şekillendirildi. Arap toplumu İsrail’deki eğitim sisteminden ayrılmak gibi bir talepte bulunmadı. Bunun yerine onu kendi tarih, kültür ve diline uygun bir şekle adapte etme yolunu seçti.

Eğitim, bir ülkede örgencilerin akademik gereçlerle başarılı olması ve üretken olabilmeleri için en önem verilen konulardan olmalıdır. Zira bu insanlar toplumun kendine özgü olan kültürünü korurlar. Bu, Araplar için de Yahudiler için de böyledir. Ancak İsrailli görevlilerin, büyüyen Arap toplumunun kendi eğitim sistemini bozmalarından korkması üzücü bir durum.

Zira böyle bir algılayış, sosyal adaletsizlik, yabancılaşma, dışlanma hatta toplumsal huzursuzluğa neden olabilir.

 

Çeviri: YDH

 http://www.haaretz.com/hasen/spages/1102576.html