• 01/01/70 - 02:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran’ın savaş dönemi komutanlarından General Ahmed Hurşidi, devrim sonrasında ve savaş yıllarında izlenen güvenlik tedbirlerinden örnekler vererek seçimlerden sonra izlenen iç güvenlik politikalarını eleştirdi.




    YDH- İran’ın savaş dönemi komutanlarından General Ahmed Hurşidi, devrim sonrasında ve savaş yıllarında izlenen güvenlik tedbirlerinden örnekler vererek seçimlerden sonra izlenen iç güvenlik politikalarını eleştirdi.

     

    İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın damadının babası olan emekli komutan Ahmed Hurşidi, haftalık “Müselles” dergisine verdiği röportajda seçimlerden sonra yaşanan olaylara ilişkin uygulanan iç güvenlik politikalarını ve güvenlik güçlerinin halka yönelik davranışlarını eleştirdi.

     

    Devrim’den sonra Kürdistan bölgesinde meydana gelen ayaklanmalar sırasında Kürdistan bölgesinde Devrim Muhafızları Komutanlığı yapan Ahmed Hurşidi, “Devrimden yalnızca 8 gün sonra İslam düşmanları Kürdistan üzerinden İslam nizamıyla savaşa başladı. O dönemde Kürdistan’da meydana gelen anarşi olayları çok daha üst düzeydeydi ve nizama karşı silahlı mücadele başlatılmıştı. Yani o günkü olaylar, son demende yaşananlar gibi değildi, silahlı mücadele başlatılmıştı ve tüm eyalete hakim olmuşlardı. Peki biz oraya gittiğimizde ne yaptık, silah mı çektik? Hayır, ben orada 5 yıl komutanlık yaptım. Orada güvenlik konusunda nasıl müdahalede bulunduğumuzu açıklayayım. O zaman Kürdistan’da yaşanan olaylarla seçimlerden sonra Tahran’da yaşanan olaylar arasındaki en önemli fark şuydu: O zaman oradaki halk silahlıydı, ama biz halka ateş mi açtık; hayır asla…” dedi.

     

    Güvenlik güçlerinin halka iyi davranması durumunda yaşanan olayların hiçbirisinin gerçekleşmeyeceğini söyleyen Ahmed Hurşidi, “Elbette ben anarşi çıkaranların kötü eylemler yapığını inkar etmiyorum; fakat onların sokaktakilerin çoğu göstericiydi, onların tümüne anarşist demek yanlış. Kürdistan’daki anarşi olaylarıyla mücadele biriminin başkanı olan Burucerdi, bir Kürt vatandaşın aracıyla kaza yapmıştı. Kürt vatandaş, arabadan indi ve yumruğuyla Burucerdi’nin dişini kırdı; ama Burucerdi ona ‘neden böyle yapıyorsun ben hasarını öderim dedi’ ve onu Devrim Muhafızlarına davet ederek otomobilini tamir ettirdi” diye konuştu.    

     

    O dönemde Devrim Muhafızlarının halka yönelik davranışları sebebiyle, Kürdistan halkının nizama güveninin arttığını belirten Hurşidi, “biz asla halkla çatışmadık, halk zarar görmesin diye 40 bin şehit verdik. Bu yüzden de Kürdistan halkı, İslam nizamının en samimi taraftarı oldu. O dönemde bölge komutanı olan Şehit Rızaiyan, eline silah almıyordu. Kendisi daha önce mimar olduğu için halkın evlerini yapıyordu. Bizim böyle komutanlarımız vardı. Peki seçimlerden sonra böyle mi davranıldı? Eğer böyle davranılsaydı herhangi bir olay yaşanır mıydı? Komutanlar kendilerini halkın hizmetçisi görselerdi onlara saygı gösterselerdi bunlardan hiçbiri yaşanmazdı” dedi.

     

    Savaş dönemi komutanlarından Ahmed Hurşidi, “Seçimlerden sonra yaşanan olayları yatıştırmakla siz görevli olsaydınız ne yapardınız?” şeklindeki bir soruyu da şöyle cevapladı: “Hiçbir polise silah ve cop taşıma izni vermezdim. Sokaklara kimliği belirsiz sivil giysili şahısları değil, huzur ve asayişi sağlamakla görevli olduğu belli olan üniformalı güvenlik görevlilerini gönderirdim. Silah yerine elime hoparlör alır halka diyalog kurardım. Halka hizmetçilik yapardım. Halk, hizmetçilerini sever. Biz Kürdistan’da bunu yaptık, bunları neden unuttular? Bizim esirleri bile sorgulayan sorgucularımız şimdikiler gibi değildi. Iraklı birini esir aldığımız zaman ona öyle davranılırdı ki, esir, 6-7 ay sonra Irak’a karşı bizimle ittifak ederdi ve Saddam’a karşı savaşırdı. O dönemdeki komutanlar, esirleri dövmez, onların nazını çeker ve onlara insan gibi davranırdı.”        

     

    Seçimlerden sonra tutuklananlarla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Hurşidi, “Onlar rejim karşıtı değiller, seçim sonuçlarına itiraz ediyorlar, onlara mantıklı bir şekilde cevap vermek gerekir. Seçimle ilgili kurumlarımızın eksiklerinin ve kusurlarının olduğunu kabul etmeliyiz. Seçimlerde oyların rahatlıkla değiştirildiğini ben gözlerimle gördüm. Bu halk eğer nizama karşı olsaydı Allahu Ekber sloganı atmazdı. Onlar nizama değil, hükümete karşılar. Ramazanzade, 9. ve 10. Hükümeti kabul etmediğini söylüyor. Hükümete yönelik bu muhalefet neden nizamın tamamınaymış gibi gösteriliyor? Bizim reformlara ihtiyacımız var, yetkililer ve idareciler tutumlarını gözden geçirmelidir” dedi.

     

    Oğlu, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın kızıyla evli olduğu için Ahmedinejad’la akrabalık ilişkisi de bulunan emekli komutan Ahmed Hurşidi, son gerginlikler konusunda hükümetin tutumuyla ilgili olarak da şunları söyledi: “Gerginlikleri yatıştırmak, Cumhurbaşkanı’nın yönetiminde olan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin görevidir. Eğer bir yerde itiraz veya anarşi çıkıyorsa, en yüksek karar verici merci olarak cumhurbaşkanının cevap verici olması gerekir. Bunun rehberle bir ilgisi yoktur. Cumhurbaşkanı bu görevi daha alt düzeydeki yetkililere vermişse onun da cevabını vermelidir.”