• 01/11/10 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, ifrat ve tefritçilerin sınırlandırılması durumunda toplumun yeninden huzura kavuşabileceğini söyledi.




    YDH- İran’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, ifrat ve tefritçilerin sınırlandırılması durumunda toplumun yeninden huzura kavuşabileceğini söyledi.

     

    İlna haber ajansının bildirdiğine göre eski parlamenterlerle bir araya gelen İran’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, eski parlamenterlerin ülkede yaşanan siyasi bunalımın çözümüne ilişkin önerilerini dinledi ve bu önerilerin İslam Cumhuriyeti’nin yararına olduğunu söyledi.

     

    “Biz büyük bir devrim yaptık ve onun kalbinden çıkan İslam Cumhuriyeti adlı nizamla hep iftihar ettik ve ediyoruz ‘İstiklal, Özgürlük ve İslam Cumhuriyeti’ bizim asli sloganımızdır ve hep de öyle kalacaktır. Bundan başka hiçbir slogan bizim ve mutlak çoğunluğun sloganı olamaz” diyen Hatemi, bazı rejim karşıtı grupların “İstiklal, özgürlük ve İran Cumhuriyeti” şeklindeki sloganlarına göndermede bulunarak bu tür sloganların sapkın sloganlar olduğunu söyledi.   

     

    ‘İstiklal, Özgürlük ve İslam Cumhuriyeti’ sloganının gerekli olan her şeyi içerdiğini belirten Hatemi, “Bu, istibdada karşı olmaktır, bu yabancıya karşı olmaktır, toplumda adaletten ve ahlaktan yana olmaktır, yani hem halkın kendi yazgısına hakim olmasıdır hem de İslami değer ve ölçütlerin hakim olmasıdır” dedi.

     

    İslam’ın İmam Humeyni’nin açıkladığı şekilde söz konusu edilmesi durumunda yaşanan sorunların çözülebileceğine inandığını belirten Hatemi, yönetimde özellikle ahlak ve adaletin kurumlaşmasının altını çizdiğini ifade etti.

     

    İslam Cumhuriyeti’nin halkın eksen alınması demek olduğunu, “benden başka”sı ya teslim olur ya da yok olur anlayışının ise istibdat olduğunu söyleyen Hatemi, “nizamın esası yalnızca bir akım ve bir fikirden ibarettir bu da hakkın ta kendisidir, ötekiler ise ya buna teslim olmalı ya da yok edilmelidir anlayışı son derece tehlikelidir” dedi.

     

    “İstibdat mağduru bir halkın tarihi açısından ‘öteki’nin kabul edilmesi yönünde bir kültür oluşturmak devletin en önemli rolüdür. Yönetim, eleştirilme konusunda öncü olmalıdır, eleştiriyi halk için bir ödenecek bir bedel haline getirmemelidir. Eğer bu gerçekleşirse toplumda da giderek bu bir kültür haline gelir” diyen Hatemi, aşırılıkların sorunları daha da çözülemez hale getirdiğine dikkat çekti.

     

    Ne adına olursa olsun aşırılığın herkes tarafından mahkum edilmesi gerektiğini belirten Hatemi, “birkaç kişi bile kırmızı çizgileri geçen sloganlar atmış olsa bunun mahkum edilmesi gerekir. Biz bunların yanlış olduğunu defalarca söyledik. Fakat ne yapalım ki propaganda araçları tek taraflı olarak rakibin elinde bulunuyor ve onlar da geceyi gündüz, gündüzü de gece olarak gösteriyor biz ne kadar söylersek söyleyelim kimse bizim sesimizi işitmiyor” dedi.

     

    “Bütün feryatlarımız halkın kanları pahasına kurduğu nizamın çerçevesini çizen anayasanın işletilmesinden başka bir şey için midir? Anayasa yalnızca bir bölümüyle değil, tüm gerekleri ve yönleriyle işletilmelidir. Biz, hem anayasada yer alan velayet-i fakih ilkesini kabul ediyoruz ve ona saygı duyuyoruz, hem de anayasanın 3. Bendinde yer alan ve halkın haklarıyla ilgili olan bölümlerini…” diyen Hatemi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anayasa, doğru işletilmelidir. Keyfi bir şekilde yorumlanmamalıdır. Biz hep bunu söyledik, şimdi de bunu söylüyoruz bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz.”

     

    Konuşmasında seçimlere ve özgürlüklere de değinen eski Cumhurbaşkanı Hatemi, “Biz, halkın oyundan ve özgür seçimlerden söz ederken bunu ülkedeki havayı özgürleştirmeyi amaçlıyoruz. Seçimi halk yapmalı ve herkes de halkın seçtiğine saygı duymalıdır. Fakat açıklık olmalıdır, düşünce alanında imkan ve fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Daha sonra da halkın oyları korunmalıdır. Bunlar son derece önemli ve temel meselelerdir” dedi.

     

    Çeşitli gösterilerde birtakım marjinal grupların söylemlerinden kendilerinin sorumlu tutulmasına itiraz eden Hatemi, “Şimdi farz edelim ki birtakım küçük gruplar, yanlış şeyler söylemiş ve kırmızıçizgileri aşmış olsun, peki İslam’ın, devrimin ve İmam’ın en iyi dostlarını bunlar İslam ve rejim karşıtıdır diye suçlamak insaf mıdır” dedi.

     

    Ülkede tüm imkanları ele geçirmek isteyen birtakım çevrelerin bulunduğuna değinen ve bir bunalım olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirten Hatemi, “Ben, izleri gizli olan bir bunalımın olduğunu görüyorum, Allah korusun eğer bu atmosfer devam edecek olur ve bu bunalım giderilemezse çok büyük sorunlar yaşanacaktır. Toplumda bir iktisadi buhran ve bir yönetim bunalımı söz konusudur ve bu henüz belli ölçülerde gizli kalmıştır” dedi.

     

    Ülkede üretim, istihdam, toplumsal adalet gelir dengesizliği ve dış itibar konularında yaşanan sorunlara dikkat çeken Hatemi, yönetim başarısızlığından kaynaklanan bu sorunların endişe verici boyutlara tırmandığını vurguladı ve son aylarda yaşanan kanlı olaylara değinerek “yaşanan şiddette iki kesimin payı var. İfratçı bir kesim, ben bu devrimin her şeyiyim, herkes tasfiye edilmeli ve tüm imkanlar benim elimde olmalıdır dercesine hareket ediyor. Diğer kesim ise İslam Cumhuriyeti’ne esastan karşı çıkıyor. Bazı tahliller insanı gerçekten ürkütüyor. Bir kesim halkı alanlara çıkmaya ve kırmızıçizgileri aşan sloganlar atmaya teşvik ediyor. Kırmızıçizgileri aşan yasadışı hareketleri ve bize ait olmayan sözleri, mahkum ve reddediyoruz. Gerçi kendilerini büyük gibi gösterseler de ben bunların çok büyük hareketler olmadığına inanıyorum” diye konuştu.

     

    Devlet adına yapılan aşırılıkların ise en tehlikelisi olduğunu savunan Cumhurbaşkanı Hatemi, Aşura’dan önce ve sonra mercilere, ilmiye havzalarına ve bazı şahsiyetlere karşı yapılan hareketlerin sözlü saldırı boyutlarında kalmadığını fiziksel saldırılara kadar tırmandırıldığını söyledi.

     

    Cumhurbaşkanı adaylarından Mir Hüseyin Musevi’nin son yayımladığı bildiride dile getirdiği çözüm önerilerini desteklediğini de belirten Hatemi, seçimlerin yasalarda belirlenen kurallar doğrultusunda özgür bir şekilde yapılması gerektiğini “Anayasada belirlenen temel özgürlükler, tüm partiler, gruplar ve halk için temin edilmelidir, meydan aşırıların elinden alınmalıdır ve hepimiz İslam Cumhuriyetini savunmalıyız” diye konuştu.