YDH- İran’ın eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, reformcu hareketin İslam Devrimi’nin asli hedeflerini gerçekleştirmeyi istediğini belirterek din ve özgürlüğün birbirini güçlendiren şeyler olduğunu söyledi.
YDH- İran’ın eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, reformcu hareketin İslam Devrimi’nin asli hedeflerini gerçekleştirmeyi istediğini belirterek din ve özgürlüğün birbirini güçlendiren şeyler olduğunu söyledi.
İran’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Tahran Üniversitesi öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmada toplumda kutuplaşma yaratma peşinde olan yanlış bir düşüncenin bulunduğunu belirterek “Bu düşünce, bir tarafı tamamen iyi; diğer tarafı da rejimi devirme peşinde kişiler olarak göstermektedir. Maalesef, bu söylemin hakim olduğuna ve resmi medya tarafından her türlü iftiranın atıldığına tanık olmaktayız” dedi.
“Kapalı bir ortam yaratılınca nizam için içi yananlar ya konuşamamakta veya sesleri ulaşamamaktadır. Toplum da ya söylentilere veya yabancı medyaya yönelmektedir. Bunun sonucunda da bir karmaşa oluşmaktadır” diyen Hatemi, ülkesindeki reformcu hareketin rejimi devirmeyi değil, korumayı istediğini söyledi.
İslam Devrimi’nin insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri olduğunu belirten Hüccetulislam Muhammed Hatemi, son dönemde yaşanan olaylarla ilgili olarak “maalesef nizam adına öyle yanlış tavırlar sergileniyor, öyle yanlış yöntemler kullanılıyor ve öyle yanlış işler yapılıyor ki genç arkadaşlarımızın aklına ‘devrim temelde ne içindi?’ sorusu geliyor” dedi.
Bütün bu yanlış davranışların sonucu olarak bazı dindar insanların bile ‘din toplumsal hayata girmemeli ve toplumun davranışlarını tayin etmemelidir’ demeye başladığına dikkat çeken Hatemi, “düşünceler eleştirilmeli; ama insanlara kolayca iftira atılamamalıdır. Bizim görüşümüz şudur: Dinin, toplumsal hayat konusunda hem görüşü hem de müdahalesi vardır” diye konuştu.
Demokrasi ve özgürlüğü insanlığın büyük bir kazanımı olarak niteleyen Hatemi, Batılıları demokrasiyi dinin karşısına diktikleri için eleştirirken şimdi demokrasiden söz eden herkesin garbzede diye nitelendiğini ve casusluk örgütlerinin sözlerini söylemekle suçlandığını söyledi.
İnsanlığın büyük savaşlardan, büyük yıkımlardan çıktıktan ve büyük bedeller ödedikten sonra özgür olmanın insanın hakkı olduğu ve yönetimlerin toplumun içinden çıkması gerektiği sonucuna ulaştığını hatırlatan “yönetimler kanunlar üstü ve tam yetkili varlıklar değildir. Tersine halka tabidirler, halk tarafından getirilirler ve halk tarafından da alınırlar. İslam Devrimi’nin en önemli yönü şunu ortaya koymasıydı: Din ve demokrasi sadece birbiriyle uyumlu değildir, din demokrasiyi destekleyen ve güçlendiren bir şeyidir” dedi.
Din ile özgürlüklerin karşı karşıya getirilmesi durumunda bundan hem dinin hem de özgürlüğün zarar göreceğini belirten Hatemi, bunların bir arada olması durumunda ise hem özgürlüğün taltif edileceğini hem de dinin yok olmaktan kurtulacağını söyledi.
“Özgürlük dine soru sorar, dinin bu konuda cevap verici olması gerekir, böylece dini düşünce tıpkı diğer her düşünce gibi özgür bir ortamda kendini an be an güçlendirir” diyen Huccetulislam Hatemi, “din kutsal ve mutlak bir hakikate sahiptir; fakat biz insanların dinden edindiğimiz tasavvur, bize aittir. Bizim, dini anlamamız gerekir. Eğer bu anlayışımız kutsallaşırsa burada sorun ortaya çıkar. Çünkü burada nisbi bir durumu mutlaklaştırmış oluruz. Dindar Şiinin fikri ve nazari çabası bu kutsal hakikate an be an yaklaşmak olmalıdır” dedi.
Dinin hayat içerisinde var olması isteniyorsa bu dinin insan ihtiyaçlarına cevap verici olması gerektiğini belirten Hatemi, ihtiyaçların zamana ve mekana göre değişim gösterdiğine dikkat çekti ve “din yalnızca insanların geçmiş çağlardaki sorularına ve ihtiyaçlarına cevap vermemelidir. Bugünün insanı dünün insanından farklıdır” diye konuştu.
Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, İmam Humeyni’nin içtihadının en önemli iki unsurunun zaman ve mekan olduğunu belirterek kendisinden sonra onun bu yönünden gaflet gösterildiğini, bu konuya değinilmeksizin toplumdaki taassuba dayalı avami sınıflandırmaların söz konusu edildiğini söyledi.
Gerek doğuda gerekse batıda tüm insanların artık buluğa eriştiğini ve yukarıdakinin dikte ettiği, aşağıdakinin de itaat ettiği istibdatları kabul edemeyeceğini belirten Hatemi, Hz. Ali’nin eleştirinin sadece bir hak değil halk için bir görev olduğu yönündeki sözünü hatırlatarak bugünün genç neslinin dine uygun bir yönetimle saygınlığa, özgürlüğe ve ilerlemeye sahip olunabileceğini bilmesi gerektiğini ifade etti.
Ülkede yalan ve iftiranın gittikçe yaygınlaşmasını şiddetle eleştiren Hatemi, “bugün birilerinin resmi türbinleri eline geçirerek bir yalan stratejisi yürütmekte olduklarına şahit oluyoruz. Bunlar İmam’ın dostlarına ve nizam ve devrim için içi yananlara her türlü şeyi isnat edebiliyorlar. Bunlar İslami ölçüler midir? Hepimiz İslam’ı ve nizamı savunuyoruz. Eğer nizamın bu yanlış işler ve yöntemlerden ibaret olduğu söyleniyorsa, aydın görüşleri olan insanlar her türlü iftiraya uğratılabiliyorsa bunun sonucunda genç nesil, eğer nizam buysa biz bunu istemiyoruz diyor” dedi.
İran’daki reformcu hareketin devrimi, İmam Humeyni’nin yolunu ve anayasayı kabul ettiğini ve bu anayasanın tüm maddeleriyle uygulanmasını istediğini belirten Hatemi, reformcuların İmam Humeyni’nin ve İslam Devrimi’nin hedeflerinin gerçekleştirilmesinden ve bu konuda herhangi bir sorun yaşanması durumunda da bunun sistem içerisinde çözümlenmesinden yana olduğunu ifade etti.