• 01/01/70 - 02:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran’ın önde gelen muhafazakar siyasilerinden Tahran Milletvekili Ali Mutahhari, Ahmedinejad’ın İran’ın dünyanın en özgür ülkesi olduğu yönündeki açıklamasının bir slogan ve iddiadan ibaret olduğunu söyledi.




    YDH- İran’ın önde gelen muhafazakar siyasilerinden Tahran Milletvekili Ali Mutahhari, Ahmedinejad’ın İran’ın dünyanın en özgür ülkesi olduğu yönündeki açıklamasının bir slogan ve iddiadan ibaret olduğunu söyledi.

     

    İlna haber ajansına demeç veren Tahran Milletvekili Dr. Ali Mutahhari, ülkesindeki reformcu hükümetlerin ülkede ifade özgürlüğünün kurumsallaştırılması yönünde önemli çabalarda bulunduğunu belirterek mevcut hükümetle ülkedeki özgürlük ortamının iyi bir noktada bulunmayan durumundan şikayetçi olduğunu söyledi.

     

    İran Meclisi Kültür Komisyonu Üyesi Ali Mutahahri, Ahmedinejad hükümetinin kültürel meselelere bakışının İslami ölçüler açısından Hatemi hükümetine göre daha geride olduğunu belirterek “Reformcu hükümetler 8 yıllık iktidar döneminde ifade özgürlüğünü önemli ölçüde kurumsallaştırdılar. Gerçi o dönemde de toplumsal özgürlükler konusunda yanlış çıkarımlarda bulunuldu. İslami toplumsal özgürlük ile kural ve sınır tanımazlığın sınırları belirsizleşti. Ancak ifade özgürlüğünün izleri reformcu hükümetlerden sonra bile varlığını koruyabildi” dedi.

     

    Daha sonra kurulan hükümetleri ifade özgürlüğü açısından değerlendiren Dr. Mutahhari, “10. Dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ve mevcut hükümetin bir yıllık döneminde ifade özgürlüğünün durumu olumlu bir noktada değil, umarız bu durumda iyileşme olur ve ifade özgürlüğünün durumu en azından 9. Hükümet dönemindeki düzeyine gelir” dedi.

     

    İlna muhabirinin Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın “İran dünyanın en özgür ülkesidir” şeklindeki açıklamasını hatırlatarak bununla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine de Tahran Milletvekili Ali Mutahhari, “Onun bu sözleri sadece bir slogan ve iddiadan ibarettir. Çünkü şu an hükümete ve cumhurbaşkanına yöneltilen eleştiriler cumhurbaşkanına hakaret olarak algılanmakta ve bu eleştirilerin yayımlanması engellenmektedir. Gazeteler boş gerekçelerle kapatılmaktadır ve İrşat Bakanlığının Basınla ilgili bakan yardımcısının Meclis Kültür Komisyonunda bununla ilgili verdiği cevaplar ikna edici değildir” diye konuştu.

     

    Özgürlüklerle ölçü ve kural tanımazlık arasındaki sınırın belirsizleşmesine sebep oldukları ve bu konuda ihmal gösterdikleri için reformcu liderlere de eleştiriler getiren Dr. Mutahhari, kültürel meseleler açısından mevcut hükümetin politikalarının da eleştirdiği reformcu hükümetlerin politikalarından çok farklı olmadığına dikkat çekti ve “Ahmedinejad hükümetinin kültürel meselelere bakışı ile reformcu hükümetlerin bakışının birbirinden çok fazla bir farkı yok. Hatta bazı alanlarda Ahmedinejad hükümeti İslami ölçütlerden daha uzak. Bugün toplumda, üniversitelerde, sinema ve tiyatroda, sahillerde, bayan sporcularda, kültürel değerler açısından birçok olumsuzluklar mevcuttur. Bunlar, eğer bir reformcu hükümet döneminde olsaydı, büyük toplumsal bunalımlara ve dindar ve Hizbullahi kesimin geniş çaplı tepkilerine neden olurdu” dedi.

     

    “Ahmedinejad’ın en önemli hünerlerinden biri dindar ve Hizbullahi kesimin dini gayretlerini zayıflatmak, onların çoğunu kültürel meselelerde duyarsızlaştırmak oldu. Toplumdaki tesettürün durumu bunun en açık delilidir” diyen Dr. Mutahhari, dindar kesimin bu konudaki duyarlılığının neden azaldığına ilişkin bir soruya da şu cevabı verdi. “Bu, Sayın Ahmedinejad’ın kurnazlığıdır, o toplumda her zaman bir farazi düşman yaratıp toplumu siyasi açıdan iki kutba ayırıyor. Halk da onları eleştirmenin bu farazi düşmanın çıkarına olacağını düşünerek sükut ediyor. Halk sükut edince de hükümet politikalarını uygulamayı sürdürüyor.”

     

    Tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yıldönümünün yaklaşması dolayısıyla hem hükümete hem de muhalefete uyarılarda bulunan Dr. Mutahhari, seçimlerden sonra yaşanan olaylarda hem Ahmedinejad’ın hem de Musevi ile Kerrubi’nin önemli hatalar yaptığını belirterek “daha önce de söyledim. Bu fitnede rolü olmakla suçlanan herkesin eş zamanlı olarak sorgulanması ve yargılanması gerekir. Hakkında ağır suçlamalar bulunan Sayın Musevi ve Kerrubi’nin de hafif suçlamalar bulunan Ahmedinejad’ın da… Ahmedinejad, seçimler sırasındaki tartışmalarda Sayın Haşimi Rafsancani ve ailesiyle ilgili tutumundan dolayı özür dilemelidir. Bu, Sayın Haşimi’nin bazı çocuklarıyla ilgili suçlamaların yargı kapsamı dışında bırakılması anlamına gelmiyor.

     

    Ben Yargı Gücü temsilcilerinin meclise yaptıkları ziyaret sırasında onlara da söyledim: Eğer halkın yargıya olan güvenini arttırmak istiyorsanız bu üç kişiyi de eş zamanlı olarak yargılayın. Yine aynı şekilde hem Mehdi Haşimi’yi hem de Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısını yargılayın” diye konuştu.

     

    Seçimlerin yıldönümü yaklaşırken muhalefet liderlerinden Mir Hüseyin Musevi ile Mehdi Kerrubi’den fitne ateşini yeniden tutuşturacak adımlar atmaktan uzak durmaya çağırdığını belirten Mutahhari, “Ben daha önce de söyledim: Bu fitnenin başladığı günlerde onlara itirazlarını dile getirebilmeleri için gösteri ve yürüyüş izni verilmesi gerekirdi. Onlar itirazlarını yapmalı ve onların itirazlarına da cevap verilmeliydi. Ancak ben şimdi seçimlerin yıldönümünde gösteri için izin verilmesini doğru bulmuyorum” dedi.

     

    Hükümet muhalifi liderlerden Mir Hüseyin Musevi ile Mehdi Kerrubi’nin reform hareketinden azledildiğini belirten Mutahahri, reformcuların liderlerini değiştirmesi gerektiğini vurguladı ve “Ülkedeki siyasi hava reformcu liderlerin değiştirilmesi yönünde ilerliyor. Sayın Musevi ve Kerrubi, yaptıkları büyük hatalardan dolayı doğal olarak bu hareketin liderliğinden azledildiler” dedi.

     

    Tahran Milletvekili Ali Mutahahri, reformcu harekete bundan sonra kimlerin liderlik edebileceğine ilişkin bir soruya da şu cevabı verdi: “Öyle görünüyor ki Sayın Hatem, Muntehabniya, Mecid Ensari gibi daha mutedil kişiler bu hareket içerisinde daha geniş halk desteğine sahipler.”