• 01/01/70 - 02:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran Cumhurbaşkanı adaylarından Mir Hüseyin Musevi ve eşi Zehra Rahneverd, ev hapsine alınmalarından 22 gün sonra ilk kez yakınlarıyla görüştürüldü.




    YDH- İran Cumhurbaşkanı adaylarından Mir Hüseyin Musevi ve eşi Zehra Rahneverd, ev hapsine alınmalarından 22 gün sonra ilk kez yakınlarıyla görüştürüldü.

     

    Mir Hüseyin Musevi’nin çocukları İran halkına hitaben yazdıkları açık mektupta 22 gündür haber alamadıkları anne ve babalarıyla bugün ilk kez görüştürüldüklerini açıkladı.

     

    Kelime adlı internet sitesinde yayımlanan mektupta, Mir Hüseyin Musevi’nin kızının, Zehra Rahneverd’in kız kardeşinin ve Mir Hüseyin Musevi’nin kardeşinin salı günü güvenlik yetkilileri tarafından çağrıldığı belirtilerek Mir Hüseyin Musevi ve eşi Zehra Rahneverd’le yalnızca çağrılan bu üç kişinin görüşmesine izin verilebileceğinin söylendiği ifade edildi.

     

    Mektupta şu ifadelere yer verildi:

     

    Aziz dostlarımız, fikirdaşlarımız ve arkadaşlarımız

     

    Her şeyden önce gösterdiğiniz ilgiden, yakınlıktan kaygı ve merakla bizlerle birlikte olmanızdan dolayı sizlere minnettarız.

     

    Biz sizlere bu mektubu yazarken, anne ve babamızın hapis hayatının üstünden bir aya yakın bir süre geçiyor. Bu bir aylık süre zarfında onların nerede tutuldukları bizim açımızdan belirsizdi. Şu anda da bizim açımızdan onların Pastör sokağı çıkmazındaki evde mi, Haşmetiye cezaevinde mi Demavend’deki bir güvenlik evinde mi hapsedilmekte olduklarının bir önemi yok. Önemli olan zindanın kendine özgü şartlarının ve kurallarının bulunması ve oranın dış dünyayla irtibatının tamamen kesik olması ve zindanın silahlı kuvvetlerin elinde olmasıdır.

     

    Haftalar süren mutlak habersizliğin ardından salı günü, güvenlik güçleri, amcamla ve teyzemle ayrı ayrı telefon temasları kurarak açıklama yapmak üzere çağrıda bulundu. Aynı şey iki kız kardeşten birimiz için de söz konusu edildi. Bu güvenlik görüşmesinde bize de anne ve babamızla yalnızca birimizin görüşebileceğimiz söylendi. Teyzemize ve amcamıza da aynı teklif yapıldı; ancak onlar bunu kabul etmediler. Bu kuşku verici; ama yine de hoşa giden bir teklifti. Gerçekten de bunca acı söylentiden sonra hangi evlat anne ve babasından bunca zaman ayrı kaldıktan sonra kuşkulu gözükse bile böylesi bir teklife karşı direnebilirdi. Onların ısrarıyla çiçek de alıp anne ve babamızla görüşmeye gittik.

     

    Herhangi bir siyasi bahis açmama sözü vererek Pastör sokağındaki eve gittik siyah camlı bir minibüs içerisinde güvenlik güçleriyle dolu evin bahçesini geçerek evin tek odasına girdik. Görüşmeden habersiz oldukları belli olan anne ve babamızla anlatılması imkansız bir heyecanla kucaklaştık. İşte incelik ve şefkatiyle babamız ve işte varlığıyla huzur veren annemiz.

     

    On çift gözle duvardaki camdan bizi izleyen güvenlik güçlerinden daha incitici olanı, sanki ailemizin bir üyesiymiş gibi aramızda oturan ve canının istediği gibi konuşup konuşmalara canının istediği gibi son veren bir güvenlik yetkilisiydi.

     

    Bu kısa güvenlik görüşmesinde dikkate değer bazı noktalar vardı. Bunlardan birisi, çeşitli meyvelerle, meşrubatlarla ve çayla donatılmış bir masa ile sunulan şahane ziyafetti ve propaganda amaçlı kullanılmak üzere hazırlandığı ihtimali bulunan bu durum endişe uyandırıyordu.

     

    Babam, kendine özgü hassasiyetiyle, 14 Şubat’ta eve yapılan baskında güvenlik güçlerinin başbakanlığı dönemine ilişkin onların elinde olmaması gereken birçok belgeyi, annemin üniversitede ömrünü vererek hazırladığı birçok not, kitap CD ve çalışmayla birlikte alıp götürdüklerini söyledi. Baskında kişisel fotoğraf albümleri de dahil olmak üzere en kişisel eşyaları incelenmişti. Ancak şundan da emin olduk ki annemiz ve babamız, halkla olan ahitleri konusunda eskisinden daha ciddiydi.

     

    Bu sınırlı ve doğal olmayan görüşme sonunda bizden ısrarla bu konuda tamamen suskun kalmamız istendi. Güvenlik güçlerinin bu meselenin kapalı kalması konusundaki baskısı bizim açımızdan anlaşılmaz bir durumdur. Gizli ya da açık olsun; ya da buna ilişkin muhtemel istifade sebebi her ne olursa olsun onların hapiste tuttuklarını aileleriyle görüştürmek zorunda kalmaları İran halkı açısından büyük bir zaferdir. Biz, bu kuşatma ve sınırlamaların yasadışı olduğunu vurguluyoruz. Bizler yaklaşık iki yıldır birlikte yürüdüğümüz bu yolda gelecekteki aydınlık ve yeşil yarınlara bakıyoruz. Bu yüzden de siz aziz kardeşlerimizi bu görüşme konusunda bilgilendirmeyi bir görev olarak gördük ve bu konuda sessiz kalmayı uygun bulmadık. Annemize ve babamıza yönelik bu yasadışı kuşatmanın derhal kaldırılmasını, muhterem Kerrubi ailesinin ve zindanlardaki tüm masumların serbest bırakılmasını istiyoruz. Bu yasal isteklerimiz yerine getirilinceye kadar da İran halkının yanında yer alacağız. Babamızla ilgili her yeni haberi gerektiği zaman Kelime sitesi aracılığıyla aziz halkımıza ileteceğiz.

     

    Demir parmaklıklar ardındaki adsız sansız herkesin ailelerine ve evlerine kavuşması ümidiyle…

     

     

     Çeviren: Alptekin Dursunoğlu