İsrail için siyasi çözümü kabul edenler Suriye için reddediyorlar

img
İsrail için siyasi çözümü kabul edenler Suriye için reddediyorlar YDH

YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Direniş Şehitlerini anma merasimleri münasebetiyle tele konferans aracılığıyla halka seslendi.




 

YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Direniş Şehitlerini anma merasimleri münasebetiyle tele konferans aracılığıyla halka seslendi.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın bugünkü konuşmasından bazı çarpıcı bölümlerin çevirisini sunuyoruz.

Bizim ülkemiz ve bölgemiz gibi daima bir askeri ve güvenlik fay hattında bulunan bir bölgede halkın onurunu ve istikrarını koruyabilmek için sağlam bir bina yapmamız gerekiyor. Binalar için geçerli olan şeyler insan toplulukları için de geçerlidir.

Aile, aşiret, toplum, ülke, teşkilat, hareket veya başka insan grupları eğer sağlam sütunlar üzerine kurulmazsa küçücük bir fırtınada veya depremde yıkılacaktır.

Şehit liderlerin varlığının bereketi, fedakarlıkları, cihadı, direnişi Direniş için sağlam ve sabit ilkeler gösterdi. Şimdi aradan geçen 30 yıldan sonra Direnişin başlangıçtakinden daha güçlü, sağlam ve aydınlık bir durumda olduğunu görüyoruz.

Biz, meselelerden bahsederken infialden, duygusallıktan, kaygılardan kişisel veya grupsal çıkarlardan söz etmiyoruz. Daima, ümmetin, vatanın bağımsızlığını ve onurunu savunduğumuz halkın çıkarlarından söz ediyoruz.

İşgalci Siyonist rejimin planlarının tehlikesi tüm bölgeyi içermektedir. Bizim bu plana düşmanlığımızın sebebi, bu planın temelinin Filistin’in işgal edilmesine, Filistin’deki Müslümanların ve Hıristiyanların mukaddeslerinin çiğnenmesine dayanıyor olmasından, Kudüs’ün Yahudileştirilmek istenmesinden kaynaklanmaktadır.

Öte yandan biz inanıyoruz ve mevcut hakikatler de bizim iddiamızın haklı olduğunu ispat ediyor. Siyonist rejimin planı; bölge, ülkeler, hangi din, ırk ve mezhepten olursa olsun tüm halklar için bir tehlikedir. Aynı şekilde devletler ve hükümetler için bir tehlikedir. Bu yüzden bu plana karşı mücadele vermeli ve onu etkisiz bırakmalıyız.

Bu çerçevede özellikle de bölge ülkelerinden İsrail’e ve Siyonist plana karşı durur ve ona direniyorsa, tüm ümmeti savunuyor demektir. Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye ve Mısır’daki bizim şehitlerimizi ve bu Siyonist planın hedef aldığı ülkeleri savunuyor demektir.

Bu Siyonist rejimin kurulmasının üstünden 60 yıl geçiyor. Arap dünyasındaki bazı devletler ve hükümetler, Filistin halkının ve Arap ve İslam dünyasının zararına olacak şekilde Batı ile ittifak etmiştir ve bu Siyonist rejimin bekası için çalışmaktadır.     

Filistin ve bölge haklarını Siyonistlerin öngördüğü şartlarda onlarla barışa razı etmeye çalışıyorlar. Bu arada bazı Arap rejimlerinin gerçekten Amerika ve İsrail’e vefalı oldukları görüldü.

Şunu açıkça söyleyeyim, Hindistan’da, Gürcistan’da gerçekleşen bombalı saldırılarla Hizbullah’ın hiçbir ilgisi yok. Böyle bir şey olsaydı bunu açıklamaktan da hiçbir endişemiz olmazdı. Medyada bu konularda yapılan tahlillerle de ilgilenmiyoruz.

Şunu da söylemek istiyorum. Biz, Direniş şehitlerinin intikamını Siyonistlerden alacağız. Ama onlar da çok iyi biliyor ki biz bu büyük şehitlerin intikamını, askerlerden, diplomatlardan ya da sıradan insanlardan almayacağız. Liderlerinin intikamını diplomatlardan ya da sıradan insanlardan almak Hizbullah için bir hakarettir. Şunu da söylemeliyim ki Direnişin erkeklerinin kadınlarının, çocuklarının damarlarında kan aktıkça o gün gelecek ve İmad Muğniye’nin intikamı onun şanına yakışır bir şekilde alınacak.

Bazı Arap rejimleri ve devletleri de İsrail konusunda tarafsız duruyorlar, kendi iç sorunlarıyla meşgul oluyorlar ve bu alandan uzak durmaya çalışıyorlar. Halbuki Filistin, Lübnan ve Ürdün konusunda sorumlulukla karşı karşıyadırlar.

Bazı Arap rejimleri de vardır ki karşıt ve caydırıcı bir tutuma sahiptir. Birçok tehlikeyle ve komployla karşı karşıya bulunmaktadır.

Bu tutumlara sahip ülkeler, ister İslami bakış açısına, ister, Hıristiyan veya milliyetçi bakış açısına sahip olsunlar, bunların tümüne aynı gözle bakmak insaf mıdır? Bir başka ifadeyle yanlı ve uzlaşmacı tutumlarıyla İsrail’in bekası için gayri mümkünleri mümkün kılan rejimler ile İsrail’le mücadele ve Filistin’in bekasına yardım için gayri mümkünleri mümkün kılan ülkeler aynı gözle görülebilir mi? Kuşkusuz böyle bir şey yaparsak dünyadaki her şeyi ters yüz etmiş oluruz.

Bizim, etrafımızda nelerin olduğunu anlayabilmemiz için bir hareket çizgisine ihtiyacımız var. Her şeyin açık ve net olmadığı zamanlara fitne zamanları adı verilmiştir. Her şeyi bir daireye döküp; bütüncül, derinlemesine, taassuplardan ve geçmiş tutumlardan etkilenmeden bölgedeki suruma bu hareket çizgisiyle bakıyoruz. Bunu o şekilde değerlendiriyoruz.

Adnan Hıdır (İsrail cezaevinde açlık grevinde olan İslami Cihat lideri) bir İsrailli olsaydı. Acaba uluslar arası toplum Bize, İsrail’e davrandığı gibi mi davranırdı? Haklı talepleri olan ve şu an ölüm döşeğinde bulunan biri acaba direniş örgütlerinin elindeki bir İsrailli olsaydı, Arap dünyasının liderleri, onun sağlığının garanti altına alınması için harekete geçmez miydi? Biraz geriye gidip Siyonist rejimin düşüncesi üzerinde biraz duralım. Bu rejimin bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak tepeden tırnağa bir kaygı kapladığını ve bu gelişmelerle ilgili olarak şeffaf olamadığını görüyoruz.

 İsrailli yetkililer son Hertzilya konferansında bu duruma işaret ettiler. Ehud Barak bu konferansta kader tayin edici güvenlik ve siyaset sorunlarından söz etti. İsrail’in ve mevcudiyetinin her zamankinden çok daha fazla bu sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Bir zamanlar İsrail’in gücünün arttığından, gücünü ve kapasitesini arttırma yönünde ilerlediğinden söz edilirdi. İsrail, şimdi kendi varlığını tehdit eden tehlikelerden söz ediyor. Bu, direnişin, cihadın ve fedakarlıkların bir sonucudur.

Siyonist akla kaygı ve sıkıntının hakim olduğunu söylememiz boşuna değil, İsrail’in gücünün birçok dayanağının başarısızlığına ve yenilgisine tanık olduk. Bugün Amerika ve Batı, bölgedeki eski konumunu kaybetti. Bu dayanaklardan en önemlisi “barış süreci” idi ki yolun sonuna geldi ve çöktü.

Amerika’nın ve İsrail’in dayanaklarından biri de Hüsnü Mübarek rejimiydi. Bu yüzden onlar Mübarek’in devrilmesiyle yas tuttular, kendi hallerine ağladılar. Ancak şu an Suriye’de yaşananlardan dolayı çok mutlular. Irak, İsrail’e doğudan çekilmiş sağlam bir set oldu. Eğer böyle olmasaydı, Netanyahu,  “Irak, İran’ın müttefiki haline geldi” demezdi.

İsrail’in dayanaklarından biri de askeri gücüydü. Halbuki Lübnan ve Gazze savaşları ispat etti ki bu güç öyle yaygın bir şekilde söylendiği gibi kuvvetli ve yenilmez değil. Ne hava kuvvetleri, ne kara kuvvetleri… Bu arada Siyonist rejimin dayanak noktalarından biri olarak Arap ve İslam dünyasının zaaflarını da zikretmek gerekir. Halbuki Siyonist düşman bugün bu ümmetin güç unsurlarından, direnişçi ülkelerin gücünden ve onun füzelerinin caydırıcılığından söz etmektedir.

Meir Dagan bu konuda gazetecilere “Hizbullah, füze kapasitesi bakımından dünyadaki ülkelerin yüzde 90’ından daha iyi durumdadır” dedi. Bu, Mossad başkanı tarafından söylenen bir sözdür. Onun bu söyledikleri doğru mu? orasını Allah bilir? Ancak şu kadarı yeterlidir ki İsrailliler Hizbullah’ın dünya ülkelerinin yüzde 90’ının sahip olmadığı bir ateş gücüne sahip olduğuna inanıyorlar. Bu durum düşmanın ülkemize saldırmasını önleyen caydırıcı bir engeldir.

Amerika, Avrupa, ılımlı Arap ülkeleri ve el-Kaide’nin Beşşar Esed yönetimini devirmek için bir araya gelmiş olması ilginç değil mi? Çünkü Esed yönetimi teslim olmadı, Amerika ve Siyonist rejim karşısında geri adım atmadı ve direnişi satmadı.

Suriye yönetimi Amerika ve İsrail planlarının karşısında durdu ve direnişi destekledi. Bununla birlikte b yönetimin bazı olumsuz tarafları da var ve Suriye yöneticileri de bunu itiraf ediyorlar. Herkes Suriye’de reform yapılmasını istiyor. Bunların başında da Suriyeli liderler geliyor. Onlar reformları başlattılar, yasalar çıkardılar ve anayasa hazırlama komisyonu oluşturdular.

İsrail’le onlarca yıldır siyasi çözüm için müzakere edenler

Suriye için siyasi çözümü reddediyorlar

Bazıları benimle tartılmaya giriyor ve Suriyeli liderlerin hiçbir şey yapmadığını söylüyor. Suriyeli liderler başından beri reform yapmaya hazır olduklarını söylediler. Ancak silahlı çatışmaları sürdürmekteki ve rejimi devirmekteki ısrarın mantığı nedir?

Arap ülkeleri Siyonist rejimle ilgili olarak siyasi çözüm peşinde koşuyorlar. Bu müzakerelerin belli bir takvimi yoktu ve onlarca yıldır onlarla müzakere ettiler ve Arap barış planından bahsediyorlar. İsrail’le onlarca yıldır müzakere ederken Suriye için siyasi çözümü reddediyorlar. Onlar, Siyonist rejim için siyasi çözümü kabul ediyorlar; ama birçok olumlu yanları olan bir Arap ülkesi için siyasi çözüm yolunu kabul etmiyorlar.

Siyonist rejim şu an büyük bir tehdit altında bulunmaktadır. Ancak bu rejim için fırsatlar da söz konusudur. Ben, Siyonist rejimin yararlanmasını önlemek için bu fırsatlardan bahsedeceğim.

İsrail için Mısır’daki tek fırsat, yeni seçilecek cumhurbaşkanının halkın iradesini hiçe saymak için ordu ile ittifak kurmasıdır. Ey Mısır halkı, intikamını almak istediğiniz her türlü karışıklıkta Amerika’nın ve Siyonist rejimin ayak isini arayın.

 …

Amerikalılar, Irak’taki askeri varlıklarını sürdürme konusunda başarısız olunca, Siyonist rejim için fırsat burada karışıklık çıkarmaktır. Nitekim şu anda da Suriye için Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden söz ediyorlar.

Ehud Barak diyor ki liderler her zaman iyi ve kötü seçenekleriyle karşı karşıya kalmazlar. Bazen de kötü ile daha kötü seçenekleri ile karşılaşabilirler. Suriye’de hangi rejim gelirse gelsin, bu Beşşar Esed yönetiminin devamından daha iyidir.

Bölgedeki stratejik hava şu anda Siyonist rejimin zararınadır. Dolayısıyla da Suriye yönetiminin devrilmesini istiyor. Çünkü mevcut durumda Suriye’de her türlü alternatif, İsrail için daha az zararlı olacaktır.

Filistin’de ve Lübnan’da direnişin silahları yasaklandı. Bu silahlar Lübnan’a ulaşmasına rağmen Filistin’de yasak olmaya devam etti. Suriye’ye ise Suriyelileri birbiriyle savaştırmak için silah gönderiliyor. Peki ne için, kime ve neye hizmet için? Batılıların, Arapların ve İsrail’in Suriye’de savaş ve yönetimi devirmek için gösterdiği ısrarın sebebi ne?

Peki sizler niziç Bahreyn halkının yanında değilsiniz? Gazze’ye yönelik savaş başladığı zaman Gazze’yle dayanışmasını ilan etmek için sokaklara ilk dökülenler Bahreynliler olmuştu. Filistin için gösteri yapan halka Bahreyn rejimi halka gerçek mermilerle ateş açmıştı. Bahreyn’de halkın seçtiği bir hükümet geldiğinde Filistin’in yanında yer alacak. Bahreyn rejiminin İsrail konusundaki tutumu da bellidir.

Bugün İsrail açısından en önemli fırsat karışıklık ve fitne yaratmaktır.tahrik ve saptırmayla bu ortamı yaratma peşindedir. Şu an varlığını sürdürme konusunda kaygı içerisinde bulunan İsrail’e bu fırsatı verecek miyiz? İsrail, 20, 30 yıl sonra İran’ın barışçıl nükleer enerjiye sahip olmasının bölgedeki anlamını düşünüyor. Suriye, Lübnan, Irak, Bahreyn ve Mısır’da bir siyasi çözüm bulup İsrail için bu fırsatı ortadan kaldırmak gerekiyor.

Bugün Suriyeli liderlerin yapmakta olduğu reformları şu anki Arap rejimlerinin krallarının, emirlerinin ve şeyhlerinin yapması mümkün müdür? Ne zaman ciddi bir reform olsa Amerika bunu alaya alıyor. Çünkü onlar reform istemiyorlar. Aksine onlar Mısır’ın ve Suriye’nin yok olmasını istiyorlar. Çünkü bu, İsrail’i güçlendirmektedir.