Arap ve İslam ülkeleri, İran’ın ABD üslerine yaptığı saldırıyı kendilerine yapılmış bir saldırı gibi algıladı.
İsrail’le İran arasında, bugün (24 Haziran) yürürlüğe girdiği varsayılan ateşkes, eğer kalıcı olursa şu iki gerçek ispat edilmiş olacak:
1- İran, dünyaya karşı savaşı daha fazla sürdüremedi,
2- Dünya da İran’a diz çöktüremedi.
İran’ın İsrail’le savaşırken karşı karşıya geldiği dünyanın içinde sadece savaşa doğrudan katılanAmerika ve Kolektif Batı yok.
Pakistan dışındaki tüm İslam ülkeleri ile Çin, Rusya ve bazı Latin Amerika ülkeleri dışındaki ülkelerin neredeyse tamamı var.[1]
İran’ın dün gece Katar’daki Amerikan üssünü füzelerle vurmasına Arap ve İslam ülkelerinden yapılan kınama açıklamaları,[2] İran’ın ABD ve İsrail’le savaştaki sorununun yalnızlıktan daha büyük olduğunu gösterdi.
Zira Arap ve İslam ülkeleri, İran’ın ABD üslerine yaptığı saldırıyı kendilerine yapılmış bir saldırı gibi algıladı.
Böylece İran’a “sadece ABD ile değil bizimle de karşı karşıyasın” mesajı verdi. Halbuki bu ülkeler, Amerika’nın İran’ın nükleer tesislerine yaptığı saldırıya sadece “endişelerini” dile getirerek tepki göstermiş ve Amerika’yı kınamaktan kaçınmıştı.
Bu, 7 Ekim’den sonra “İsrail’in kendini savunma hakkı var” diyen Kolektif Batı’ya karşı “Filistinlilerin yaşama hakkı var” dahi diyemeyen Arap ve İslam ülkelerinin geleneksel davranışıydı ve bu davranışın sonucu Gazze’de soykırım olarak tecelli etti.
İran savaşı sürdürürse karşısında kimleri bulacak?
Coğrafi şartlar düşünüldüğünde İran, Amerika ile savaşını sadece bölgede sürdürebilecek durumda ve bölge ülkeleri ise gösterdiği tepkiyle ABD üslerinin vurulmasına karşı çıkıyor.
Bu durum, İran’ın savaşı sürdürmesi halinde bölge ülkeleriyle de karşı karşıya gelebileceğini gösteriyor.
Ateşkes talebi İsrail’den, girişimi Amerika’dan
Ateşkes girişimi ve ilanı her ne kadar Trump’a ait olsa da ateşkese ihtiyaç duyan ve Amerika’dan bunu talep eden İsrail’di.
Yani İsrail, Amerika’nın zorlamasıyla İran’la ateşkes yapmadı, tam aksine zavallı duruma düştüğü için Amerika’yı ateşkese zorladı.
Amerika ise önce İsrail’i kurtarmak için savaşa katıldı; ancak İran Katar’daki üssünü vurunca savaşın bölgeye yayılma riskini göze alamadı ve bu kez arabulucu rolüyle ateşkese yöneldi.
Ateşkes talebi İran’ın Katar’daki ABD üslerine yaptığı saldırıdan önce İsrail tarafından dile getirilmiş ve bu da rejimin resmi yayın organı olan Kann televizyonu aracılığıyla duyurulmuştu.
İsrail’in resmi yayın kuruluşu olan Kann Haber Ajansı’nın aktardığına göre, İsrail İran'a "Savaşı bitirmek istiyoruz." mesajı gönderdi. Tahran ise buna “Savaşı bitirmenin zamanı henüz gelmedi” şeklinde cevap verdi.[3]
İran’ın Katar’daki Amerikan üssünü füzelerle vurmasından sonra ise İsrail’in savaştaki ortağı olan ABD başkanı, arabulucu rolüyle kendiliğinden ateşkes ilan etti.
Daha önce Yemen’le yaptığı ateşkesle ilgili anlattığı hikayeye benzer bir hikaye anlatan Trump, İran ve İsrail’in eş zamanlı olarak kendisine ateşkes talebi ilettiğini iddia etti.[4]
Halbuki Trump, İran tarafından bir arabulucu olarak değil, savaşın tarafı olarak görülüyor. Nitekim Katar’daki ABD üssüne yapılan saldırı da bunun somut ifadesi. Dolayısıyla gerçekte İran’dan Trump’a ateşkes için bir talep iletilmiş değildi.
Nitekim İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Trump’ı yalanlamakla birlikte ateşkese kapı aralayan bir açıklama yaparak şöyle dedi:
“Şu an ateşkes veya saldırıları durdurmaya dair bir anlaşma söz konusu değil. Bununla birlikte Siyonist rejimin İran halkına yönelik yasadışı saldırılarını bugün sabah saat 4’e kadar durdurması şartıyla biz de saldırılara karşılık vermeyi sürdürme amacında değiliz. Askeri operasyonları durdurma konusundaki nihai karar bizim tarafımızdan daha sonra alınacaktır.”
Trump harikalar diyarında
Arakçi’nin ateşkes anlaşması yok ifadesi Trump’ı küçük düşürse de ateşkesi reddetmemesi Trump için bir fırsat yarattı.
Trump Yemen’le İsrail’e haber dahi vermeden yaptığı tek taraflı ateşkesi "Husiler artık savaşmak istemediklerini açıkladılar. Biz de buna saygı duyacağız ve onları bombalamayı durduracağız"[5] diye açıklayarak küçük duruma düşmüştü.
Halbuki Yemenliler USS Truman uçak gemisini defalarca vurmuş, Amerika’nın 3 savaş uçağı denize düşmüş ve Trump da bu yüzden Yemen’le ateşkes yapmak zorunda kalmıştı.
Amerika’nın Yemen’e saldırısının gerekçesi İsrail’e saldırıları durdurmaktı; ama Yemenliler Amerika ile ateşkesten sonra da İsrail’e saldırılarını durdurmadı.
Trump Yemen’le yaptığı ateşkese ilişkin anlattığı ‘centilmenlik’ hikayesini İran-İsrail savaşı için de anlattı.
Trump’ın hikayesine göre hem İsrail hem de İran ateşkes için ona başvurmuştu o da her iki tarafa hakim bir arabulucu edasıyla ateşkes şartlarını şöyle açıklıyordu:
"İsrail ve İran arasında tam ve eksiksiz bir ateşkes için tamamen anlaşmaya varıldı. Resmi olarak İran ateşkesi başlatacak ve 12 saat sonra İsrail ateşkes yapacak. 24. saatte 12 günlük savaş resmen sona erecek. Her bir ateşkes boyunca diğer taraf da barışçıl ve saygılı olarak kalacak."[6]
Bu ifadeler Trump’ın, aslında Lübnan’la yapılan ateşkese benzer bir süreç öngördüğünü gösteriyor.
İsrail ordusu 1 Ekim’de Lübnan’a havadan ve karadan kapsamlı bir harekât başlatmış; ancak 2 ay boyunca Lübnan topraklarına sadece birkaç yüz metre girip görüntü çekip geri kaçmıştı.
27 Kasım’da Lübnan devleti ile ateşkes yapıldıktan sonra ise İsrail savaşta giremediği her yere girmeye başlamış ve Lübnan’daki beş stratejik tepeyi de süresiz olarak işgal etmişti.
Trump’ın hayalleri, İran’ın gerçekleri
Trump, İran’la İsrail arasındaki ateşkesin de böyle olmasını istiyor ve önce İran’ın ateşkes yapacağını, İsrail’in ise İran’ın ateşkese uymaya başlamasından 12 saat sonra buna katılmasını istiyordu.
Yani Trump’ın öngördüğü ateşkese göre İsrail, ateşkesten sonra da 12 saat boyunca İran’ı bombalamaya devam etme hakkına sahip oluyordu.
Ancak Trump’ın bu hikayesi de yalan çıktı. Zira Abbas Arakçi’nin ateşkesi şartlıydı, çünkü “nihai karar bizim tarafımızdan verilecek” ifadesi İsrail bizden sonra vuramayacak, son vuran taraf biz olacağız anlamına geliyordu.
Yani İran en son vuran taraf biz olursak ateşkesi kabul ederiz şartı koyuyordu.
İsrail’in gece Tahran’a yaptığı saldırılara İran da sabah saat 7’de başta Bi’ir Seba olmak üzere çok sayıda İsrail kentini ağır şekilde bombaladı.
İran'da savaşa komuta eden Hatemu'l Enbiya Karargah Komutanlığı, İsrail rejiminin sabah saat 9'a kadar saldırılarını sürdürdüğünü belirtti.
İran'ın daha önce yapılan hiçbir saldırıyı cevapsız bırakmayacağına dair açıklamasını hatırlattı ve İsrail'in bunun bedelini ağır ödeyeceğini ifade etti.
Bu açıklama şunu ortaya koyuyor: Ya bu ateşkes uygulanamayacak veya İran’ın istediği şekilde uygulanabilecek.
İsrail rejiminin İran’ın bu sabahki son saldırısına ilişkin yayın şekli de tamamen farklı ve son derece dikkat çekiciydi.
İran’ın daha önceki saldırılarında asla ölü sayısı açıklamayan ve kayıpları tamamen sansür eden İsrail rejimi, bu sabahki Bi’ir Seba saldırısı konusunda alışılmışın dışında bonkör davranıyordu.[7]
Hedefler ve kazanan
Ateşkes uygulanabilirse öngörülen hedefler açısından savaşı hangi tarafın kazandığı konusunda şunları söylemek mümkün:
İsrail, savaşı başlatırken iki somut hedef açıkladı:
1) İran’ın nükleer programını tamamen durdurmak
2) İran’da rejimi değiştirmek.
İsrail’in bu hedeflerini Amerikan başkanı da kendi üslubuyla teyit etti.
İran ise bu savaşta pişman edici bir cevap vermeyi hedef olarak koydu ve İsrail’i acınacak hale getirmeyi vaat etti.
İsrail, bu savaşta ne İran’ın nükleer programını durdurabildi ne de rejimi devirebildi. Amerik’nın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislere saldırıları da İran’ın nükleer programını durdurmadı; tam aksine en çok da Amerika ve İsrail’i korkutacak bir belirsizliğe gitmesine neden oldu.
Zira İran, şu an İsrail’e istihbarat hizmeti veren Uluslararası Atom Enerjisi ajansı ile işbirliğini askıya aldı. Savaştan sonra da NPT’den çekilme gündemde.
İran, NPT konvansiyonuna üye olduğu için nükleer tesislerinin yeri, nükleer bilim adamlarının adları ve adresleri ve nükleer kapasitesi bilinebiliyor.
İran NPT’den çekildiğinde Ajans denetimine kapalı olacağı için bunların hiçbiri bilinemeyecek.
Amerika ve İsrail, İran’ın nükleer programını durdurmak için rest çekti ve elindeki en büyük koz olan savaşı oyuna sürdü, İran da onların restini gördü ve oyun bitti.
Sizce bu kumarı kim kaybetti?
[1] BBC, 24 Haziran 2025, ABD'in İran'a saldırısına hangi ülke nasıl tepki verdi?
[2] AA, 23 Haziran 2025, Arap ülkelerinden, İran'ın Katar'daki ABD üssüne saldırısına tepki
[3] YDH, 23 Haziran 2025, İsrail'in ''Savaşı bitirmek istiyoruz'' mesajına İran ne dedi?
[4] AA, 24 Haziran 2024, Trump, İsrail ve İran'ın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu
[5] AA, 6 Mayıs 2025, Trump: Husiler artık savaşmak istemiyor, biz de onları bombalamayı durduracağız
[6] BBC, 24 Haziran 2025, Trump: 'Ateşkes yürürlükte, lütfen ihlal etmeyin'
[7] NTV, 24 Haziran 2025, İran'dan yeni saldırı dalgası: Apartman bloğu vuruldu, ölüler var