YDH Suriye Temsilcisi Mehmet Serim Suriye Cumhurbaşkanlığı adaylarından Hassan Nuri’yle cumhurbaşkanlığı seçimleri ve siyasi programı üzerine görüştü.
YDH- Suriye’de 3 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Suriye cumhurbaşkanı Beşsar Esad’a rakip olan Şamlı işadamı Hassan Nuri YDH’ye konuştu.
Hassan Nuri 3 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde diğer aday Mahir Heccar ile birlikte Beşşar Esad’ın rakibi.
Şam’ın Emeviler Meydanı’na bakan Sheraton otelinde seçim bürosu olarak kullandığı odasında görüşüyoruz.
Kimdir: 1960 Şam doğumlu Hassan Abdullah el-Nuri 1982’de Şam Üniversitesi ekonomi ve ticaret bölümünden mezun oldu. 1989’da John F. Kennedy üniversitesinde doktora yaptı.
1997 – 2000 yılları arşında Şam Ticaret ve Sanayi Odası genel sekreterliğini yürüttü. 1998 – 2003 arasında milletvekilliği, 2000 – 2002 yılları arasında devlet bakanlığı yaptı.
Halen “İdare ve Değişim için Ulusal İnisiyatif” adlı hareketin başında. Evli ve 5 çocuk babası El Nuri Şam’ın köklü ailelerinden gelen bir işadamı.
Kendi ifadesine göre bir tarafı Kürt ve Nurettin Zengi’ye dayanıyor. Soyadı da buradan geliyormuş.
Ülkeyi düze çıkaracak projelerim var
Hassan Nuri Suriye’yi şu anda içinde bulunduğu durumdan kurtaracak projeleri olduğunu söylüyor. Nuri ekonomi uzmanı olduğunu, Esad’ın siyasi kararlarını desteklediğini belirtiyor. Ancak yeni bir ekonomik yapılanmanın olması gerektiğini savunuyor.
Neden aday oldunuz?
Bu ülke için ekonomik, sosyal projelerim var ve bu tekfirci terörden kurtulduktan sonra bunların hayata geçirilebileceğini düşünüyorum. Bu projeler krizin etkilerini ortadan kaldırabilir.
Ben daha önce Polonya’da “Suriye için Avrupa demokrat partileri” toplantısına katılmıştım. Orada öncelikle Suriye’de yolsuzluğun bitirilmesi gerektiği sonucuna vardık. Bir gazeteci bana Esad’a rakip olup olamayacağımı sordu ve o anda karar verdim.
Ben ekonomistim ve ülkedeki ekonomik yapının yanlı oluştuğunu düşünüyorum. Burada yarı sosyalist bir ekonomi vardı, liberal ekonomiye geçiş için adımlar atıldı; ancak bu adımlar net değildi ve sadece birkaç ailenin işine yaradı. Bunlar orta sınıf ve altının zenginliklerini kendilerine mal ettiler.
Oysa bu geçiş çok sağlıklı olabilirdi. Benim projelerim bunun üzerine. Artık liberal ekonomi diye bir şey kalmadı. Bakın ABD bile 2008 krizinden sonra kontrollü ekonomiye geçti.
Bu, Çin’de de böyle başka ülkelerde de. Ben daha çok orta ve tabaka ve mikro ekonomi üzerinde duracağım. Kontrollü bir geçiş ile ülke zenginlikleri genele yayılabilir. Suriye halkı sosyalist sistemden çok çekti.
Ekonomi diğer devletler ile en önemli ilişki araçlarından birisi. Dünyada yeni oluşumlar var. Örneğin Cezayir, Lübnan, Irak, Mısır gibi ülkeler yeni siyasi ve ekonomik oluşumlara gidecekler. BRICS, Shanghay örgütü gibi Suriye’yi içine alabilecek güçlü oluşumlar var.
Direniş hattı bu yeni ekonomik oluşumda ana eksen olacak. Yani İran, Hizbullah, Irak, Çin Rusya…
Dolayısıyla bu ülkelere açılım yapılabilir ve hatta yeni devletler ile de ilişki kurulabilir.
Türkiye ile ilişkiler
Türkiye ile ilişkiler konusunda Nuri, diğer ulusalcı politikacılar ile aynı düşünüyor. O da Suriye’de olanlardan Türk halkını değil; ama Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Erdoğan iktidarda kaldığı sürece ilişkilerin eskisi gibi olmayacağının altını çiziyor.
Türkiye ilişkiler nasıl olacak bundan sonra?
Ben Türk halkını buradan selamlıyorum. Erdoğancılar daha önce hayal bile edemedikleri ekonomik ayrıcalıkları Suriye’de edindiler ve Suriye onlar için Arap dünyasına açılan kapı oldu. Ancak gelinen noktayı akıl almıyor.
Ben seçilirsem ya da Esad devam ederse AKP hükümeti kaldığı sürece Türkiye ilişki olmayacak. Ben Türk halkını çok seviyorum. Daha üç ay önce İstanbul’daydım ekonomi ile ilgili bir toplantı için. İstanbul’u seyrediyordum hüzünlü bir şekilde. Büyük Türk halkını izliyordum. Nasıl oldu da bu günlere geldik.
Davutoğlu ‘sıfır sorun’ diyordu. Şimdi soruyorum Allah aşkına gelinen noktada ilişkiler Suriye ile sıfır, Irak ve İran ile sorunlar var, Rusya ile durum belli değil. Türk halkı buna ne diyor?
Otel muhalifleri ile birlikte değilim
Hassan Nuri muhalifleri ikiye ayırıyor. Vatanseverler ve diğerleri. Ulusalcı olarak nitelediği vatansever muhalifler ile ise ilişki kurma girişimleri olduğunu ve ileride bu insanlar ile çalışmakta sakınca görmediğini ifade ediyor.
Muhalifleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben İstanbul’da 5 yıldızlı otelde muhalefet edenlerle birlikte değilim. Bunlar benim için önemsizler. Ancak bunların arasında saygı duyduğum ve bana göre iyi muhalif olan bazı isimler var.
Bunlarla temasa geçmeye çalıştım. Mesela Heysem Menna, Muaz el-Hatib, Arif Delile, sanatçı Cemal Süleyman…
Ben bunlar ile ileride birlikte hareket etmeye hazırım. Ben Suriye dış muhalefetini bu isimler ile sınırlıyorum. Ancak diğerleri için aynı şey geçerli değil. Carba buraya gelse 500 oy alamaz. Bunların Suriye halkı içinde tabanları yok.
Esad hala çok güçlü
İç muhaliflere gelince: Onlar vatansever muhalifler. Burada bu ülke için mücadele ediyorlar. Ancak seçimlere katılmaları gerekirdi. Boykot kararının yanlış olduğunu görecekler. Kendi kararları tabii.. Ancak bilinmeli ki bu kararın ardında sadece demokratik seçim olmadığı gerekçesi yok.
Bu muhalifler biliyor ki Esad içeride hala çok güçlü. Halk içindeki desteği bugüne kadar sürüyor. Eğer seçimlere girseydiler halk içinde geniş bir tabanlarının olmadığı gerçeği ortaya çıkacaktı. Ancak yine de katılmaları gerekirdi. Bence boykot kararı yanlış bir karar. Boş oy atsalardı bile katılmaları gerekirdi.
Ben Esad’ın karşısında kazanacağım demiyorum; ancak benim amacım projelerimi tanıtmak ve insanlara alternatif olduğunu göstermek. Nitekim benim bu projelerim halk içinde yankı uyandırdı ve sonuçta bunların seçilmesem dahi uygulanacağını düşünüyorum. Ben bir kapı açmış oldum aday olmakla.
Küçük partilere gelince: Bunlar hemen Esad’ı desteklediklerini açıkladılar. Yani beni ve diğer adayı görmeden. Ancak ben ortaya çıkınca ve projelerimi sununca beni arayıp destek vereceklerini söylediler, erken davrandıklarını kabul ettiler.
Halk ve gençler içinde karşılığım var
Hasan Nuri Suriye halkının kendi projelerini duyduğu zaman etkilendiğini savunuyor. Ülke için doğru reçeteyi sunduğunu iddia eden Nuri, Şam’ın yeterli bir ölçü olduğu düşüncesinde
Seçimlerde sizi radyo ve tvler dışında göremiyoruz. Neden sokağa inmiyorsunuz?
Ben projelerimi tanıttığım zaman halktan olumlu tepki aldım. Şu anda özellikle Şam’da halk ile ilişkilerim iyi. Şam seçimlerin en ağırlıklı merkezi. Burada 8 milyon insan var. Özellikle gençlerden ilgi görüyorum. Gündüzleri Esad için konvoylara katılan bazıları gece beni arıyorlar ve bana “oyumuzu sana vereceğiz” diyorlar.
Benim sokağa çıkmam gerekmiyor. Bütün dünyadan ajanslar gelip benimle görüşüyorlar. Eğer ilgi görmeseydim, gelip benimle röportaj yapar mıydınız?
Seçimler şeffaf olacak mı?
Hassan başta Esad olmak üzere diğer adayların ve devletin seçimlerin şeffaf olmasını istediklerini; ancak bunun için bazı engellerin olduğunu belirtiyor ve seçimlerin ‘yarı şeffaf’ olacağını savunuyor.
Seçimlerin adil ve şeffaf olacağına inanıyor musunuz?
Birçok insan var oy odalarına kameralar yerleştirildiği ve Esad’a oy vermezlerse başlarına bir şey geleceğine inanan; ancak bu iddialar doğru değil..
Ben şunu biliyorum: Devlet seçimlerin adil olmasını istiyor. Esad da aynı şekilde, yüksek mahkeme, seçim kurulu da böyle. Yüzde yüz adil ve şeffaf seçimler olmasını istiyorlar. Ancak bazı çevreler var ve bunlar için seçimlerin şeffaf olması çok da önemli değil. Adaylar da şeffaf bir seçim olmasını istiyor. Ancak Suriye halkında demokratik seçim kültürü yok. Yani seçimler kısmen şeffaf olacak diyebiliriz.
Esad ile çalışırım
Ben daha önce bakanlık yaptım. Şahsen biliyorum ki Esad “biz” demeyi “ben” demekten daha çok sever.
Esad’ın halk içindeki desteği halen çok yüksek. Ancak Esad’a oy verecek olanlar bile artık Esad’ın başkaları ile de çalışması gerektiğini düşünüyor. Artık “one man show” dönemi sona erdi. Kimse tek adam anlayışını sürdüremez. Mesela sizde Erdoğan bu hale geldi.
Ancak devleti yönetmek artık böyle olmuyor. Dolayısıyla ben seçilmesem de kabul gören bu projelerimin uygulanması için birlikte çalışmaya hazırım.
Seçimlere hezimet ölçüsü ile bakmıyorum. Bu seçimlerde sadece kazanan ve kaybeden olacak. Ancak her durumda kazanan Suriye halkıdır. Bu seçimler ile Suriye halkı kazanmıştır.
Ben kazandım çünkü diğer adaylar benim projelerime benzer projeler sunmadılar. Bu nedenle bu projeler halk içinde yankı buldu. Esad’a oy vereceğini söyleyenler bile benim bu projelerimi beğendiklerini ve ileride mutlaka uygulanması gerektiğini belirtiyorlar. Çünkü halkın gözünde de bu iş kazanma – kaybetme meselesi değil. benim daha sonra da Esad ile birlikte çalışmamı isteyenler var.
Esad’dan tebrik telefonu
Cumhurbaşkanı Beşşar Esad sizi arayıp tebrik etti mi adaylığınız için?
Evet tebrik için aradı ancak destek için aramadı. Bu da doğal tabii… Kendisi bir vatansever ve ben de ona rakibim. Onu yenmek istiyorum; ancak bu onun vatansever, Suriye ordusunun başı olan, zaferler kazanan ve ülkenin birçok köşesinde terörü yenen birini yenmek anlamına gelmez.
Esad’ın oylarını yüzde 70’ten aşağı ne kadar çekebilirsem benim için başarıdır. Esad ailesi bu ülkenin en başarılı ailelerinden birisi. Baba Hafız Esad’ın bu ülke için neler yaptığını biliyoruz. Beşşar Esad da aynı şekilde iktidara geldikten sonra çalıştı, ülkeyi açtı. Ancak Suriye Suriye olarak kalmalı Esad ailesi de Esad ailesi olarak kalmalı.
Artık Suriye’nin siyasi hayatında varım
Ben seçilemesem bile Suriye siyasi hayatında olmaya devam edeceğim. Cumhurbaşkanı olsam da olmasam da Suriye vatandaşı olarak yaşamaya devam edeceğim ve ekonomi ile ilgili önerilerimi sunmayı sürdüreceğim.