Ahmedinejad’a açılan sistem kredisinin sınırı

Aslında İran sisteminin Ahmedinejad’a açtığı -şimdiye kadar sonsuz gibi gözüken- kredinin sınırını son derece ironik bir şekilde tasfiye edilmek istenen siyasi cenah belirliyor.

Geçen yılki tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimiyle yaşanan bunalımı, sistemin kendisine açtığı kredi ile aşan ve siyasi rakiplerinin şahsında ülkenin iki ana siyasi akımından birini tasfiye etmeyi başaran İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, kendisine açılan bu kredinin sınırını test ettiğini düşündürten adımlar atıyor.

 

Son olarak dünyaya “İslam öğretisinin” değil, “İran öğretisinin” yayılması gerektiği yönündeki ifadelerinden dolayı büyük tepki toplayan yakın dostu İsfendiyar Rahim Meşşai’nin sözlerini “hükümetin görüşü” diyerek savunan Ahmedinejad, diplomasi alanında da doğrudan kendi kontrolünde ve dışişleri bakanlığına paralel “özel temsilcilik” makamları ihdas ederek sistemin kendisine açtığı kredinin sınırlarını test ediyor.    

 

Ahmedinejad’ın şimdilik dışişleri bakanlığı ile sınırlı gözüken bu operasyonu, kendisinin kararlılığına ve gösterilen karşı direncin niteliğine göre ya başta İsfendiyar Rahim Meşşai olmak üzere Ahmedinejad’ın yakın çevresinin ya da Dışişleri Bakanı Menuçehr Muteki’nin tasfiyesiyle sonuçlanabilecek potansiyeller taşıyor.

 

Ahmedinejad’ın dışişleri operasyonu

Ahmedinejad, 31 Ağustos’ta yayımladığı dört kararname ile kendi özel bürosunun başkanı İsfendiyar Rahim Meşşai’yi Ortadoğu’dan, Turizm ve el sanatlarıyla Serbest Bölgelerden sorumlu yardımcısı Hamid Bekai’yi Asya kıtasından, eski diplomatlardan Muhammed Mehdi Ahunzade’yi Hazar havzasından ve Ebulfazl Zohrevend’i de Afganistan’dan sorumlu cumhurbaşkanlığı özel temsilcisi olarak atadı.[1]

 

Cumhurbaşkanı Ahmedinejad tarafından ihdas edilen dört “Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilciliği” makamı, İran siyasi tarihinde benzeri olmayan ve Amerikan modeline özenilerek ihdas edilen makamlar olarak nitelendiriliyor ve bunun cumhurbaşkanının yetkilerinin lehine, dışişlerine paralel bir güç oluşturma adımı olduğu ifade ediliyor.

 

Ahmedinejad’ın dört bölgeyle ilgili ihdas ettiği özel temsilcilikler konusunda yaşanan gerilim, sadece cumhurbaşkanının dışişleri bakanlığına paralel bir güç oluşturarak gerekli gördüğü durumlarda bakanlığı bypass edeceği ve hariciyedeki kontrolü tekeline alacağı endişesinden kaynaklanmıyor. Buralara atanan iki tartışmalı şahıstan da kaynaklanıyor.

 

Binaenaleyh, “cumhurbaşkanlığı özel temsilciliği” makamının Amerikan yönetimine özenilerek ihdas edildiği yönünde eleştiriler olsa da bu makamların tümüne Ahundzade ve Zohrevend gibi büyükelçilik görevlerinde bulunmuş diplomatlar atanmış olsaydı muhtemelen bu mesele Dışişleri Bakanı ile Cumhurbaşkanını karşı karşıya getirmeyebilir, 122 milletvekili hükümete uyarıda bulunmayabilir[2], hatta Devrim Lideri Ayetullah Hamenei’nin hükümete “dışişleri bakanlığına paralel makamlar ihdas etmekten sakının” şeklinde uyarıda[3] bulunmasıyla sonuçlanan bir iç gerilim yaşanmayabilirdi.

 

Ancak Ahmedinejad, kendi cenahı içerisinde bile sürekli olarak eleştirilen Rahim Meşai’yi Ortadoğu’dan, diplomasiyle hiçbir ilgisi olmayan Turizm ve El Sanatları yetkilisi ve bilgisayar mühendisi Hamid Bekai’yi de Asya kıtasından sorumlu özel temsilcisi olarak atayarak gerilimin fitilini ateşlemiş oldu.

 

Nitekim Meşşai’nin Ortadoğu ve Bekai’nin de Asya özel temsilcisi olarak atanmasından sonra Ahmedinejad’ın en önemli destekçilerinden devletin yarı resmi gazetesi niteliğindeki Keyhan ve Ensar-ı Hizbullah grubunun yayın organı Ya Lisaret[4], bu atamaları sert şekilde eleştiren ve alaya alan yazılara yer verdi.[5]  

 

Hatta Keyhan gazetesinin Devrim Lideri tarafından atanan Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, isim vermeden Meşşai’yi ülkedeki “ilkeci” (Türkiye’de bilinen ismiyle muhafazakar) cenahı bölmek üzere Ahmedinejad kabinesi içine sızmış bir ajan olmakla bile suçladı.

 

Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki de, Devrim Lideri’nin uyarısına rağmen Ahmedinejad’ın bu atamaları anayasanın 127. maddesine dayalı olarak yaptığını belirterek savunan Ahmedinejad’ın Asya Kıtasından Sorumlu Özel Temsilcisi Hamid Bekai’yi diplomatik dili bir tarafa bırakarak sert sözlerle eleştirdi.[6]

 

Mutteki, Ahmedinejad’ın Asya’dan Sorumlu Özel Temsilcisi Hamid Bekai’yi “Dışişleri, yersiz konuşmaların yapılacağı bir yer değildir” diye uyardıktan sonra, “Sayın Bekai, hangi yetki ve konuma dayanarak bu tür ölçüsüz ve yersiz açıklamalarda bulunuyor? Nitekim onun yaptığı açıklamaların dışişlerini zor durumda bırakan olumsuz etkileri hala giderilebilmiş değil” diyerek sadece onun Ermeni soykırımı konusunda yaptığı açıklamaları eleştirmekle kalmıyor Devrim Lideri’nin uyarısını dayanak yaparak onun Ahmedinejad tarafından ihdas edilen konumunu da sorguluyordu.

 

Mutetki’nin bu tepkisi, aslında Ahmedinejad’ın özel temsilcilikler ihdas ederek bazı alanlarda dışişlerini bypass etmeye çalışma girişiminden duyulan rahatsızlığın açık bir ifadesi ve bu tepkinin Mutteki’nin dışişleri bakanlığının sonunu getirebilecek bir iç çatışmanın dışa vurumu olarak yorumlandı.

 

Hatırlanacağı üzere İsrail’i tanımayan ve bölgeye göç yoluyla getirilenleri ise halk değil, “işgalci bir güç” olarak niteleyen İran resmi görüşüne rağmen, Rahim Meşşai daha önce “İsrail halkı bizim dostumuzdur” diyerek büyük tepki toplamış; ancak bu durum Ahmedinejad’ın onu 10. Hükümete Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atamasına engel olmamıştı.

 

Meşşai’nin cumhurbaşkanı yardımcılığına Devrim Lideri’nin itirazını gerekçe göstererek karşı çıkan 9. Hükümetin Kültür Bakanı Saffar Herendi ile İstihbarat Bakanı Muhsini Ejei’yi görevinden alan Ahmedinejad, Ayetullah Hamenei’nin yazılı talimatı üzerine cumhurbaşkanı yardımcılığından almak zorunda kaldığı Meşşai’yi bu kez de cumhurbaşkanlığı bürosunun başkanlığına getirmişti.

 

Şimdi, Ortadoğu Özel Temsilcisi olarak atanmadan kısa bir süre önce “dünyaya İslam öğretisini değil, İran öğretisini yaymak gerektiğini” söyleyen Meşşai’ye yöneltilen itirazın, bu kez de hem 9. Hem de 10. Hükümet döneminde aynı bakanlıkta kalmayı başaran tek isim olan Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki’yi koltuğundan edebileceği belirtiliyor.

 

Çünkü İran’da dışişleri, içişleri ve istihbarat bakanları, diğer bakanlardan biraz daha farklı olarak devrim liderinin doğrudan işareti ve teyidi ile atanmasına rağmen, yürürlükteki yasalar gereği dışişleri bakanının ataması, azli veya istifasının kabulü cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştiriliyor.

 

Geçtiğimiz yıl düzenlenen Dünya Kudüs Günü’nde marjinal bir grubun attığı “Ne Gazze ne Lübnan, canım İran’a feda olsun” ve “İstiklal, Özgürlük, İran Cumhuriyeti” sloganlarını Mir Hüseyin Musevi ve Mehdi Kerrubi gibi hükümet karşıtı liderlere mal eden ve bu sloganları onların siyasi meşruiyetten düşürülmesinin aracı kılan İran sistemi, İran öğretisinin, İslam öğretisine tercih edilmesini hükümetin görüşü sayan Ahmedinejad’a açtığı krediye henüz bir sınırlama getirme gereği duymuyor.

 

Gerçi Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi’den, hükümet yanlısı siyasilere, hükümet yanlısı basından Ahmedinejad’a en yakın din alimi olarak kabul edilen Ayetullah Misbah Yezdi’ye varıncaya kadar çok geniş bir kesim İran öğretisinin İslam öğretisine tercih edilmesinin “İstiklal, Özgürlük, İran Cumhuriyeti” sloganından farksız olduğunu dile getirerek Meşşai’yi sert bir şekilde eleştirdi.

 

Ancak Veli-yi Fakih’in (Devrim Lideri) Devrim Muhafızlarındaki Temsilcisi Huccetulislam Zunnur, Meşşai’nin “Ahmedinejad’ın açık bir hatası”[7] olduğunu belirtmekle birlikte Ahmedinejad’ın hükümetinde bir tane Meşşai’nin olduğunun ama diğer hükümetlerin bizatihi kendisinin bir Meşşai olduğunu ya da onlarca Meşşai bulundurduğunu söyleyerek Ahmedinejad’a açılan kredinin sebebi ve sınırları konusunda fikir veriyordu.

 

Ayetullah Hameni’nin Devrim Muhafızları’ndaki Temsilcisi Huccetulislam Mucteba Zunnur’a göre, evleri saldırılara uğrayan hükümet muhalifleri, hükümetin açığını yakalamak ve “fitnelerini” sürdürmek için fırsat kollamaktaydı ve sistem, onları bir kahraman haline getirmemek için bu liderlere yargısal müdahalelerde bulunmuyordu.

 

Bütün bu verilerden hareketle, İran sisteminin Ahmedinejad’a açtığı siyasi kredinin sebebi ve sınırları konusunda şu tahminlerde bulunmak mümkün:

 

1- Sistem, Ahmedinejad’dan önceki tüm hükümetleri ya bizatihi Meşşai veya içinde onlarca Meşşai’yi barındıran sorunlu hükümetler olarak görüyor.

2- Bu yüzden de ülke siyasi tarihinin en büyük iç bunalımına sebep olmasına rağmen, sorunu ulusal uzlaşma yoluyla değil, sistem içindeki iki ana siyasi akımdan birini tasfiye ederek çözmeyi bunun için de Ahmedinejad’a olabildiğince büyük bir kredi açmayı tercih ediyor.

 

3- Sistemin iktidar olmasına izin vermek istemediği bir cenahı tasfiye etmek için kendisinden yararlandığının farkında olan Ahmedinejad, kendisine açılan sistem kredisiyle bir yandan rakiplerini kolayca tasfiye ederken, diğer yandan da kendi dar kliğinin siyasi hedeflerini yerine getirme imkanı buluyor.

 

4- Sistem, Ahmedinejad’ın dar kliğinin kendisi ile yaşadığı çelişkileri şimdilik kontrol edemeyeceği bir sorun olarak görmüyor ve tamamen tasfiye etmek istediği diğer cenahın çıkarına olmasın diye Ahmedinejad’a açtığı krediden kendisiyle yaşadığı çelişkilerde de yararlanmasına izin veriyor.

 

5- Bu durum, Ahmedinejad’a sistemin tasfiye edilmek istenen cenahla yaşadığı bunalımı kullanarak cepheyi daha da genişletmesine ve mevcut sistemin ana akımını oluşturan “İlkeci/usulgera” (Türkiye’de bilinen ismiyle muhafazakar) cenah üzerinde ve kendi dar kliğinin lehine operasyonlara girişmesine zemin hazırlıyor.

 

Ahmedinejad, Devrim Liderine rağmen Meşşai’yi cumhurbaşkanlığı bürosu başkanlığına getirirken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi hakkındaki ekonomik yolsuzluk iddialarını bastırırken, sübvansiyonların kaldırılması konusunda mecliste kabul edilen yasaları uygulamayacağını açıkça dile getirirken ve son olarak da dışişleri bakanlığını baypas ederek cumhurbaşkanlığı özel temsilcilikleri ihdas ederken sistemin kendisine açtığı krediden istifade etti.

 

Aslında bugünkü sistemin Ahmedinejad’a açtığı -şimdiye kadar sonsuz gibi gözüken- kredinin sınırını son derece ironik bir şekilde tasfiye edilmek istenen siyasi cenah belirliyor.

 

Mevcut konjonktürdeki sistem bu cenahla (Ahmedinejad’la diye de okunabilir) işini tamamen bitirdiğinde veya kredi açılabilecek yeni biri bulunduğunda Ahmedinejad’ın şimdilerde cömertçe harcadığı bu kredinin hesabını çok zor vereceği söylenebilir.

 

Bir zamanlar savaş döneminin ve İmam’ın başbakanı diye el üstünde tutulan Mir Hüseyin Musevi’nin şimdi bir “fitne lideri” haline getirilmesi ve “Sutun-ı İnkılab ve Serdar-ı Sazendegi” (Devrimin Direği ve İnşa ve Onarım komutanı) diye adlandırılan Ayetullah Haşimi Rafsancani’nin bugünkü akıbeti Ahmedinejad için de sayısız ibretler içeriyor.

 



[1] http://www.khabaronline.ir/news-86505.aspx

[2] http://tabnak.ir/fa/pages/?cid=118702

[3] http://www.leader.ir/langs/fa/index.php?p=contentShow&id=7168

[4] http://www.jahannews.com/vdchkznzw23nxid.tft2.html

[5] http://www.asriran.com/fa/news/135188/حسین-شریعتمداری-به-احمدی-نژاد-مشایی-به-زودی-پیشنهادی-به-شما-خواهد-داد-،-آن-را-نپذیرید!

[6] http://www.mehrnews.com/fa/newsdetail.aspx?NewsID=1146905

[7] http://www.asriran.com/fa/pages/?cid=84549



Makaleler

Güncel