ABD'den el-Kaide’ye karşı İslami Cephe'ye gizli destek

img
ABD'den el-Kaide’ye karşı İslami Cephe'ye gizli destek YDH

The Telegraph gazetesi, Amerika’nın milyonlarca nakit para ve öldürücü olmayan yardımlarla isyancıları Suriye’deki radikallere karşı desteklediğini bildiriyor.




YDH-The Telegraph gazetesi muhabiri Ruth Sherlok’un Antakya’da hazırladığı haber analizin çevrisini sunuyoruz.

Muhalefetin el-Kaide’nin en radikal kanadını yok etmek için ayaklanma girişimlerinin Birleşik Devletler ve Körfez Ülkeleri tarafından gizlice desteklendiği ve diplomatların ve isyancıların da plana dâhil olduğu Telegraph’a aktarıldı.

Batı liderleri açıktan açığa Suriye rejimine baskı yaparken Washington sessizce Suudi Arabistan ve Katar’ın isyancı gruplara el-Kaide’nin Suriye’deki Irak ve Şam İslam Devleti’yle (IŞİD) savaşması için silah ve nakit aktarımını destekliyordu.

Bir kaynağa göre Amerika öldürücü olmayan yardımlar sağlarken bir başkası ise Amerika’nın kendisinin radikallerle vuruşması için en iyi şekilde donatılmış isyancı gruplara milyonlarca dolar bağışladığını söylüyor.

Gelişmeler ihtilafta yeni bir safhayı belirtiyor, uluslar arası taraftarlar Batılı istihbarat ajanslarınca en büyük tehdit olarak görülen el-Kaide hücrelerini hedef alması için isyancı komutanlarla doğrudan çalışıyor.

Batı destekli Yüksek Askeri Konsey’e bağlı bir isyancı gruptaki bir komutan “Herkes onlarla savaşmamız için bize fon sağlamayı öneriyor,” şeklinde konuştu. “Rejimle savaşırken hiç silahımız yoktu; fakat şimdi stoklar dolu” dedi.

Geçtiğimiz yıllarda IŞİD Suriye isyanını ‘rehin aldı.’ Kısmen yabancı uyruklu cihatçılardan oluşan topluluk, isyancıların eline geçen bölgelerde, Şeriat yasasının katı bir yorumu altında yürütülen ortaçağ tarzı bir İslam halifeliği dayatma amacı güdüyordu.

Kendilerine karşı komplo kurduklarından korktukları veya güçlerini tehdit olarak algıladıkları rakip isyancı komutanlara suikast düzenlediler.

İsyancıların gözünde son aşağılama aralıkta, IŞİD, isyancı tugayındaki popüler bir doktor ve komutan olan Ebu Rayyan’a işkence edip onu öldürdüğünde geldi.

IŞİD’e karşı yürütülen iki hafta önce başlayan ve şimdiden 1000’den fazla kişinin ölümüne neden olan bu savaş, yerel komutanlarca komutan cinayetleri seline yönelik spontane bir tepki olarak nitelendirildi.

Ancak, The Telegraph, Amerika ve Suudi yetkililerini de içeren bir heyetin aralık ayı sonunda Türkiye’de üst düzey isyancı liderlerle görüştüğünü ortaya çıkardı.

İki kaynağa göre –kaynaklardan birinin kardeşi de o toplantıda bulunuyordu- “IŞİD ile olan savaş hakkında konuştular ve Amerikalılar komutanları IŞİD’e saldırmaları için teşvik etti.”

Toplantılara yakın olan diğer kişilerin belirttiğine göre, ana komutanı Cemal Maarouf Suudi Arabistan’a müttefik olan Suriye Devrimci Cephesi ve Katar destekli ılımlı isyancılardan oluşan yeni bir koalisyon olan İslam Ordusu, CIA ve Suudi ve Katar İstihbaratı ile birlikte hareket etmeye devam etti.

Bu gruplar silah tedariki için destek aldılar. Hükümetlerin Batı dostu gruplar için öldürücü ve öldürücü olmayan yardımlarına imkan sağlayan bir kaynağa göre:

“Silahları ilk önce Katar gönderdi. Suudi Arabistan geride kalmak istemedi, bu yüzden bir hafta önce IŞİD’e saldırıda ağır makineli tüfekleri de içeren 80 ton silah verdiler.”

Suriye’nin İdlib ilindeki İslam Ordusu’nun ve Suriye Devrimci Cephesi’nin üssüne yakın yerde yaşayan bir kişi, “silahlarla dolu, üsse giden” 15 kamyon gördüğünü söyledi.

Washington’un doğrudan silah vermediğini; fakat Suudi Arabistan’ın gruplara fon sağlamasını desteklediğini söyledi.  Ancak, kaynak, ABD’nin resmi olmayan bir bağış şeklinde her ay 2 milyon dolar nakit para aktardığını ve bu miktarı Batı dostu isyancı gruplar arasında böldüğünü de ekledi.

İki gruptaki üst düzey komutanlar da bazı fon destekleri aldıklarını onayladılar, fakat bunun özellikle IŞİD’e saldırı amacı güdüp gütmediğini söylemeyi reddettiler.

Amerikan ordusu eski isyancıları el-Kaide birliklerine karşı isyan etmeleri için teşvik ettiğinde, 2006’da Irak’taki “Sünni Uyanışı”yla kıyaslanmaktan sakınıyorlar; çünkü Suriye’deki birçok İslami grup bunu aşağılayıcı bir ifade olarak görüyor.

Bununla birlikte, Esed’e karşı olan savaşta aylar süren kilitlenmeden sonra, son çarpışmalar savaşın ilerleyişinde ciddi bir değişime işaret ediyor.

Bu ayın başında aynı günde, kendine güvenen ve iyi silahlanmış isyancı gruplar, Hama’nın merkez ilçesinde olduğu gibi ülkenin kuzeyindeki üç farklı ilin de askeri stratejik noktalarında IŞİD’e karşı eş güdümlü saldırılar başlattılar.

IŞİD de aynı şekilde Irak’ın Batı Enbar ili sınırındaki çatışmada yer aldı. Kuvvetler Felluce ve Ramadi şehirlerini ele geçirmeye çalıştı.

Suriye’nin Salkin kasabasında ve İdlib ilinde IŞİD’e karşı savaşan isyancı komutan Muhannad İsa, “Tüm komutanlar bir toplantı için birlik oldu ve bitirilmeleri konusunda anlaştık. Onlar üslerimizden birini ele geçirdikten sonra, onlara teslim olmaları için 6 saat verdik. Ültimatomun süresi dolduğunda onları temizledik. Bir saat içinde kalelerinin dördünden sürdük” şeklinde konuştu.

Saldırı hedefi olan IŞİD’in yerel üyelerini izleyen Salkinli bir aktivist, “Cemal Maaruf’un grubu tüm gücüyle saldırdı. IŞİD’in adamları kuşatılmıştı. Cemal Maaruf telsizle onlara bağırıyordu: ‘Vazgeçin, yoksa sizi öldüreceğiz, tıpkı Suriye rejimini öldürdüğümüz gibi.’ Avustralyalı bir cihatçı da oradaydı ve tir tir titriyordu.” dedi.

Son günlerde, el-Kaide’nin geri çekilmesi yavaşladı. Grup, şu an ana kaleleri olan Suriye’nin Rakka kentini ve Halep’in eteklerindeki çeşitli kasabaları geri aldı. Ayrıca, küçük sayılarda olmak üzere, Idlib ilindeki Serakib şehrinde de varlığını sürdürüyor.

Buna rağmen IŞİD’e yapılan baskınların bölgedeki Suriye muhalefetine olan desteği geliştireceği, dolayısıyla da Cenevre’deki güvenilirliklerinin destekleneceği umuluyor.

Amerika ve Suudi, isyancılara el-Kaide bağlantılı radikallere karşı yardım ettikleriyle ilgili iddialara cevap olarak batılı bir diplomat Telegraph’a şöyle konuştu:

“Koordinasyon silahlı grupların temel uluslar arası destekçileri ile devam ediyor. IŞİD direndi; fakat diğer grupların ivmesi devam ediyor ve bu, Cenevre konferansı için iyi bir sıçrama tahtası.”

 

Çeviren Şeyma Dursunoğlu