İran Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun Münih’teki güvenlik konferansında İran’ı suçlayan açıklamalarına cevap verdi.
YDH- BBC Farsça servisinin haberine göre İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun İran’ı mezhepçilikle ve bölgeyi istikrarsızlaştırmakla suçlayan konuşmasının yapıcı olmadığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, Münih’teki güvenlik konferansında yaptığı konuşmada “İran, mezhepçiliği yayıyor. İran’ın mezhepçiliği yayma politikaları, maalesef birçok bölge ülkesinin, örneğin Suudi Arabistan, Bahreyn ve Körfez ülkelerinin istikrarını zayıflatıyor. İran, Irak ve Suriye’yi Şii yapmaya çalışıyor, bu çok tehlikelidir” demişti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, bugün düzenlediği basın toplantısında Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlunun açıklamalarına tepki göstererek şunları söyledi:
“Bölgedeki güvenlik sorunlarından imparatorluk hayalleri peşinde koşanlar sorumlu”
“İmparatorluğa geri dönmek şeklinde ham hayaller peşinde koşanların müdahaleci adımlarla yasadışı ve gayri meşru bir şekilde terörist grupları desteklemeleri, bölgede şiddetin ve dökülen kanın artmasına ve istikrarsızlığa sebep oluyor. Mesele saptırılarak bu tür adımların sorumluluklarından kurtulmak mümkün değildir.”
Türkiye’ye karşı sabrımızın bir sınırı var
Fars haber ajansının bildirdiğine göre ise Behram Kasımi, Mevlut Çavuşoğlu’nun açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Türkiye, bizim önemli bir komşumuzdur. Türkiye özellikle başarısız darbe girişiminden sonra bizden birçok yardım gördü. İran’ın onlara ne ölçüde yardımlar yaptığını kendileri çok iyi biliyorlar. Bilemiyorum onlara hak vermeli mi vermemeli mi? Ama Türkiye’deki düzensiz, istikrarsız ve kaygı verici durum, bu ülkedeki bazı politikacıların uygunsuz söz ve davranışlarına neden oluyor. Muhtemelen bunun sonuçları konusunda çok fazla düşünmediler. Belki de onlara dayatılan sorunlardan kaynaklanan öfke ve konuyu saptırma halinden ve kendilerini girdaba sürükleyen yanlış politikalarından dolayı somut bir şey bulmak ve onunla temel sorunlarını gizlemek zorundalar.
Biraz daha sabırlı olmak daha iyi, bizimle Türkiye arasında bu tür şeylerin ve söylemlerin olmasını istemiyoruz. Türkiye konusunda sabredeceğiz; ama sabrımızın da bir sınırı var.
Umarız Türkler, İran’a yönelik söz ve açıklamalarında bizim cevap vermemizi gerektirmeyecek şekilde daha fazla zeka ve bilinçle hareket ederler. Umarız bu olay bir son nokta olur ve tekrar etmez. Eğer Türkiye’deki dostlar, yeniden bu hataları yaparsa cevap vermek zorunda kalacağız ve kesinlikle sessiz kalmayacağız.”