Rus bir generalin komutasındaki bir Rus askeri birliği, bu yıl içinde ikinci kez olmak üzere Suriye-Lübnan sınırındaki El Cudeyde’de bulunan Hizbullah’a ait bir karakola gitti.
YDH- Gazeteci Elijah J. Magnier, Rusya'nın Suriye'de Hizbullah ile ilişkilerinin ayrıntılarını yazdı.
Rusya askeri polisi 1974 çekilme hattı boyunca sekiz sabit mevzi inşa etti. Ayrıca işgal altındaki Golan Tepelerinde bulunan Birleşmiş Milletler gözlem gücü (UNDOF) ile birlikte güçlü bir şekilde sınıra yerleşti. Öte yandan Rus bir generalin komutasındaki bir Rus askeri birliği, bu yıl içinde ikinci kez olmak üzere Suriye-Lübnan sınırındaki El Cudeyde’de bulunan Hizbullah’a ait bir karakola gitti. Ruslar Hizbullah’ın denetimindeki bölgede iletişim teçhizatı, uydu antenleri ve çeşitli elektronik cihazlar konuşlandırmak istiyordu. Lübnanlı örgütün bu yılın başlarında bölgede El-Kaide ve IŞİD’i mağlup etmesinin ardından bölgede önemli bir varlığı bulunuyor. Hizbullah’ın bundan sonra iki ülke arasında silah ve tekfirci teröristlerin geçişini engellemeye odaklanacağı dillendiriliyor. Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki hakimiyetini yavaş fakat emin adımlarla artırdığı açık. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ne kadar ilerlemeye hazır olduğu ise belirsiz.
Suriye’de görev yapan üst düzey yetkililer “bir Rus generalin El Cudeyde’ye giderek bölgeye konuşlu Rus askerleri ile 2015 yılının ortalarından bu yana Suriye’deki operasyonların komuta merkezi kabul edilen Hmeymim’deki askeri üs ve Moskova arasında iletişim sağlayacak bir sistem ve uydu antenleri kurma talebinde bulunduklarını” doğruluyor. Aynı kaynaklar, “Rusya birliğinin Hizbullah’ın denetimindeki bölgeyi kullanmak istediği, ancak çok uzakta ve yukarıda başka bir yer seçmeleri istendiği ve Rus generalin hızlı bir incelemenin ardından bu öneriyi kabul ederek askerleri Hizbullah’tan uzak bir bölgeye yerleştirdiğini” de kabul ediyor.
Bu kaynaklara göre, Türkiye ve ABD denetiminde bulunan kuzey bölgeler hariç tüm Suriye’ye yayılmış durumda on binlerce Rus askeri bulunuyor.
Rusya’nın Doğu Akdeniz’i kendi operasyon bölgesi ve nüfuz alanı haline getirme konusunda ABD ile anlaştığına şüphe yok. Bu da Rus askerlerinin istisnasız tüm Suriye’ye yayılmasına yol açacak. Bu aynı zamanda Moskova’nın El-Kaide ya da Hurras Ed Din ya da adı ne olursa olsun herhangi bir örgütün varlığını kabul etmeyeceği anlamına geliyor. Yani Rusya, söz konusu örgütlerin bağlı bulunduğu ideolojiyi bitirmek mümkün olmasa da, şu anda egemenliği altında bulunan bölgeyi daha da genişletmeye çalışacak.
Gelelim güneye. Suriye’nin müttefikleri olan Hizbullah ve İran bütün sınırların kurtarılması ve Kuneytra’da IŞİD’in bertaraf edilmesinin ardından varlık sebepleri sona erdiği için birliklerini geri çektiler. Bu güçler IŞİD’in Suveyda’nın doğusu ile El Badiye’deki son varlıklarını ortadan kaldırmak için yeniden mevzilendiler. İdlib savaşı ise Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgedeki vekillerini tekrar bir araya getirebilmesi ve Suriye’nin kuzey doğusunda denetimi altında tuttuğu topraklardan El-Kaide’yi uzaklaştırabilmesi için bir süreliğine durdurulmuş görünüyor.
Suriye’nin güneyi tekrar hükümetin hakimiyetine geçti ve Suveyda, Dera ve Kuneytra’da tıpkı savaşın başladığı yıl olan 2011 öncesi gibi sadece Suriye güçleri bulunuyor. İranlı danışmanlar ise Suriye birliklerinin olduğu her yerde mevcut. İranlılar çeşitli bölgelerde merkezi komutaya danışmanlık yapıp onlarla koordineli hareket ediyorlar.
Rusya birlikleri ise Suriye’nin tehdit altında bulunmayan uzak bölgelerini dahi hakimiyet altına alma peşinde. Rusya ordusu Hizbullah’ı düşman bir güç olarak değil, tam aksine müttefik olarak görüyor. Nitekim Rus bir general El Cudeyde’de bulunan Hizbullah güçlerine “Sizin yanınızda olmak istiyoruz, burayı terk etmenizi talep etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Bu durum Hizbullah’ın işini kolaylaştırdı ve Ruslar onlardan önerilerini sordu. General tarafından seçilen bölgeden çok da uzak olmayan bir yer gösterildi. Bu yeni lokasyonu kabul eden General, adamlarını ve gelişmiş cihazları buraya konuşlandırdı.
Rusya’nın Hizbullah’tan Suriye’yi ya da en azından Suriye-Lübnan sınırını terk etmesini isteyip istemeyeceği belli değil. Eğer Moskova yönetimi bir gün Suriye-İsrail dosyasını (muhtemel bir barış anlaşmasını ve işgal edilmiş toprakların iadesini güvence altına alarak) tekeline almaya kalkarsa, böylesine cüretkar bir adımın başarı şansı oldukça az olacaktır. İsrail ne bir barış anlaşmasına ne de zengin ve stratejik öneme sahip Golan Tepelerini Suriye’ye iade etmeye hazır değildir. Bu da Rus Devlet Başkanı’nın hareket özgürlüğünü kısıtlamakta ve 1990’dan beri Rusya’nın gözükmediği Orta Doğu dosyasının karmaşık gerçekliğini onun yüzüne vurmaktadır. Lübnanlı örgüt, Rusya ile karşı karşıya gelme ya da onunla Doğu Akdeniz’de rekabet etme niyetinde olmasa bile, Rusya için yakın zamanda Hizbullah’ın Suriye’deki varlığı ile uğraşmak gerçekleşmesi en zor ihtimaldir.
İsrail, Suriye ve Lübnan’da işgali altında tuttuğu toprakları terk etmek şöyle dursun, taleplerini daha da artırmıştır. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında yapılan görüşmede İsrail tarafı Suriye’den tüm İran güçlerinin çekilmesini, uzun menzile ve yüksek isabet oranına sahip tüm füzelerin çıkarılmasını ve Suriye üzerinden Lübnan Hizbullah’ına tüm silah sevkiyatının durdurulmasını istedi.
Rusya İran’ın Suriye’yi terk etmesini isteyemez ve istemeyecektir. Zira Tahran yönetimi ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad “Direniş Ekseninin” birer parçasıdır. Ayrıca Suriye’nin silahlanmayı durmasını da isteyemez, çünkü Suriye ordusuna teçhizat sağlayan yine kendisidir. Şam yönetiminin Suriye topraklarından silah sevkiyatını durdurmasını da talep edemez. Çünkü Suriye ile Hizbullah arasındaki bağlar oldukça güçlüdür. Aslında İsrail 2006 yılında Lübnan’a saldırdığı zaman, Beşar Esad silah depolarını Hizbullah’ın kullanımına açmış ve 2011 yılından bu yana süren savaşta da Suriye’nin yardımına koşan bu sefer Hizbullah olmuştur.
Rusya diğer yandan İsrail’in bombardımanları ve Suriye hava sahasına yönelik ihlalleriyle uğraşmaktadır. Tel Aviv yönetimi bununla yetinmeyip Suriye’deki hedefleri bombalayarak kendini savunma hakkını kullandığını söylemeyi sürdürmektedir.
İdlib savaşı, Türkiye’nin şehri öncelikle El Kaide’den temizlemesi için ertelenmiş olsa da IŞİD’in kalıntılarını hedef alan savaş çok yakındır ve örgütün bölgedeki varlığını tamamen bitirip Suriye ordusunu yeniden hakim kılmayı amaçlamaktadır. Ancak Orta Doğu’daki savaşın son aşamasına henüz gelinmemiştir. Doğu Akdeniz’deki oyun, Orta Doğu’daki oyunculardan büyüktür. Rusya Suriye’de bütün ağırlığıyla varlığını sürdürmeye karar vermiştir ve ülkedeki on binlerce Rus askeri bunun delilidir. Rusya ABD’yi Suriye’den uzaklaştırmayı başaracaktır, ancak bu onun Orta Doğu ülkelerinin tek ortağı olacağı anlamına gelmiyor.
Çeviren: Gürkan Bayır