Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, Mukteda Sadr’ın hükümetin istifasını ve erken seçimler yapılmasını talep eden mektubuna cevap verdi.
YDH- Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, Facebook’taki hesabından Mukteda Sadr’ın istifa ve erken seçim talebine “siyasi uzlaşma, erken seçime kıyasla daha kestirme bir çözüm yoludur” diyerek cevap verdi.
Başbakan Adil Abdulmehdi cevabında şöyle dedi: “Erken seçimlere gitmek için başbakanın parlamentoya gitmesi yeterli değildir. Öncelikle 64. Madde olmak üzere yasaların tahakkuk etmesi gerekir. Erken seçimler için başbakanın meclisin feshini talep etmesine cumhurbaşkanının onay vermesini ve 60 gün içinde seçim daveti yapmasını gerektirmektedir. Bu da meclisin çoğunluğunun oyu, yani 165 oy olmadan gerçekleşemez. Ancak o zaman hükümet istifa etmiş sayılır. Bunun diğer yolu da şudur: Milletvekillerinin üçte biri yani 110 milletvekili, meclisin feshi için imza toplar ve meclis de bunu salt çoğunlukla kabul eder.”
Erken seçim belirsizliktir
Başbakan Adil Abdulmehdi, erken seçimi belirsizlik olarak niteledi ve yasal süreçteki sorunları hatırlatarak “eğer hükümeti değiştirmek istiyorsanız bunun daha kısa yolu vardır” dedi.
Başbakan Abdulmehdi’nin “kısa yol” ifadesiyle kastettiği formül şu: Parlamentodaki en büyük gruplar olan Sairun ittifakı’nın Lideri Mukteda Sadr ile el-Fetih ittifakı’nın lideri Hadi el-Amiri’nin yeni bir hükümet konusunda anlaşmaya varması, Adil Abdulmehdi’nin istifasını açıklaması ve yeni hükümetin de birkaç gün içinde görevine başlaması.
329 sandalyeli Irak meclisinde Mukteda Sadr liderliğindeki Sairun ittifakı 54, Hadi el-Amiri liderliğindeki el-Fetih ittifakı ise 48 sandalyeye sahip.
Başbakan Abdulmehdi, Mukteda Sadr’a hitaben şöyle dedi:
“Siz, mevcut partilerden halkın razı olduklarından başkasının yer almamasını istiyorsunuz. Ben son konuşmamda şuna işaret etmiştim: Muhtemelen siyasi partiler ülkedeki yeni denklemi anlamakta geri kaldı ve yapması gereken işlerini yapmadı.Aynı şekilde ülke de bundan dolayı geri kaldı. İşte bunun için de halk görüşünü dile getirmek için sokaklara çıktı. Peki ama halkın hangi partiden razı olacağını kim biliyor? Halkın görüşünü öğrenmenin en iyi yolu seçim sandıklarıdır. Ancak şu şartla ki biz mümkün olduğu kadar halkın görüşünün seçim sandığına yansıyabileceği şartları oluşturalım.
Halk, bizim temsilcisi olduğumuzu iddia edebileceğimiz farazi bir şey değildir. Halkın iradesinin açık ve şeffaf bir şekilde tecelli etmesi gerekir. Eğer diktatörlük varsa onun çözümü devrimdir. Eğer demokratik bir düzen varsa çözüm yolu sandıktır. Bir kişinin veya bir partinin gelip iktidarı ele geçirmesi ve iradesini halka dayatması, yahut maskeli kişilerin üniversitelere gelip ‘millet adına burası kapalıdır’ yazan pankartlar asması veya okul müdürlerini zorlayarak ‘halk adına’ öğrencileri sokaklara dökmesi, sapkınlıktır, zorbalıktır ve sorgulanması gereken bir davranıştır, bu halkın görüşü değildir.”