Rusya’da ölüm oranları çok düşük. Bu, hem halk, hem hükümet tarafından tedbirlerin gevşetilmesinin bahanesi sayılıyor.
Rusya’da büyük salgın hızını kesmeden yayılıyor. Hastalığa yakalananların sayısı dünden bugüne 10.899 kişi daha arttı.
Ben de olan biteni anlamaya çalışırken rakamlara çok fazla daldım ve esas itibariyle 1 Nisan sonrasını kapsayan birkaç grafik hazırladım.
Konuyu daha net biçimde resmetmek için de Moskova ile Rusya’nın geri kalanını ayırdım; zira Moskova, birçok ülkeyi aşan rakamlarıyla, Rusya’da salgının merkezi durumunda. Bunu ilk grafikten (“Vaka sayısı”) görüyoruz: Moskova’da Rusya’nın geri kalanından daha çok hasta var.
İkinci grafik, büyük salgının günlük yayılma hızını gösteriyor; burada Moskova’da aşırı dalgalanmaya rağmen Rusya’nın geri kalanında nisan ayı ortasından beri nispeten istikrarlı bir azalma görüyoruz.
Ne var ki oranlar gene de çok yüksek, hatta belki dünyadaki en yüksek oranlar; salgın başka yerlerde en yüksek yüzde 2 --- 3 seviyesinde artış gösterirken Rusya’da yüzde 5 civarında.
Bu, şu demek: eğer artış hızı böyle devam ederse, salgına yakalananların sayısı bir ay sonra bir milyonu aşacak, üç ay sonra ise neredeyse 20 milyonu bulacak.
Bir sonraki grafik, hasta sayısının nüfusa oranı tablosu, Moskova’nın büyük salgında oynadığı dehşet verici rolü başka bir açıdan gösteriyor: dün itibariyle Moskova’da her 100 bin kişiye 956 hasta düşerken Rusya’nın geri kalanında bu sayı 83’tü.
Ölümlerin hasta sayısına oranı grafiğini özellikle hazırladım, şundan ötürü: son bir haftadır özellikle liberal basında ölüm oranlarının çok daha yüksek olduğu iddia ediliyor. Mesela Novaya Gazeta dün “en az üç katı” diye yazmıştı.
,
Açıkçası ben de resmi ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu, ama aradaki farkın çok yüksek olamayacağını düşünüyorum. Bununla birlikte nüfus yoğunluğunun düşük, sosyal ilişkilerin ve iletişim imkanlarının nispeten zayıf olduğu ülkelerde yahut bölgelerde rakamlar ve oranlar üzerinde tayin edici bir manipülasyon yapmak çok kolay, ama Moskova gibi bir şehirde neredeyse imkansız.
Dolayısıyla, Moskova ile Rusya’nın geri kalanı arasındaki ölüm oranlarında hiçbir ciddi fark olmadığına bakarak, bu oranların gerçeğe yakın olduğunu kabul etmek mümkün.
İkinci olarak bu tabloda dikkat çekilmesi gereken bir nokta da şu: Rusya’da ölüm oranları başka ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük. Örneğin Türkiye’de, resmi rakamlara göre yüzde 2,7 seviyesinde, oysa Rusya’da yüzde 0,9.
Bir araştırmaya göre, bugün itibariyle belli başlı ülkelerdeki ölüm oranları da şöyle:
ABD --- 5,36, İtalya --- 13,22, Britanya --- 13,2, Fransa --- 12,8, İspanya --- 10,29, Çin --- 5,53, Almanya --- 3,2, İran --- 6,3, İsviçre --- 5, Güney Kore --- 2,2, Hollanda --- 6,32, Avusturya --- 3,05, Belçika --- 3,96, Kanada --- 4,5, Portekiz --- 3,5, Brezilya --- 6,4, Ukrayna --- 2,61.
Bu oranlarda neyin etkili olduğu bilinmiyor. Elbette, yaşlı nüfusun oranı, mesela İtalya’da olduğu gibi, çok temel bir neden. Keza, tıp hizmetlerinin durumu da öyle. Ancak gene de bunlar oranlardaki 15 katı bulan farklılığı açıklamaya yeterli değil.
Bu nedenle bazı araştırmacılar, verem aşısının virüse karşı bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkili olduğunu ileri sürüyorlar. Bu, akla yatkın gelen bir iddia; zira Rusya’da verem aşısı Sovyetler Birliği döneminden bu yana eksiksiz uygulanıyor. Türkiye'de ise verem aşısı (BCG aşısı) ile ilgili görüşlerine başvurduğum bir doktor dostumun anlattığına göre, 1951’den bu yana zorunlu olarak uygulanıyor; ancak daha önce 4 doz olarak yapılırken 1997’de 2, 2006’da ise bir doza düşürüldü.
Özetle, bu tabloya bakarak benim kişisel görüşüm şu: Rusya’da ölüm oranları, başka ülkelerdekinden çok daha düşük ve resmi istatistikler de büyük olasılıkla gerçeğe başka ülkelerde olduğundan daha yakın. Türkiye’de ise son günlerde (umarım geçici olmayan, ama korkarım geçici) bir iyileşme olduğu muhakkak, ancak bunun resmi oranlara yakın olması çok şüpheli görünüyor.
Ne var ki tedbirleri sadece Türkiye kaldırmıyor; Rusya da “çalışmama günlerinin” dün itibariyle sona erdiğini ilan etti. Bu, salgının şiddetinde artışa neden olur mu, henüz bilmiyoruz; zira Rusya federal bir ülke olması dolayısıyla yerel uygulamalar farklılık gösterebiliyor.
Özetle, Rusya’da kesin olan şu: salgının ivmesinde azalma var ama hâlâ birçok ülkeden daha yüksek bir hızla devam ediyor. Yüzde 5 artış hızı, büyük bir felaketin habercisi olabilir. Bu felaketi tetikleyecek unsurlar arasında Rusya halklarının vurdumduymazlığı da var elbette.
Olumluluklar sınıfında sayılabilecek en temel yanlar ise şunlar: Rusya son derece açık bir toplum, özellikle Yandeks üzerinden bütün istatistikler anında güncelleniyor. Bu nedenle resmi istatistikler ile gerçek durum arasındaki açı, başka ülkelerdeki kadar geniş değil. Ama belki de en önemlisi şu: Rusya’da ölüm oranları çok düşük. Bu, hem halk, hem hükümet tarafından tedbirlerin gevşetilmesinin bahanesi sayılıyor.
Salgının başbakana, kimi bakanlara ve Kremlin sözcüsüne kadar ulaşması ise, bana kalırsa, bu gevşekliğin trajik sonuçları olabileceğine işaret ediyor.
Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırka yakın çevirisi var. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor. @Hazal_Yalin