Bölgedeki zıt taraflarla aynı anda ilişkilerini geliştiren Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölgede mevcut ihtilafları aşan geniş kapsamlı bir ittifak kurmayı amaçladığı öne sürüldü.
YDH- Amerikan rejiminin baskısına rağmen Suriye devletiyle ve bölge ülkelerinin tepkisine rağmen de ırkçı İsrail rejimiyle ilişkilerini normalleştiren Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölge stratejisinin ne olduğu Arap basınının merakını çekiyor.
Katar’a ait el-Arabi el-Cedid internet sitesinde Hayyan Cabir imzasıyla yayımlanan “Emirlikler Ne İstiyor?” başlıklı yazıda, Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölge stratejisi inceleniyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin, yaklaşık 14 ay önce işgalci Siyonist rejimle “İbrahim anlaşması” adını verdiği bir anlaşma yaparak ilişkilerini normalleştirdiğini hatırlatan yazar, bu anlaşmanın “İran tehdidi karşısında bölgesel bir ittifakın başlangıcı” olarak tanıtıldığını belirterek Emirliklerin İran’ı bölgenin istikrar ve kalkınmasına karşı en büyük tehlike olarak gördüğünü hatırlattı.
Birleşik Arap Emirlikler ile ırkçı İsrail rejiminin anlaşmasından sonra, bu anlaşma çerçevesinde Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve siyonist rejim arasında üçlü bir enerji ve su anlaşması imzalandığını hatırlatan yazar, bu kez “İran tehlikesinden” söz edilmeksizin bölgedeki hakim devletlerin ekonomik ve lojistik ihtiyaçlarının güvence altına alınmasınn öngörüldüğünü belirtti.
Bu anlaşma ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nin artık İran tehlikesinden söz etmediğini belirten yazar, bu kez tam tersine İbrahim anlaşmasını imzalayan Emirliklerin İran’a ve onun müttefiki olan Suriye’ye yakınlaşmaya başladığına dikkat çekti.
‘İbrahim anlaşması’nın, İran nüfuzuna ve tehlikesine karşı bir ittifak olarak gösterildiğini; ardından ise Suudi Arabistan’ın önce İran’ın eski hükümetiyle şu anda da şimdiki hükümetiyle müzakerelere başladığını belirten yazar, Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu yaklaşımı daha önce edinmiş olabileceğini öne sürerek İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri Keni’nin Abu Dabi ziyaretinde yaptığı açıklamaları buna kanıt olarak gösterdi.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin hem ırkçı İsrail rejimi ile hem de İran’la ilişkilerini geliştirmesinin Emirliklerin bölge stratejisinin ne olduğu sorusunu akla getirdiğini belirten yazara göre İran tehlikesine karşı bir bölge stratejisi oluşturduğunu iddia eden Birleşik Arap Emirlikleri’nin Suriye ve Yemen konusundaki tavırları çelişki arz ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin geçmişte Suriye devletine karşı savaşan silahlı grupları desteklediğini hatırlatan yazar, Emirliklerin bu kez Suriye ile ilişkilerini normalleştirip Şam’ı desteklemeye başlamasını da “Suriye’deki İran nüfuzuna karşı koyma” gerekçesiyle izah ettiğine dikkat çekti.
Yazara göre Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye’de yaptığını Yemen konusunda da yaptı. Zira Birleşik Arap Emirlikleri, 2015 yılında Yemen’deki İran nüfuzunu kırmak gerekçesiyle Husilere karşı Suudi Arabistan koalisyonuna katılmıştı. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan’ın desteklediği Mansur Hadi hükümetine karşı Güney Yemen Geçiş Konseyi’ni destekliyor. Bu durum Suudi koalisyonun Yemen hedefleriyle çelişiyor; çünkü bu durum Mansur Hadi hükümetini ve Suudi kampının konumunu zayıflatırken Ensarullah Hareketi’nin ve İran kampının konumunu güçlendiriyor.
Katar’ın el-Arabi el-Cedid sitesi yazarı Hayyan Cabir, yazısının sonunda şu sonuca varıyor:
“Tüm bunlardan yola çıkarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin İran'a ve bölgedeki nüfuzuna karşı koymaya çalışmadığını, kitlesel değişim beklentilerini baltalamaya çalıştığını söyleyebiliriz. Bu nedenle, onu her zaman İran da dahil olmak üzere otoriter ve güvenlikçi güçlerinin kampında buluyoruz.”
Son on yıldır başta Suriye olmak üzere tüm bölgede büyük bir güvenlik ve istikrar krizi yaratan terörist gruplardan “bölgenin isyancı ve özgürleştirici halk güçleri” bu terörist gruplara karşı halkını ve toprak bütünlüğünü savunan devletleri de “hegemonik ve zorlayıcı güçler” diye niteleyen yazar, Türkiye ve İran’dan Suriye’ye, Fas’a ve Tunus’a ve İsrail rejimine kadar tüm taraflarla aynı anda ilişki kuran Birleşik Arap Emirlikleri’ni utanmazlıkla suçladı.