Almanya Ezidilere ihanet mi edecek?

img
Almanya Ezidilere ihanet mi edecek? YDH

Zulüm ve soykırım tehdidi Ezidileri göçe zorlarken Ocak ve Eylül 2023 tarihleri arasında Irak'tan kaçan yaklaşık 2 bin 900 Yezidi Almanya'da sığınma başvurusunda bulundu; bu durum, Ezidi toplumunun kırılganlığının ve korunma ihtiyacının devam ettiğini gösteriyor.




YDH- The Cradle'da, ''Will Germany betray Yazidi genocide victims?'' başlığıyla yayımlanan makale, IŞİD üyelerinin süreğen varlığı, siyasi partilerin rolü ve uluslararası korunma ihtiyacı da dahil olmak üzere Ezidi toplumunun karşı karşıya olduğu korku ve zorlukları işlerken 2014 soykırımından kurtulan Ezidi Şahap Sumoki de Almanya'nın başlangıçta Ezidilere saygı duyan ve onları koruyan bir ülke olarak görülmesi nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığını ve ihanete uğramışlık hissini dile getiriyor.

***

IŞİD'in 2014 yılında gerçekleştirdiği soykırımdan kurtulan binlerce Ezidi, anavatanlarında kuşatma altındaki dini azınlık mensupları için tehlike devam etmesine rağmen Almanya'dan Irak'a sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya. 

IŞİD büyük ölçüde yenilgiye uğratılmış olsa da Ezidiler Irak'taki anavatanlarında hala güvende değiller çünkü soykırım sadece IŞİD tarafından değil aynı zamanda Kürt lider Mesud Barzani ve halen Irak Kürdistan Bölgesi'ni (IKB) yöneten Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) tarafından da gerçekleştirildi. Barzani aşireti hala Sincar'ın toprak kontrolünü elinde tutmaya çalıştığından ve yerinden edilmiş yüz binlerce Ezidi hala Barzani aşiretinin kontrolü altındaki IKB'de hapishane benzeri kamplarda yaşadığından, Ezidilere yönelik yeni bir soykırım riski devam etmektedir. 

Almanya'daki Ezidiler

Birçok Ezidi, 2014 yılında binlerce Ezidi erkeğin katledildiği ve binlerce kadının Irak ve Suriye'de terör örgütünün liderleri ve savaşçıları için seks kölesi olarak götürüldüğü soykırımın ardından Almanya'da güvenlik aradı ve memnuniyetle karşılandı.  Berlin'in Ezidilere yönelik cömert desteği, Ocak 2023'te Alman parlamentosunun Ezidi soykırımını resmen tanımasıyla pekişti. Ancak Alman yetkililer artık her inançtan Iraklının evlerine dönmesinin güvenli olduğunu, zira IŞİD'in 2017'de toprak olarak yenilgiye uğratıldığını ve artık eskisi kadar tehdit oluşturmadığını savunuyor. Geçtiğimiz yıl, Berlin ve Bağdat arasında varılan gizli bir anlaşmanın ardından Almanya tüm dini ve etnik gruplardan Iraklıları sınır dışı etme uygulamalarını arttırdı. 

Ancak Irak bir bütün olarak onlarca yıl süren savaş ve yaptırımların ardından nadir görülen bir istikrar döneminin tadını çıkarıyor olsa da, Ezidiler yeni bir etnik temizlik ve soykırım kampanyası korkusuyla yaşamaya devam ediyor.

Ezidi soykırımında Kürtlerin gizli rolü

IŞİD'in Ağustos 2014'te Irak'ın Sincar bölgesini işgal ettiğinde Ezidilere karşı bir soykırım gerçekleştirdiği yaygın olarak biliniyor. Ancak Kürt lider Mesud Barzani'nin bu katliamı kolaylaştırmak için IŞİD ile işbirliği yaptığı -Ezidi toplumunun kendisi dışında- neredeyse tamamen bilinmiyor.  IŞİD'in Haziran 2014'te Irak'ın ikinci büyük kenti Musul'u ele geçirmesinin ardından terör örgütü militanları yavaş yavaş Ezidilerin çoğunlukta olduğu Sincar bölgesini batıda Suriye sınırı boyunca kuşatmaya başladı.

IŞİD'in yakında Sincar'ı da ele geçireceği yönündeki yaygın korku ve beklentiye rağmen, Kürt yetkililer silahlara el koydu ve Ezidilerin kaçmasını engellerken, Peşmerge olarak bilinen KDP güvenlik güçlerinin savunmasız dini azınlığı koruyacağı sözünü verdi Hollandalı gazeteci Christine Van Den Toorn'un Daily Beast'te yer alan haberine göre, yerel bir KDP yetkilisine göre, “partideki üst düzey yetkililer, temsilcilerine insanları sakin tutmalarını ve kapsama alanlarındaki insanların ayrılması halinde maaşlarının kesileceğini söyledi.” Van Den Toorn ayrıca KDP güvenlik yetkilisi Sarbast Baiperi'nin Ezidilere “kanımızın son damlasına kadar Sincar'ı savunacağız” dediğini bildiriyor. 

Ancak Baiperi, IŞİD saldırısı öncesinde Sincar'dan ilk kaçanlardan biriydi. Van Den Toorn, “Tek bir araçla kaçtı ve korumaları dışında kimseye bir şey söylemedi,” diye yazdı. Baiperi'yi IŞİD saldırısı öncesinde tek bir kurşun bile atmadan Sincar'dan kaçan binlerce Peşmerge izledi. 200 kadar yerel Ezidi ise Sincar'ı tek başlarına savunmaya çalışırken öldürüldü.

KDP ve Peşmerge'nin eylemleri IŞİD'in mümkün olduğunca çok sayıda Ezidi'yi katletmesini ve köleleştirmesini sağladı. 

Ezidiler için en tehlikeli insanlar

Ancak Ezidi sivillere yönelik katliam başladığında, kaçırma ve öldürme eylemlerini gerçekleştirenler sadece Sünni Arap IŞİD üyeleri değil, Sünni Kürt IŞİD üyeleri de olmuştur. Ağustos 2014 saldırısı sırasında esir alınan ve seks kölesi olarak satılan 16 yaşındaki Ezidi kız Selva Halef Reşo, daha sonra İngiltere Parlamentosu'na verdiği ifadede, kendisi ve ailesi IŞİD tarafından esir alındığında, ''Çoğu bölgeden Arap ve Kürt Sünnilerdi'' demiştir. The Cradle ile konuşan bir Ezidi kaynak ise şunları söyledi: “Ezidiler için en tehlikeli insanlar Kürtler. Sincar'da sadece Araplar değil Kürtler de yaşıyordu. Kürt IŞİD üyeleri Ağustos 2014'te çok sayıda Ezidi'yi öldürdü.”

West Point Terörizmle Mücadele Merkezi'nden Aymenn al-Tamimi'ye göre, çoğu zaman göz ardı edilse de “Kürtlerin cihatçı gruplar içindeki varlığı yeni bir olgu değil.” Kürt cihatçı gruplar, 2003'teki ABD işgalinden önce bile on yıllardır Irak Kürdistanı bölgesinde üslenmişlerdir.

Güneş ışığındaki kar gibi

Kürtlerin 2014 yılında Ezidilere yönelik zulmü de yeni bir olgu değildir. WikiLeaks tarafından yayınlanan 2008 tarihli bir ABD Dışişleri Bakanlığı notu, o dönemde Bağdat'taki ABD büyükelçisinin kıdemli danışmanı olan Thomas Krajeski ile Ezidi dini lideri Tahsin Sait Ali arasında geçen ve Kürtlerin geleneksel Ezidi topraklarını kontrol altına alma çabalarını ele alan bir konuşmayı belgeliyor. 

Sait Ali “güneşin altındaki kar gibi” Ezidi toplumunun “Ninova'daki [Ezidilerin çoğunun yaşadığı] tartışmalı bölgelerin etnik ve dini yapısını kontrol etmek için KDP'nin baskısı altında eriyeceğini” söyledi.

Notta Said Ali'nin KPD'nin Ezidi topraklarını nasıl çaldığını ve Ezidi toplumunu “haritadan sildiğini” anlattığı belirtiliyor.

Kürt Kudüs'ü

Kürtlerin toprak tasarımları sadece Sincar ve Şeyhan gibi Ezidi bölgelerine değil aynı zamanda Kürt, Arap ve Türkmenlerin bir arada yaşadığı petrol zengini Kerkük şehrine de odaklandı. IŞİD Haziran 2014'te Musul'a saldırdığında Irak ordusu çöktü ve kaçarak şehrin kontrolünü aşırılık yanlısı grubun eline bıraktı. KDP Peşmerge güçleri bu fırsatı hemen değerlendirerek “Kürdistan'ın Kudüs'ü” olarak gördükleri Kerkük'ü ele geçirdi. Bunu yapmak Barzani'ye Kürt bölgesinin petrol rezervlerini büyük ölçüde arttırma ve Bağdat'tan bağımsız olarak Türkiye üzerinden İsrail'e petrol ihraç etme imkanı verdi. Bu da Barzani ve KDP liderlerinin arzuladığı gelecekteki bağımsız Kürt devletini desteklemek için gereken ekonomik temeli sağladı.

Musul'un IŞİD'in eline geçmesinden iki hafta sonra Barzani BBC'ye şunları söyledi “Son zamanlarda yaşanan her şey bağımsızlığın Kürdistan'ın hakkı olduğunu gösteriyor. Bundan böyle amacımızın bu olduğunu saklamayacağız. Irak artık fiilen bölünmüş durumda.” 

Birçok kişi IŞİD'in sözde Halifeliği için ele geçirdiği toprakların miktarına odaklanmış olsa da, Ulusal Savunma Üniversitesi'nden Denise Natali, IŞİD'in Musul'u ele geçirmesi nedeniyle “Kürtlerin topraklarını yaklaşık yüzde 40 oranında genişlettiğini” gözlemledi. 

Exeter Üniversitesi'nden Gareth Stansfield ise IŞİD'in KDP'ye “Ortadoğu haritasını yeniden yazma fırsatı verdiğini” belirtti.

Time Magazine'e konuşan Stansfield, Kürtlerin bağımsızlığı için tüm taşların hızla yerine oturduğunu belirterek, “ve IŞİD bunu sağladı” dedi.

Açık bir anlaşma

Ancak Kürtlerin Kerkük ve diğer tartışmalı bölgeleri ele geçirmesi sadece fırsatçılıktan ibaret değildi. Paris merkezli Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nden (CNRS) Fransız akademisyen ve Irak uzmanı Pierre-Jean Luizard'a göre, Barzani ile IŞİD arasında “bazı bölgeleri paylaşmayı amaçlayan” “açık bir anlaşma” vardı.  IŞİD'e “Irak ordusunu yönlendirme” rolü verilmişti; bunun karşılığında Peşmerge IŞİD'in Musul'a girmesini ya da Tikrit'i ele geçirmesini engellemeyecekti.

Luizard'a göre anlaşma Kürtlerin “Arap-Kürt ve Sünni-Şii karışık, genellikle Hıristiyan ya da Ezidi azınlıkların da yaşadığı” bölgeleri almasını öngörüyordu. Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) üst düzey üyelerinden Cemil Bayık da Barzani'nin Musul'un düşmesi için IŞİD'le anlaşma yaptığını iddia etti. American Enterprise Institute'den Michael Rubin'in haberine göre Barzani, Musul saldırısı öncesinde IŞİD'e Kornet tanksavar füzeleri tedarik etti.

Gazeteciler ve IKBY parlamentosu üyeleri daha sonra üst düzey Peşmerge komutanlarının IŞİD'e silah sattığını ve hiçbirinin tutuklanmadığını ya da suçlanmadığını doğruladı.

Özgürlük maskeli fetih

IŞİD'in Ağustos 2014'te Sincar'ı ele geçirmesine ve Ezidileri katletmesine yardım ettikten sonra Barzani hızla çark etti ve ABD ile aralarında Almanya'nın da bulunduğu müttefiklerinden Peşmergelerine IŞİD'le savaşmaları için büyük miktarda silah vermelerini talep etti. Ancak Peşmerge nihayet Kasım 2015'te Sincar'ı IŞİD'den almak için PKK'ya katıldığında neredeyse hiç çatışma yaşanmadı ve şehir sadece bir günde ele geçirildi.

Daha önce sert bir direniş gösteren IŞİD savaşçıları, Barzani'nin Peşmergeleri geldiğinde aniden kaçtılar.  PKK savaşçılarının arasına karışan Alman belgeselci Carsten Stormer New York Times'a yaptığı açıklamada “Tüm bu süre boyunca sadece bir ölü IŞİD savaşçısı gördüm” dedi. The Cradle'a konuşan bir Ezidi kaynağa göre IŞİD, Barzani ve Peşmerge ile yaptığı bir başka anlaşmayla Sincar şehrini terk etti. Ancak Barzani, Sincar'ı soykırımdan kurtulan Ezidilere iade etmek yerine, bölgeyi gelecekteki Kürt devleti için sahiplendi.

Şehrin üzerine devasa bir Kürt bayrağı diken Barzani, “Sincar Peşmerge'nin kanıyla kurtarıldı ve her yönüyle Kürdistan'a aittir” dedi. Foreign Policy, yerel Ezidi savaşçıların daha sonra Barzani'yi “Türk hükümetiyle anlaşarak Sincar'ı işgal etmeye çalışmakla” suçladığını yazdı. 

Columbia Üniversitesi'nin Barış İnşası Programı'nın belgelediği gibi, Türkiye IŞİD'le de yakın işbirliği içinde olmuştur, özellikle de örgütün Eylül 2014'te, Sincar katliamlarından sadece bir ay sonra, Suriye-Türkiye sınırında PKK kontrolündeki Kobani kasabasına saldırısı sırasında. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Sincar'ı geri aldıktan sonra Peşmerge'nin Sincar'a uyguladığı ekonomik ablukanın bir yıldan fazla sürdüğünü ve soykırım sırasında yerlerinden edilen Ezidi ailelerin geri dönüp evlerini ve hayatlarını yeniden inşa etmelerini engellediğini bildirdi.

Süryani yazar Max Joseph Barzani'nin stratejisini özetledi: “Bu özgürleştirme kılığına bürünmüş bir fetih.”

Hapishane gibi kamplar

Neredeyse on yıl sonra, Sincar'dan yüz binlerce Ezidi Sincar'a geri dönemedi ve KDP ve Barzani ailesinin kontrolü altındaki IKB'deki ülke içinde yerinden edilmiş kişi (IDP) kamplarında çadırlarda yaşamaya devam ediyor. Chicago Üniversitesi'nden Batı Asya uzmanı Matthew Barber, Ezidi yerinden edilmiş kişilere yardım için tahsis edilen uluslararası insani yardımla ilgili olarak şunları söyledi: 

Yani şu anda kamp benzeri hapishanelerde yaşayan, yerinden edilmiş insanları besliyorsunuz. Ve aslında bu insanların evlerine dönmelerini engelleyen siyasi faktörleri görmezden gelirken, insani yardım endüstrisi aracılığıyla bu statükonun korunmasına yardımcı oluyorsunuz. Ergen ya da çocuk yaşta gelen gençler, tüm gençlik yıllarını yazın kavurucu güneşinde ve kışın dondurucu soğuğunda çakıl taşları üzerinde çadırlarda geçirdi. Ve bu hastalıklı bir durum. Bana göre bu soykırımın bir devamıdır. Kürt hükümeti bundan birinci derecede sorumludur.

Başka bir soykırım mı?

Ezidilerin yeni bir soykırım korkusu Nisan 2023'te Zaho'daki Kürt aşırılık yanlılarının Çamişko IDP kampındaki Ezidilere yönelik bir terör saldırısı çağrısında bulunmasıyla daha da arttı. Grup, el bombaları ve diğer silahları kullanmayı tartıştı ve Erbil ve Süleymaniye'deki diğer kişileri de katılmaya teşvik etti.

Bu aşırılık yanlılarından bazıları aslında mevcut veya eski IŞİD üyeleri olabilir. Kasım 2023'te KDP'ye rakip bir siyasi parti olan Kürdistan Yurtseverler Birliği'ne (KYB) bağlı Kürt güvenlik güçleri Süleymaniye bölgesinde 55 IŞİD şüphelisinin tutuklandığını duyurdu. Ancak daha da endişe verici olan, önde gelen Kürt aktivist Kadir Nadir'in Ebu Bekir el-Bağdadi'ye yakın IŞİD liderlerinin Erbil'de Barzani'nin KDP'sinin koruması altında yaşadıkları ve kendilerine güvenli evler ve cömert maaşlar sağladıkları iddiasıdır.

Ezidilere en zor zamanlarında cömertçe kucak açan Almanya, şimdi onlara da ihanet etmenin eşiğinde.

Ocak ayında InfoMigrants, Ezidilere yönelik “zulüm ve soykırım tehdidinin göçü körüklemeye devam ettiği” uyarısında bulundu. AB tarafından finanse edilen grup, Irak'tan Almanya'ya kaçan yaklaşık 2,900 Ezidi'nin Ocak ve Eylül 2023 tarihleri arasında sığınma başvurusunda bulunduğunu kaydetti. 2014'teki soykırımdan kurtulan ancak şu anda Almanya'dan sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya olan Ezidilerden biri de 21 yaşındaki Şahab Sumoki.

InfoMigrants'a konuşan Sumoki, “Tek bir umudum vardı: bana ve dinime saygı duyacak, beni ve ailemi Ezidilerden nefret edenlere karşı koruyacak bir ülkeye gitmek” dedi.

Ezidilere en zor zamanlarında cömertçe kucak açan Almanya, şimdi onlara da ihanet etmenin eşiğinde.