Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyine yönelik operasyonlarının sayısı ve şiddeti her geçen gün daha da artarken bölge ekonomisinin önde gelen İsrailli dört ismi yaşadıkları çöküşü anlattı.
YDH- İsrail ekonomi gazetesi Globus'un bildirdiğine göre, İsrail'in kuzeyinde yaşayan on binlerce kişi Hizbullah'ın sınır ötesi operasyonları sonucunda evlerinden tahliye edildi ve pek çok işletme “yaşam mücadelesi” veriyor.
Gazete, Kuzeydeki ekonomik hayatın önde gelen dört ismin, ‘Globes’ ve ‘Bank Leumi’ tarafından düzenlenen ‘Talking North’ konferansı kapsamında Globes haber editörü Bar Lavi'nin moderatörlüğünde bir panelde bir araya geldiğini kaydetti.
Haberde, Rosh Pina'da, bugünlerde çoğunlukla Kiryat Şmona'dan tahliye edilenlerin kaldığı Edmond Otel'de bir araya gelen katılımcıların, kuzeyde yaşayanların “neye ihtiyaç duyduğu” ve onları “krizden neyin kurtarabileceği” sorusuna hep birlikte bir yanıt bulmaya çalıştığı belirtildi.
“Çözümün Kudüs'te yattığını” sözyleyen Histadrut'un (İsrail Genel İşçi Federasyonu) iş bölümü başkanı ve Metula “sakini” Dubi Amiti konuşmasına şu cümlelerle başladı: "Celile'de toplumsal, ekonomik ve güvenlik alanlarında, her biri verebileceği kadarıyla mücadele veren ve gücünü gösteren çok sayıda insana baktığımda, onları sadece selamlayabilirim. Sekiz aydır savaşla başa çıkıyoruz. Bu bir çatışma ya da savunma değil. Bu gerçek bir savaş, gün be gün devam ediyor"
Amiti şöyle devam etti: "İş bölümü başkanı olarak sivil kimliğimle Celile'deki işletmelerin olağanüstü güçlerine bakarsam -ateş altında, tehdit altında çalışmak, işçileri şirketlere, fabrikalara geri getirmek - gerçekten bunu tarif edecek kelime yok. Bir CEO ya da yönetim kurulu başkanı olarak sabah uyandığınızda 'Devam ediyoruz, savaşıyoruz' demek gerçekten hayret verici bir şey!"
Öte yandan Amiti, "Kudüs bizimle değil. Neden tek başımıza mücadele etmemize izin veriyorsunuz? Bizi güçlendirmek için destek olmalısınız" dedi.
Kuzeyin “rehabilitasyonu” için bir planın beklenmesinden ve buna ayrılan miktarlardan bahseden Amiti, mevcut bütçeye bakıldığında kuzeye kişi başına 20 bin NIS, güneye ise kişi başına 400 bin NIS ayrıldığının görüldüğünü söyledi.
"Kuzey için 3,5 milyar NIS ve güney için 18 milyar NIS'lik bir bütçe gördüğümde ve bunu bölge sakinlerinin sayısına böldüğümde, neden diye soruyorum? Biz iki ülke miyiz? Biz cepheyiz." Diyen Amiti, kuzeyde 7 Ekim'de yaşanan “vahşeti” hayal etmeye bile hazır olmadığını, ancak “fiziksel ve psikolojik hasarın çok büyük olduğunu” açıkça ifade etti ve "Kudüs, biz buradayız!" seslendi.
Dubi Amiti, “hükümetin hangi somut adımları atması gerektiği” sorusunaysa şu yanıtı verdi: "Büyüme tohumlarını ekmek. Celile’nin her yerinde altyapıyı inşa etmek ve büyümeye hızlı bir sıçrama ile hazır olabilmemiz için gerekli araçları sağlamak."
Amiti, Maliye Bakanlığı'nın ilk kez işletmelere 2,4 milyar NIS tutarında tazminat ödemeyi kabul ettiğini ve gelmeye başlayan bu paranın “bir başlangıç” olduğunu ifade etti.
Bölgede “durumdan etkilenmeyen tek bir hane bile olmadığını” dile getiren Yukarı Celile Ekonomik Şirketi CEO'su Inbar Bezek de şunları söyledi: "Kişisel güvenlik düzeyinde bile kesintiye uğramayan hiçbir aile yok ve bunun yanında ekonomik güvenlik sorunu var ve bu başlı başına bir olay."
“Evlere yedek askerler için el konulduğunu” ve “herkesin kaygıdan etkilendiğini” belirten Yukarı Celile Ekonomik Şirketi CEO'su Inbar Bezek de "Birçok aile gelirdeki düşüş nedeniyle ekonomik kaygılarla başa çıkmaya çalışıyor. Celile'de merkeze olan uzaklık nedeniyle işgücü piyasası farklı. Kamu sektöründe neredeyse hiç iş yok. Burada devlet bakanlığı yok." dedi.
Bölgedeki çalışanların çoğunun “dört kategoriden” birine girdiğini söyleyen Bezek "En büyük işveren olan sanayi, turizm, tarım ve inşaat ve bunlar savaştan en çok etkilenen sektörler." diye ekledi.
Bezek, yabancı işçilerin ülkeyi terk etmesi ve kalanların da ateş altında olan kuzeye gitmemesi nedeniyle tarımda “ülke çapında bir kriz yaşandığına” dikkat çekti.
"Ekmek için ulaşılamayan tarlalar var" diyen Bezek, zararın sadece şu anda değil, gelecekte de olduğunu vurguladı ve "Şimdi toplanmayan bir ağaç daha sonra meyve vermeyecek. Bütün ağaçların sökülmesi gerekecek." dedi.
Hükümete yönelik eleştirilerini dile getiren Bezek şunları söyledi: "Turizm söz konusu olduğunda Maliye Bakanlığı ve hükümet çok keyfi bir tazminat politikası belirledi. Çatışma hattının sınırdan dokuz kilometreye kadar olduğuna karar verdiler ve bunun ötesindeki herkes Ocak 2024'ten bu yana hiçbir tazminat almadı. Rosh Pina'daki bir restoran Tel Aviv'deki bir restoran kadar değerli. Dört milyon İsrailli turist bu güzergahtan geçiyor. 60 bin bölge sakini tahliye edildi. Tüm turizm endüstrisi işlemez hale geldi. Görüşmelere gidiyoruz, yalvarıyoruz. Nerede bulunmadık ki? Maliye Komitesi, Ekonomik İşler Komitesi. Şimdi Haziran ayındayız ve Ocak ayından beri gelirimiz yok!"
Bu “çarpıklığın” çalışanlar için de geçerli olduğunu belirten Bezek, şu serzenişte bulundu: "Şu anda, tahliye edilen bir çalışan otomatik olarak uzatılmış ücretsiz izin hakkına sahipken, tahliye edilmeyen bir çalışan bu hakka sahip değil."
Globes haber editörü Bar Lavi de ücretsiz izin hakkından yararlanamayanların savaş bittikten sonra bile geri dönmeyeceğini ve güvenlik yeniden sağlansa bile ekonominin ayakta kalacağının kesin olmadığını vurguladı.
Lavi şöyle devam etti: "Başarısız olan her turizm işletmesi için çevresindeki birçok işletme de başarısız oluyor. Burada bütün bir ekonomik doku var. Eğer bunu kurtarmaz ve işletmelerin ayakta kalmasını sağlamazsanız, tam bir ekonomik çöküş yaşanacaktır."
Kuzey Celile'deki Kibbutz Dafna ve Kibbutz Neot Mordechai'de fabrikaları bulunan Teva Naot Footwear'ın CEO'su Moshe Marie de savaş sırasında yaşananların kendisini nasıl “etkilediğini” anlattı.
Marie, "7 Ekim hepimizi kelimelerle tarif edilmesi zor bir şekilde yakaladı; dehşet, acı. Birkaç gün durduk ama mesaj çok açıktı: hızımız farklı olsa da devam ediyoruz, çünkü daha iyi günler gelecek" dedi.
"Bir fabrikada çalışan insanlar uzaktan çalışamazlar. Birçok operasyonu kısaltmaya ve sıkıştırmaya çalıştık, operasyonları Dafna ve Tel Hai'den transfer etmeyi ve esas olarak Neot Mordechai'de çalışmayı başardık" diyen Marie, ancak orada da siren seslerinin günlük bir olay olduğunu belirtti.
İnşaat şirketi Zemach Hammerman'ın CEO'su ve İsrail İnşaatçılar Birliği'nin başkan yardımcısı Haim Feiglin de “Celile, İsrail Devleti'nin ayrılmaz bir parçasıdır ve bu yeniden vurgulanmalıdır. Kudüs'te yaşayanların Celile'yi İsrail Devleti'nin ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerinden emin değilim." dedi.
Çözümüm daha fazla “kolay” olduğuna inandığını söyleyen Feiglin, “eğer Celile'de bir buçuk ila iki milyon kişi daha yaşarsa her şeyin değişeceğini” iddia etti ve "Gush Dan binlerce füzeye maruz kaldı ve kimse onları tahliye etmeyi düşünmedi" dedi.
Feiglin “çözüm” hakkındaki düşüncesini şöyle izah etti: "Celile'de bir buçuk milyon kişi yaşasaydı, muhtemelen tahliye etmeyi düşünmezlerdi ve strateji ve taktikler çok daha agresif ve füze salvolarına karşı çok daha az toleranslı olurdu. Ama bu henüz gerçekleşmedi. Umarım gelecek nesillerde ve önümüzdeki yıllarda bu gerçekleşir."