Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'i desteklemek için askeri varlığını arttırdığı ve şu anda Orta Doğu'da 30 bin askeri konuşlandırdığı bildirildi.
YDH- El-Ahbar'a göre, ABD Savunma Bakanlığı dün İran'dan duyulan endişeyi gerekçe göstererek Orta Doğu'daki askeri güçlerini yeniden konumlandırma planlarını açıkladı.
Halihazırda 30 binden fazla ABD askeri bölgede çeşitli ortak ve müttefiklerle işbirliği içinde görev yapıyor ve bu mevcudiyette acil bir değişiklik beklenmiyor.
El-Ahbar'a göre tansiyon yükseldikçe Amerikan yönetimi kaynaklarını seferber ediyor.
İsrail'in yürüttüğü soykırımda en büyük foncusu olan ABD, savaş filolarını ve hava savunma sistemlerini bölgenin dört bir yanına konuşlandırıyor.
Amerika, Siyonist varlığın kendini savunmaya hazır olduğunu göstermeyi ve aynı zamanda rakipleri caydırmayı amaçlayan çok yönlü bir siyasi ve diplomatik girişim de sürdürüyor.
ABD, bölgedeki hangi grupların baskı altına alınabileceğini ya da sindirilebileceğini belirlemenin yanı sıra, özellikle Direniş Ekseni ile bağlantılı oluşumların bastırılmasıyla ilgili olarak, önemli bir tırmanış için potansiyel tetikleyicileri tespit etmeyi amaçlayan stratejik değerlendirmeler yürütüyor.
Amerika sözcüsü, bu stratejik yeniden konuşlanmanın İsrail'in savunma kabiliyetlerini güçlendirmeyi amaçladığını vurgulayarak şunları söyledi: “Birliklerimizin yerleşimlerindeki son düzenlemeler kuvvetlerimizi koruma kabiliyetimizi arttırıyor.”
Bu arada, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun devam eden müzakerelerdeki katı talepleri durumu daha da gerginleştirecek gibi görünüyor.
Eş zamanlı olarak Washington, Mısır ve Katar'dan arabulucularla işbirliği içinde, olası bir takas anlaşması ve ateşkes görüşmelerini canlandırmak üzere bölgeye siyasi ve güvenlik temsilcileri gönderdi.
Bu diplomatik çaba Doha görüşmelerinin ardından bir haftadır devam ediyor ve Kahire'de yapılacak görüşmelerle ikinci haftaya taşınacak.
Ancak hem ilgili tarafların içinden hem de dışından analistler, özellikle Netanyahu'nun son açıklamaları ve Filistinli direniş liderlerinin dile getirdiği pozisyonlar ışığında, bir anlaşma olasılığı konusunda şüpheci olduklarını ifade ediyorlar.
İşgalci rejimin başı Benyamin Netanyahu'nun açıklamaları ve tutumları, anlaşmaya varılmasının henüz çok uzak olduğunu gösteriyor.
Amerikan yönetimi, Netanyahu'nun katı taleplerini benimsemeye giderek daha istekli görünüyor ve sükunet yerine gerilimi tırmandırmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor.
İsrail ordusu önemli bir adım atarak, daha önce yedek subaylıktan muaf tutulan 15 bin kişinin olası tırmanma senaryolarını öngörerek 35 yaşına kadar askerlik yapmaları için emir verdi.
Güvenlik Bakanı Yoav Galant, Bekaa Vadisi'ndeki son bombalama operasyonlarının “her türlü olasılığa hazırlıklı olarak” gerçekleştirildiğini belirterek, İsrail dönüşüm aşamasına girerken odak noktasının Gazze'den Lübnan'a doğru stratejik bir kayma yaşadığını kaydetti.
İç cephede ise kuzeyde yükselen tansiyon ve yaklaşan Lübnan tehdidi nedeniyle Hayfa belediyesi tehlikeli maddeler içeren dokuz tankın sökülmesi için İsrail hükümetiyle anlaşmaya vardı.
Bu tahliye süreci önümüzdeki yılın başlarından itibaren iki buçuk yıl boyunca devam edecek.
İsrail, rejimi ve yerleşimciler Direniş Ekseni'nin olası misillemesinin belirsizliği içinde yol alırken, İbrani Bar-Ilan Üniversitesi'nde Orta Doğu ilişkileri uzmanı olan Dr. Mordechai Kedar, ''İranlılar intikamlarını böyle alıyor: Bizi belirsizliğini içine sokarak.” dedi.
Kedar, "Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı başlatırsak tüm dünya bizi haksız bir saldırıyla suçlayacak." diye ekledi.
İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Orna Mizrahi, Hizbullah'ın psikolojik savaşı etkili bir şekilde kullandığını ve İsrail'de yaygın bir çatışma korkusuna katkıda bulunduğunu vurguladı:
Mizrahi, "Hizbullah bize karşı çok yüksek düzeyde bir psikolojik savaş yürütmeyi başarıyor ve bunun sonucunu, savaş korkusunun yaygınlaşmasında görüyoruz." dedi.