Tahran çaresiz değil, elinde pek çok alternatif var

img
Tahran çaresiz değil, elinde pek çok alternatif var YDH

"İran'ın yıllardır sürdürdüğü 'gri alan' politikasının yavaş yavaş son bulma noktasına yaklaştığı ve Tahran'ın bir kez daha hangi zehri yutacağına karar vermesi gerektiği anlaşılıyor."




YDH - İran, İsrail'e karşı doğrudan bir saldırı düzenleyerek genel stratejisinden sapma göstermiş olsa da uzun vadeli hedeflerinden vazgeçmedi. El-Ahbar yazarı Zekeriya Ebu Salisel'e göre Tahran, bölgesel dengeleri gözeterek ve uluslararası tepkileri hesaba katarak, İsrail'e karşı "puanlarla kazanma" stratejisini sürdürmeye çalışıyor. İran, olası bir İsrail saldırısına karşı çeşitli senaryoları da değerlendiriyor.

Geçtiğimiz haftalarda İsrail'in, İran'ın öncülük ettiği Direniş Ekseni'nin etki alanlarında art arda gerçekleştirdiği saldırılar, İran'ı, Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkiyan'ın da ifade ettiği gibi, İsrail'i hedef alan bir karşılık vermeye mecbur bıraktı.

Bu bağlamda, Tahran'ın 1 Ekim akşamı İsrail'e füze saldırısı düzenleme kararının, İran'ın İsrail ile olan savaşı yönettiği genel stratejiye aykırı düştüğünü belirtmek gerekir.

Bu saldırının iki taraf arasında bölgesel bir savaşı tetikleme riski, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın 7 Ekim 2023'te Gazze'deki savaşın başlamasından sonra yaptığı ilk konuşmada isabetli bir şekilde ifade ettiği üzere ("Savaşımız nakavtla kazanma aşamasına gelmedi ama puanlarla kazanıyoruz."), İran'ın İsrail karşısındaki makro stratejisinin bir istisnası olarak değerlendirilebilir.

Bu genel strateji çerçevesinde, Tahran'ın 7 Ekim sonrası bölgesel sahneyi ele alma yaklaşımı da aynı bağlamda değerlendirilebilir. İranlı yazar Muhammed Borgalami, muhafazakâr Horasan gazetesindeki bir makalesinde bu yaklaşımı beş maddeye ayırıyor:

1- İran doğrudan bir savaşın başlatıcısı olmamalıdır.

2- İsrail üzerindeki baskı her geçen gün artmalıdır; bu nedenle direniş eksenini mümkün olduğunca silahlandırmak ve donatmak stratejik bir önceliktir.

3- İsrail'in güvensizliği her geçen gün artmalıdır; bu nedenle yerleşimcilerin evlerine dönmeleri engellenmelidir.

4- İsrail'in etrafında ateş çemberleri oluşturulmalıdır.

5- Bu politika ve stratejilerin toplamı tek bir sonuca yol açacaktır: İsrail rejiminin içeriden çökmesi ve protestoların ve huzursuzluğun yaygınlaşması.

Ancak Tahran'da bir İsrail güvenlik görevlisinin öldürülmesine ve Lübnan topraklarında İranlı bir askeri yetkiliye ve İranlı olmayan müttefiklere dönük suikastlara misilleme olarak İran'ın İsrail'i doğrudan kendi topraklarından füzelerle vurma girişimi, bir noktada İran'ın "doğrudan savaş" başlatmakla suçlanmasına yol açabilir.

Bu da stratejinin ilk maddesiyle çelişiyor. Dini Lider Ali Hamaney, önceki gün Tahran Camii'nde verdiği Cuma hutbesinde, böyle bir suçlamaya karşı çıkmak amacıyla Devrim Muhafızları'nın İsrail'e karşı yürüttüğü operasyonun hem ülke içinde hem de uluslararası alanda dini ve hukuki meşruiyetine vurgu yaptı.

İsrail'in İran'a yönelik bir sonraki hamlesinin biçimi ve boyutunun, önleyici stratejilerin etkinliğini ve beklenmedik olaylarla başa çıkma kabiliyetini sınayacağı doğrudur. Fakat İran'ın eski Macaristan ve Norveç Büyükelçisi Abdurrıza Faraci Rad, Tejarat gazetesine verdiği mülakatta, "mevcut gelişmelerin taraflar arasında kontrollü olduğunu ve büyük bir tırmanışa doğru gitmediğini" düşünerek bölgede kapsamlı bir savaşı ihtimal dışı bıraktı.

Eski İranlı diplomat bu değerlendirmesini, "ABD'nin bölgede kapsamlı bir çatışma istememesine ve İsrail'in bir ölçüde sakinleşmesine" bağladı. Ayrıca, "savaşın Demokratların lehine olmaması ve enerji piyasasını etkileyecek olması" gibi faktörlerin de bu durumda etkili olduğunu belirtti.

Öte yandan, İran Dışişleri Bakanlığı'na yakın Iran Nawans internet sitesi, Farsça ve İngilizce olarak yayımladığı makalede, en kötü senaryoyu göz önünde bulundurarak, nükleer tesislerinin bir İsrail saldırısına maruz kalması halinde Tahran'ın hangi seçenekleri değerlendirebileceğini ima etti.

"İran'ın nükleer merkezlerine yönelik bir saldırının sonuçları" başlığı altında, böyle bir saldırının derin ve potansiyel olarak riskli sonuçlar doğuracağını iddia eden site, İran'ın nükleer programının genişletilmesi ve geliştirilmesini de içeren bu sonuçların ciddi bir şekilde değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

Site, "İran'ın nükleer ilerlemesini engellemeyi amaçlayan baskı, sabotaj ve suikastlar genelde tam tersi bir etki yaratarak daha fazla gelişme için bir itici güç sağlar," dedi.

Ayrıca, "İran'ın nükleer tesislerine yönelik herhangi bir askeri saldırı Tahran'ı Nükleer Silahsızlanma Antlaşmasından çekilmeye zorlayabilir," uyarısında bulunarak, böyle bir çekilmenin ciddi sonuçları olacağını, küresel nükleer silahların yayılmasını önleme rejiminin altını oyacağını ve Batılı hükümetler arasında yaygın bir endişeye yol açacağını vurguladı.

Site, "Uzmanlar uzun zamandır antlaşmanın zayıflatılmasının sonuçlarını tartışıyor ve İran'ın çıkışının domino etkisine yol açarak diğer ülkeleri kontrolsüz bir şekilde nükleer kapasitelerini geliştirmeye teşvik edebileceğini vurguluyorlar," diye ekledi.

Site ayrıca "İran'a yönelik bir saldırının nükleer doktrininin temelden yeniden değerlendirilmesine yol açacağı" uyarısında bulunarak "İran içinde nükleer caydırıcılığı savunanların argümanları güçlenecek ve bu da ulusal politikayı şu ankinden farklı bir yöne kaydırabilecektir," dedi.

Nawans, "Bu senaryo yalnızca Batı'nın ve bölgenin güvenlik kaygılarını hafifletmekle kalmayacak, aynı zamanda bu kaygıları kendileri ve bölgesel müttefikleri İsrail için varoluşsal bir kabusa dönüştürecektir," ifadelerini kullandı ve "İran içindeki alternatif eğilimlerin güçlendirilmesi Orta Doğu'da yeni koşulların ortaya çıkmasına, bölgede yeni bir denge ve düzenin kurulmasına yol açabilir," diye ekledi.

Buna ek olarak Iran Nawans, "İran'ın nükleer tesislerini, altyapısını ya da vatandaşlarını hedef alan herhangi bir saldırıya karşı misillemesinin yoğun ve çok yönlü olabileceğini, potansiyel olarak konvansiyonel ve asimetrik savaş taktiklerini içerebileceğini" öne sürdü.

Bu sonuçların muhtevası, iki önemli ihtimale işaret ediyor: Birincisi, İran'ın İsrail'e karşı tutumunu değiştirmeye istekli olabileceği ve iki taraf arasındaki "puanlarla kazanma" stratejisinden ziyade doğrudan çatışma stratejisine yaklaşabileceği. İkincisi ise, İsrail'in İran'ın nükleer programını hedef alacak eyleminin, Tahran'ın "uluslararası toplum" ile ilişkilerini farklı bir zeminde yeniden şekillendirmesine yol açabileceği.

Bu durum, siyasetin karar mercilerine çoğu zaman kötü ile daha kötü arasında bir seçim yapma şansı tanıdığını gösteriyor. İran'ın yıllardır sürdürdüğü "gri alan" politikasının yavaş yavaş son bulma noktasına yaklaştığı ve Tahran'ın bir kez daha hangi zehri yutacağına karar vermesi gerektiği anlaşılıyor.

Çeviri: YDH