İsrail'in keskin nişancı operasyonları, cinayetleri ve infazları öncelikle sığınaklardaki, hastanelerdeki, sokaklardaki ve yerleşim bölgelerindeki silahsız sivilleri hedef almakta.
YDH- Şehir merkezine üç kilometre uzaklıktaki Gazze Şehri'nin Şeyh Rıdvan bölgesinde bir caddeden geçerken, İsrailli bir keskin nişancı onu ve 20 yaşındaki kuzeni Hudeyl'i vurarak öldürdü.
Suçu belgeleyen ve küçük çocuk ile kuzeninin cesetlerini gösteren grafik bir video sosyal medyada viral oldu.
Ocak ayında bir İsrailli keskin nişancı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinin el-Emel mahallesinde 13 yaşındaki Nahid ve 20 yaşındaki Ramiz Barbek'i öldürdü.
İsrail'in tahliye emirlerinin ardından Nahid, evinin hemen dışında vurulduğunda başının üzerinde beyaz bir bayrak sallıyordu. Ramiz küçük kardeşini kurtarmak için koştu, ancak göğsünden vurularak Nahid'in ve beyaz bayrağın üzerine düştü.
Cesetleri saatlerce yolda sahipsiz kalırken, İsrail'in sürekli ateş açması ve bombalaması nedeniyle yaklaşamayan aileleri çaresizce onları izledi.
Aralık 2023'te Gazze'deki Kutsal Aile Kilisesi'ne sığınan iki Filistinli kadın, kuşatma altındaki şeridin en güvenli yeri olarak gördükleri ibadethanenin içinde bir İsrailli keskin nişancı tarafından öldürüldü.
Şubat ayında, 14 yaşındaki Ruva Kudeyh'in Han Yunus şehrindeki Nasır Hastanesi'nin girişinde bir İsrailli keskin nişancı tarafından vurulduktan sonra öldüğü açıklandı.
Aralık 2023'te, elinde beyaz bayrak tutan 16 yaşındaki Sema Berkuni, İsrailli bir keskin nişancının doğrudan ateş açması sonucu Gazze'nin kuzeyinde olay yerinde hayatını kaybetti.
Ocak ayında, bir İsrailli keskin nişancının Akdeniz kıyısında “güvenli bölge” olarak belirlenen el-Mevasi mahallesinde beyaz bayrak taşıyan bir grup Gazzeli gence ateş ettiğini gösteren bir video viral oldu.
Keskin nişancı eliyle işaret eden Filistinli bir adamı öldürdü.
Ocak ayında yaşanan bir başka olayda ise Filistinli büyükanne Hala Kureys, İsrail ordusunun tahliye emirlerine uyarak beyaz bayrak taşırken İsrailli bir keskin nişancı tarafından vurularak öldürüldü.
Temmuz ayında İsrail ordusunun Filistinlilerin güneye gitmesi için tahliye emri çıkarmasının ardından kuşatma altındaki bölgede saldırılarını artıran İsrailli keskin nişancıların çok sayıda Filistinliyi vurarak öldürdüğüne dair çeşitli haberler var.
Uzmanlar, bu olayların daha büyük resmin sadece bir parçası olduğunu söylüyor. İsrail rejimi, Gazze'ye karşı bir yıldır sürdürdüğü ve çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık 43 bin kişinin hayatına mal olan soykırım savaşı sırasında yüzlerce Filistinliyi hedef aldı.
Birleşmiş Milletler, “Filistinli kadın ve çocukların sığındıkları ya da kaçtıkları yerlerde kasıtlı olarak hedef alınması ve yargısız infaz edilmesi” karşısında şok olduğunu ifade etti.
İsrail rejimi askerleri onları acımasızca öldürdüğünde kurbanların çoğunun elinde beyaz bayraklar vardı.
Cenevre merkezli bir insan hakları grubu olan Euro-Med Monitor, İsrail ordusunun keskin nişancılarının öncelikle sığınaklarda, hastanelerde, sokaklarda ve yerleşim alanlarında sivilleri hedef aldığı vakaları belgeledi.
Euro-Med şöyle devam etti: “İsrail'in keskin nişancı operasyonları, cinayetleri ve infazları öncelikle sığınaklardaki, hastanelerdeki, sokaklardaki ve yerleşim bölgelerindeki silahsız sivilleri hedef almaktadır. Bu siviller herhangi bir çatışmaya katılmadıkları için hiç kimse için tehdit ya da tehlike oluşturmuyorlar.”
Gazze'de gönüllü olarak çalışan yabancı doktorların tanıklıkları
Gazze'de gönüllü olarak çalışan yabancı doktorlar, rejim güçlerinin kasıtlı olarak Filistinli çocuk ve yetişkinleri başlarından ve göğüslerinden vurduğu kuşatma altındaki şeritteki durumu “korkunç” olarak nitelendirdi.
Gazze'de gönüllü olarak çalışan ortopedi cerrahı Dr. Mark Perlmutter “Fotoğraflarını çektiğim iki çocuk var. Göğüslerinden öyle isabetli vurulmuşlar ki, ben steteskopumu kalplerinin üzerine o kadar isabetli yerleştiremezdim.” diyor.
Perlmutter “Ayrıca başlarının yan tarafından da vurulmuşlar. Hiçbir çocuk 'dünyanın en iyi keskin nişancısı' tarafından yanlışlıkla iki kez vurulmaz. Bunlar tam ortalarından vurulmuşlar.” dedi.
Bir başka ABD'li doktor ise CT taramalarına tekrar bakmak zorunda kaldığını çünkü “bu kadar çok çocuğun kafalarından vurulmuş olarak tek bir hastaneye kabul edilebileceğine inanmadığını” söyledi.
ABD'de yaşayan plastik ve rekonstrüktif cerrah İrfan Celerya, Gazze'nin, gönüllü olarak görev yaptığı diğer savaş bölgelerinden farklı olduğunu söyledi.
Celerya “Gazze'de 10 gün boyunca tanık olduğum şey savaş değil, yıkımdı.” dedi.
Los Angeles Times'da tüyler ürpertici bir deneyimini aktararak, yaşları 5 ila 8 arasında değişen bir grup çocuğun ebeveynleri tarafından acil servise nasıl taşındığını anlattı.
Celerya “Hepsinin kafasına tek bir keskin nişancı kurşunu isabet etmişti. Bu çocukların hiçbiri hayatta kalamadı.” dedi.
Gazze'de gönüllü olarak çalışan Kanadalı doktor Dr. Fevziye Alvi, Avrupa Devlet Hastanesi'ndeki son gününde yüzünde yaralar ve solunum tüpleri olan iki gençle karşılaştığını hatırlıyor.
“Yedi ya da sekiz yaşlarındaydılar ve beyinlerine keskin nişancı mermisi isabet etmişti,” diye anlatıyor. “Felçliydiler, o yataklarda sebze gibi yatıyorlardı.”
İki hafta boyunca Gazze'de çalışan travma ve genel cerrah Dr. Feyruz Sidhuva, İsrail rejimine silah ambargosu uygulanmasını savunuyor.
Sidhuva, “Orada bulunduğum neredeyse her gün başından ya da göğsünden vurulmuş yeni bir çocuk gördüm ve neredeyse hepsi öldü,” diyerek deneyimlerini paylaştı.
Sidhuva 65 sağlık çalışanıyla görüştüğünü ve bunlardan 57'sinin İsrailli keskin nişancılar tarafından başından ya da göğsünden vurulan çocuk vakalarını doğruladığını söyledi.
Doktorlar, yaraların yerleri ve ailelerin verdiği ayrıntıların, kurbanların İsrailli keskin nişancılar tarafından kasıtlı olarak hedef alındığını doğruladığını bildiriyor.
ABD'de yoğun bakım doktoru olarak görev yapan Dr. Vanita Gupta The Guardian'a verdiği demeç şöyle dedi: “Ordu gittiği için insanların evlerine dönmeye başladığını ama keskin nişancıların geride kaldığını söylediler. Aileler keskin nişancıların çocuklarına ateş açtığını bildirdi.”
Gazze'de gönüllü olarak çalışan 99 Amerikalı doktor ve tıp uzmanından oluşan bir grup geçtiğimiz günlerde ABD hükümetine bir mektup yazarak Tel Aviv'deki rejime verilen askeri, ekonomik ve diplomatik desteğin derhal sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
Açıklamada, “Bütün bir yıl boyunca Gazze'de küçük çocukların böylesine yaygın bir şekilde vurulmasının tesadüfi olması ya da en üst düzey İsrailli sivil ve askeri yetkililer tarafından bilinmemesi mümkün değildir” denildi.
Gazze'de hedefli öldürmeler için kullanılan Quadcopterler
9 Ekim'de Filistin'in el-Aksa TV kanalı için çalışan 26 yaşındaki Filistinli gazeteci Muhammed et-Tanani, rejimin Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliya mülteci kampına yönelik saldırısını takip eden ekibinin yakınından ateş açan bir İsrail quadcopteri tarafından öldürüldü.
Korkunç bir olayda, 17 yaşındaki zihinsel ve bedensel engelli İlyas Usame İzzeddin Ebu Cema, 19 yaşındaki kardeşi Muhib ile birlikte Refah'taki es-Sebur mülteci kampında öldürüldü.
“Akşam saatlerinde etrafımızda silah sesleri duyduk. Bir dakikadan kısa bir süre içinde tepemizdeki bir quadcopter çadırımıza doğru ateş etmeye başladı,” diye anlatıyor babaları Usame İzzeddin Ebu Cema.
Aralık 2023'te üç yaşındaki Emir Udeh, Filistin Kızılay Derneği'nin Han Yunus'taki genel merkezinde bir odada bulunduğu sırada bir quadcopter drone tarafından göğsünden vuruldu.
İsrail ordusu, doğrudan Filistinlilere ateş etmek için quadcopterleri ya da küçük insansız hava araçlarını giderek daha fazla kullanıyor ve birçok kişiyi öldürüyor ve yaralıyor. Bu quadcopterler uzaktan kumandalı keskin nişancılar gibi hareket ediyor.
İnsan hakları örgütü raporunda şu ifadeler yer aldı: “İsrail ordusu son derece hareketli ve çok yönlü, yani kısa süreli operasyonlar için ideal olan Matrice 600 ve LANIUS kategorilerinden makineli tüfek ve füzelerle donatılmış küçük katil insansız hava araçları kullanıyor. Bu sistemler binaları otomatik olarak arayabiliyor ve olası hedefleri belirlemek için haritalar oluşturabiliyor.”
Omaha, Nebraska'dan yoğun bakım ve travma hemşiresi Wilhelmi Massay, geçtiğimiz günlerde Deyr el-Balah'taki (kuzey Gazze) Endonezya Hastanesi'nde ve Han Yunus'taki (güney Gazze) Nasır Tıp Kompleksi'nde gönüllü olarak yaklaşık bir ay geçirerek Biden'a gönderilen mektubun imzacılarından biri oldu.
Massay, Press TV internet sitesine verdiği röportajda, bu ayın başında bir yılını dolduran soykırım savaşının ortasında çalışmaya dair üzücü deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştı.
Massay “Bu bir katliamdı, her fırsatta ölüm, acı ve yıkım. İsrail bombardımanları yerinden edilmiş sivilleri hedef alıyordu ve keskin nişancı ateşi amansız bir tehditti.” dedi.
Gazze'deki deneyimleri hakkında Press TV internet sitesine konuşan Massay, kendisinin ve meslektaşlarının “baş, boyun, göğüs ve alt ekstremitelerde çok sayıda ateşli silah yarasını” tedavi ettiğini söyledi.
“Bu atışlar İsrail güçleri tarafından kasıtlı olarak kalbe, başa ve boyuna ölümcül atışlar olarak hedeflenmiştir. Kurbanların çoğu 18 yaşın altındaki çocuklardı ve ölen ya da yaralananların büyük bir bölümünü kadınlar oluşturuyordu” diyen Massay, Gazze'de ölenlerin yüzde 69'unun çocuk ve kadın olduğunu belirtti.